30 Aralık 2007 Pazar

ÖN SÖZ

Yılmaz Erdoğan bir şiirinin son satırında şöyle diyor
BEN SENİN.. BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVDİM.......
Bu ,O şiirindeki ,Satırlarca süren anlam yüklü kelimelerin yada mısralarının,tümünü hülasa eden bir cümledir. Ve bu satırlar, ona ait şiirin vurucu son cümlesi olmasının ötesinde Doğu toplumlarının , Umutsuz aşkların da bir tercümanıdır . İşte platonik aşıklara dayanma gücü veren bu ihtimaldir.Kendisininde ihtimalen seviliyor olma düşüncesi, umutsuz aşıklara dayanma gücü verir. “Bir gün; belki bir gün” .Kimbilir belki o belkilerle bir ömür bitecektir ama ne gam.Kişi bunun ihtimali ile de olsa ayakta kalma gücünü kendinde bulur.Bu ihtimal yaşam için direnç verir.Yukarda dediğim gibi az gelişmişliğin sembolu olması itibari ile doğu toplumlarında yaşanır böylesine abuk duygular. Batı toplumlarında ise , her şeyde olduğu gibi Aşk’larda daha realist yaşanır.İki kişi arasında Aşk ya Vardır ya yoktur.Bildiğim,yada gördüklerimiz, okuduklarımızdan ,edindiğimiz intiba kadarı ile Batılı kadın, bizim kadınlarımız gibi olayları ve duyguları karmaşık hale getirmeğe ugraşmaz.Bu yüzden onlarda sadece Romeo ve Jülyetten başka hit olmuş,akılda kalmış bir olay zuhur etmemiştir. oysa bizde, ise ihtimaller ve olumsuzluklar üzerine yüzlerce roman yazılmıştır ve bu ihmaller “kerem ile aslıyı, tahir ile zühreyi, leyla ile mecnunu” ve aklımıza gelmeyen binlercesini doğurmuştur.Siz bakmayın pembe sayfalı ,vıcık vıcık şehvet kokan kavuşum içeren , sallama romanlara ,kavuşma varsa Aşk yoktur,Aşk varsa kavuşma söz konusu değildir. Olanlar ise kurgu ve zorlamadır. Yalandır. Dedik ya bizde her şey ihtimaller üzerine olduğu için bu yüzden ütopik romanlar bizde daha revaçtadır.Tılsımı asırlar boyu sürer. İşte aşağıdaki roman da bu ütopik düşüncelerin, birinin ürünüdür. Yazan bile hala o ihtimali çözebilmiş değildir. Ama her şeye rağmen”Ben senin, beni sevebilme ihtimalinİ çok sevdim” derken Yılmaz Erdoğan sesiz göz yaşı akıtan milyonlarca aşığın sözcüsü olmuştur.Ağzına , eline , kalemine sağlık.Y.ERDOĞAN.............................30.12.2007.Pzr-AKEDO
******************
Bir Fıkracık

Avrupanın herhangi bir şehrinin, metro istasyonlarının birinde, bir kadın ve bir erkek bekleşmektedirler .Biraz ilersinde duran bu hoş kadın, erkeğin ilgisini çeker ve onu uzun uzun süzer beğenmiştir.Onun bu bakışlarına kadın da bigane değildir.Erkek , kadının bakışlarından cesaret alarak hafifçe gülümser. Az sonra hayretle ve büyük bir sevinçle genç kadının bu gülümsemeye tatlı bir tebessümle cevap verdiğini görünce ,birazda ürkerek yanına sokulur.

-Merhaba ,nasılsınız..Eğer vaktiniz varsa şurdaki kafelerden birinde oturup sizinle sohbet edip sizi daha yakından tanımak isterim çünkü sizden çok hoşlandım (der)

Erkeğin bu teklifini duyan kadın büyük bir hiddetle ona bağırıp çağırmaya başlar

-Siz beni ne zannediyorsunuz ,ne cesaretle yanıma yaklaşıp bana böyle bir teklifte bulunuyorsunuz .Ahlaksız adam .
-Ama sizde bana bakıyordunuz, ayrıca bana gülümsediniz,
-Ne münasebet, ben başka yere bakıyordum ve aklıma bişey geldi ona güldüm , haddinizi bilin

Adam hayretle genç kadına bakar ağzından sadece iki cümle dökülür

-Anlaşılan Siz Türk’sünüz galiba
-Nerden anladınız
*********************
Bir arkadaşımın anlattığı bu olay fıkramıdır, yaşanmışmıdır, pek bilinmez ama bu bizim kadınlarımızın toplumsal ilişkilerine ayna tutması açısından ne kadarda gerçekçi öyle değilmi





KARMAŞIK DUYGULAR..(Son Sayfa)
*************************************************************************************
Bir çok kişi ( genelde kadınlar) bir romanı meraklarına yenilip sondan okuma başlarlar Bende bunu bildiğim için kitabımın son sahifesini en başa koydum ki zahmet çekmesinler istedim
************************************************************************************

15.02.2008



Sevgi hanımın ayrılmasının ardından çok kısa bir süre sonra Kemalde çalışmış olduğu yerden tayinini bir başka yere yaptırmakta hiç zorlanmadı.Ama artık yeni tayin olduğu yerde görevi şoförlük değil idari bir görevdi,En nihayet bir kadro imtihanı açılmış ve oda bu imtihana girmiş ve kazanarak, aktif şoförlük görevini bitirmişti.Artık ,hizmetini masa başında bir memur olarak sürdürüyordu.
Her ne kadar Sevgi hanımla farklı birimlerde çalışıyor olsalarda arkadaşlıkları hiç bitmemişti.Zaman zaman bir araya gelip yemeğe,yada gezmeğe çıkıyorlar geçmişi tekrar tekrar yad ediyorlardı. Ve tabiî ki bir müddet sonra bu mevzuda kanıksanmıştı .Artık aralarında geçmişe dair bir şeyler konuşmuyorlardı.Çünkü konuşulacak bir şey kalmamıştı.Boşuna dememişlerdi gözden ırak olan gönüldende ırak olur diye.İçindeki handan hanım özleminin ve sevgisinin sıcaklığı ve ateşi sönmeğe yüz tutmuştu.Hatta Közlenmesine imkan verecek en ufak kıvılcım bile kalmamıştı. Çünkü her kezin kendi başına yaşadığı bir dünyası vardı ve hayat devam ediyordu.
Handan hanımın ayrılışının üzerinden geçen iki ay sonra, bir sayım günü onu evinden aramıştı.Sadece”Nasılsın” diye bilmişti.Aslında o an tek kelime bile etmeye niyeti yoktu ama İnsanların telefonunu çaldırıp hiç cevap vermeden kapatmayı etik bulmuyordu bu yüzden,bir kelimecikte olsa konuşması gerektiğini biliyordu .Ve yine ondan olumlu bir cevap alamayacağını da çok iyi biliyordu. Hatta telefonuna cevap vermeden yüzüne kapanıyor olabilme ihtimalini bile düşünmüştü. Handan hanım ise Sadece “Kemal bey bir daha aramayın lütfen” diyerek cevap vermiş ve telefonu yüzüne karşı kapatmayarak kemalin kapatmasını beklemişti.Bu tavrı bile onun ne kadar asil bir insan olduğunu gösteriyordu. Ona hiç kızmamıştı, haklıydı, çünkü geçmişteki olayları kendince yorumlamış, olan bitenden kemali sorumlu tutmuştu.Bu onunla konuştuğu son cümlelerdi.Ve hayat hızla akıp gitmekteydi. Geçen zaman içinde , Sevgi hanımı ailesi ilede tanıştırmıştı.Annesi ve kızkardeşi bu tanışıklığı başka türlü yorumlamışlar ve çok yakın bir zaman içinde daha mutlu bir haber bekler olmuşlardı. Oysa ikisinin arasındaki ilişki, gerçektende bir dost arkadaş hatta kardeş ilişkisinden öteye bir şey değildi.Ve ailesi ikisi ile ilgili asla böyle mutlu bir haber alamayacaklardı.Günler böylece olağan bir şekilde akıp gitmekteydi.İkisinin dosktlukları seviyeli saygın bir şekilde devam edip gidiyordu.

Sevgi hanım bir gün öncede kemali telefonla arayarak, nöbetinin bitiminde buluşmalarını istemiş kendisine vereceği çok önemli bir haberi olduğunu söylemişti. Oturduğu kafede saatini kontrol eden kemal,Sevgi hanımın geciktiğini fark ederek Meraklandı ve cebinden onu aramaya karar verdiği bir sırada .Sokağın başından onun çıktığını görünce, telefonunu tekrar yerine koydu.Sevgi hanım kemalin telefonu cebine koyduğunu fark edince gülmeğe başladı , onun kendisini arayacağını anlamıştı, hızlı adımlarla kemalin yanına kadar geldi

- Hayırdır .! Telefon etmene manimi oldum ..? kimi arayacaktın, söyle bakalım.
- Merhaba hoş geldin,Tabiiki seni arayacaktım,Nerde kaldın kaç saattir.Ağaç olduk burada beklemekten.
- Bekle işin ne ,
- Merak ettim yaa
-Fatihe uğradım biraz alış veriş yaptım.Bak sana da bir şeyler aldım

Elinde şeffaf bir jelatin kağıdına sarılmış, bir paket tutuyordu. İçinde ise, yıldız, kalp, hilal , şeklinde bir takım plastik parçaları Vardı onu kemale doğru uzatmıştı.

-Ne ki bunlar ne işe yarar,
-Sende hiçbir şeyden anlamıyorsun, Bak bunları tavana yapıştıracaksın gece karanlıkta bunlar ışıl ışıl parlayacak.
-Teşekkür ederim , zahmet etmişsin , Ben senin gibi romantik biri olmadığım için tabiî ki fazla anlamam.Yinede düşündüğün için sağol
-Senmi romantik değilsin.
-Eh işte idare ederiz,Neyse tekrar teşekkürler .Ha bu arada karnın açmı bişeyler söyleyelimmi .
-Olur ama parasını ben verirsem.
-Saçmalama sen misafirimsin, bide sana paramı verdircez
-O zaman yemem , Seni ben çağırdığımda da bana gene misafir muamelesi yapıyorsun ve o zamanda para vedirmiyorsun, Bak !valla yemem ona göre, aç açına buradan doğru eve giderim
-İyi iyi hadi bu seferlik sen ver bakalım. Ama buradaki çocuklar senden para almazlarsa karışmam ona göre .Ne yiyelim,peki
-Sen bilirsin,
-İyi o zaman Döner üstü pilav söyleyelim,yanınada ayran......EE neymiş, şu bana vereceğin haberin
-Oo Acele etme önce bir karnımızı doyuralım.Böyle ,aç açına senle muhabbet edemem.

Kemal , kafedeki garson çocuğa siparişleri vererek üst katta ki terasa getirmelerini tembih edip, sevgi ile oraya doğru yöneldiler.Yemeklerin gelmesi ve yenmesi yarım saatlerini almıştı , kahveleri de gelmişti , şimdi onu yudumluyorlardı

-E hadi söyle bakalım bana diyecektin.
-Handan seni sordu.
-Kim.? Kim sordu dedin
-Handan hanım
- Dalga geçme yaa. Çok filimsin biliyormusun.

Elinde olmadan güldü.
-Gerçekten bana söyleyeceğin şey ne idi yaa, merak ettim
-Söyledim ya!
-Ya bırak şimdi dalga geçmeyi , Handan hanım beni sormuşmuş.Aradan iki sene geçmiş, böyle bir şeyi rüyamda görsem inanmam .
-Valla sordu, inan doğru söylüyorum.
-Bırak dalga geçmeyi,Peki sen Handanı nerde gördünki , beni sorsun sana.
-Görmedim, gecen günü telefonlaştık, ozaman sordu
-Ne dedi peki ,
-Kemal beyi görüyormusun , O, ne yapıyor iyimi dedi.
-Bu kadarcıkmı,
-E daha ne olacaktıki.
-Sen ne dedin peki .
-Hiç görmüyorumki ,ne yaptığını bileyim dedim.
-Böylemi söyledin , gerçektende.
-Ne diyecektimki.
-Aşk olsun gene yapacağını yaptın değimli
-Ne yapmışımki.
-Beni hiç görmüyormusun ne yaptığımı bilmiyormusun,
-Ya ne diyebilirdimki başka .
-Doğru bir şey demene gerek yoktu , aslında bunu şimdi bana söylemenede gerek yoktu.
-Sevinirsin zannetmiştim.
-Nesine sevinecektimki, kız merak etmiş beni sana sormuş, görmüyorum deyip kestirip atmışsın. Valla bravo sana.
- Yok canım seni niye merak ediyor olsunki , öylesine sordu.
-Olsun hangi sebepten sormuş olursa olsun bu benim için çok önemli.

Kemalin bir anda keyfi kaçmış yüzü asılmıştı .ilk defa o an Sevgiye elinde olmadan bir kızgınlık, bir kırgınlık duymuştu.Ama onun ağzından Handan lafı çıktığı anda içi öyle bir çoşku ile dolmuştuki , bir anda unuttum sandığı bütün duyguları ayaklanmıştı.Üstelik onca sene sonra Handan hanım onu hangi sebeble soruyor olursa olsun. Demek ki onun da aklına zaman zaman kemal geliyor olmalı idi. Bu bile onun için çok büyük bir şeydi.Hatırlanmış olmak ne güzel bir duygu idi.Üstelik geçmişte çok sevdiği biri tarafından hatırlanmış olmak .

-Onu bir de ,şimdi benim yanımda ararmısın,
-Hayır canım,saçmalama , Ne gereği varki durup dururken arayayım.Hiç gerek yok
-Noolur be ablam lütfen ölümü gör, ara...Bende telefonun bir kenarından onun sesini duyayım , senden başka bir şey istemiyorum.Lütfen
-Olmaz
- Ya noolur lütfen, yemin ederim bak sen konuşurken tek kelime etmeyeceğim , gıkım çıkmayacak, sadece bir kere onun sesini duyayım, uzaktanda olsa bu bana yeter.

Kemal o kadar çok dil dökmüştü ki sonunda sevgi hanım dayanamayıp aramıştı.Bu arada kemal ” Benden bahset , benden bahset”diye işaret ediyordu. İki eski dost çok kısa bir konuşma yapmışlardı.Arada sevgi hanım “ çok doğru haklısın diye cevaplar veriyordu. Telefon konuşmasını bitiren sevgi hanım

-Tamammı , istediğin oldumu.......Ne geçti eline şimdi.
-Dinletmedin ki ..Onun sesini Duyamadımki .Ben bunu, sen konuşup hemen kapatasın diye istemedimki. Ben sadece sesini duymak istemiştim.Gene yaptın yapacağını.
-Sanada yaranılmıyor.Hem senin ismini duyunca biraz evvel ne dedi biliyormusun.
-Ne dedi .. nerde bileyim
-Amaan.... bizden uzak olsun da...Noolursa olsun
-İnanmam, bunu sen uyduruyorsun şimdi .
-İster inan ister inanma .Nooldu şimdi , demin ne güzel sevinmiştin,bunu duymak hoşuna gittimi.
-.Bunu şimdi sen uyduruyorsun.Neyse boş ver ne söylemiş olursa olsun, onun kalbimdeki yeri hep aynı kalacak bunu hiç bir şey değiştiremez.Hem sanırım durup dururken sen benden bahsedince sanırım iç güdüsel bir tepki verdi beklide , benim yanımda olduğunu anlamış olmalı , o yüzden konuşmuştur, şımarmayayım diye . olsun onun canı sağ olsun.
Ne söylemiş olursa olsun. Önemli olan , beni iki sene aradan sonra hatırlamış olması , gerisi hikaye.
-Her ne ise , boş ver aldırma dediğin gibi önemli olan iki sene sonra seni hatırlamış olması gerisini boş ver. Sahi nooldu senin roman işi bitirdinmi.
-Evet, Biliyormusun romanımın içinde sende varsın.
-Bendemi varım.
-Evet birlikte çalışmış olduğumuz dönemde geçiyor.ama hayali değil hepsi birebir gerçek.
-Okumak isterim.
-Ya zaten bir tanede senin için ayırdım. Şu anda bilgisayar çıktılarım evde istersen , burada beş dakika oyalan bi koşu eve gidip getireyim.
- Beni buralarda tek başıma bırakıp bir yerlere kaybolma , başka zaman verirsin , şimdi kalsın.
-Saçmalama uzağa gidecek değilim. Bak karşıda görmüş olduğun gri renkli ev benimki,az bekle şimdi getiriyorum , oku ve eleştirilerini bekliyorum.
-Hadi çabuk koşarak git ve hemen gel , bakalım ne yazmışsın.Merak ettim şimdi

Kemalin eve gidip gelmesi gerçektende beş dakikayı geçmemişti.elinde paket yapılmış iki kitap duruyordu
-Al biri senin,birinide Handan hanıma ulaştır , nasıl olsa arada görüşüyormuşsunuz.Görüşmesinizde ,en azından onu bu romandan haberdar edersin , bir yerlerde buluşur verirsin, bilirim kadınlar meraklıdır ,muhakkak onu senden almaya gelecektir.
- A !.. Lütfen Handan hanımı karıştırma vereceksen kendin ver , beni bu işlere bulaştırma.
-İyi iyi verme bakalım, Ya Allah rızası için bir günde benim için bir şeyler yapsan ölürmüsün.Ne olur versen , elinemi yapışır ki.
- Ya bu sizin özeliniz, ben araya girersem, Belki handan hanım bana kırılır, küser
-Tamam vaz geçtim ısar etmiyorum.Ben nasıl olsa ,bunu ona ulaştırırım.Ayrıca handan hanımın sana kırılacak olmasından korkuyorsun da benim kırılacak olmamı umursamıyorsun.Unutmaki , biz senle daha çok görüşüyoruz. Bu iki sene zarfında Handanı kaç kere gördünki.Ne olurduki , en fazla sana küserdi,zaten görüşmüyordunuz, görüşmezdiniz olur biterdi , Senin için değişen bir şey olmazdı.

Az sonra oturdukları yerden kalktılar, Sevgi hanım müsaade isteyip ayrıldı. Birkaç gün sonra romanı okuduğunu ve çok begendigini telefonda iletmişti kemale .Bu onların son buluşması olmuştu .Bir daha hiç bir araya gelmediler birkaç telefon görüşmesi ardından.Kemal bu dostluğa son noktayı koymuştu.
Çünkü tanıdığı günden beri sevgi hanım hep kemalden bir şeyler almıştı. Onu her seferinde her işi için kullanmayı uygun görüyordu ama . kemal için bir gün bile , parmağını dahi kımıldatmış biri değildi.Kemal Sevgi hanımın, sadece kendisini kullanmak istediği için elinin altında tuttuğunu geçte olsa anlamıştı. Ve böyle tek taraflı fedakarlıklarla yürütülen bir dostluk anlamsızdı.

Kemal ,aradan on sene geçmiş olmasına rağmen romanını handan hanıma hala ulaştıramamıştı.Ama onu bir gün bile unutmuş ve aklından çıkarmamıştı. çünkü yazdıklarını yüzlerce kere tekrar tekrar okumuş ve her anı gün be gün yaşamıştı.İlk zamanlar yazdığı roman Handan hanımın eline geçsin diye çok arzu etmişti ama zaman geçtikçe bu arzusu yavaş yavaş körelmişti. Artık daha serin kanlı düşünüyor, Aradan geçen onca zaman sonra romanını ulaştırmayı sanki bir iş güzarlık olur zannı ile hep ertelemişti.Oysa yazdıkları ile,yaşadıkları o zaman dilimini satırlar arasına hapsetmişti ve kahramanı HANDAN hanımdı ve onunda bu nostaljiyi buruk bir tebessümlede olsa hatırlamak ve yaşamak hakkı idi.Eğer 2002 senesinde ,Handan hanım kendisini, sevgi hanıma sormamış olsa idi asla yazdıklarını ulaştırmak gibi bir düşünce içinde olmayacaktı.Oysa,Handan hanımın, kemale gelinceye kadar sorabileceği ,daha bir sürü mesai arkadaşı vardı ama o. Kemali sormuştu.İşte önemli olan buydu. Tabi bu konuda da Sevgi hanım yalan konuşmamış idi ise.Çünkü bunun Sevgi hanımın yalanı olma ihtimali, gerçek olma ihtimalinden çok daha fazla idi.Ve bazende aklına başka bir düşünce takılıyordu.Acaba, çok değer verdiği arkadaşı Sevgi hanım ,Kemalin Handana olan bağlılığını kıskanmış olabilirmiydi ,Acaba bu yüzdenmi aralarında ne zaman Handan mevzu geçse ,o yüzdenmi sevgi hanım olumsuz bir tavır takınıyordu.İşte buda kemalin kafasına takılan bir başka soru işareti idi.Her ne olursa olsun Handan hanım ister Kemali gerçekten sormuş olsun isterse bu Sevgi hanımın ürettiği bir yalan olsun,Sonuç ne olursa olsun,Kemalin bu yalana çok ihtiyacı vardı hemde çook.İşte belki bu yalan onun hayata daha çok sarılmasına vesile olmuştu.
Ne demişti şair.BEN SENİN , BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVİYORUM.İşte bir çok umutsuz aşık,bu ihtimal yüzünden , Geçmişi düşündükçe mutlu olmanın kolay yolunu bulmuştu.Çünkü ihtimaller bile bir umut değimliydi.Ve umutlarda yaşama tutunmak için sebebten başka bir şey değildi.




.

28 Aralık 2007 Cuma

(112) de ' KARMAŞIK DUYGULAR / 01-06




MERHABA DOKTOR HANIM

Kemalin Duygu dünyası öylesine karışmıştıki tam bir bozgun içindeydi.Karısı ile arası son derece gergindi Evlilikleri son sürat bir uçuruma doğru gitmekteydi . Sebebi ise Sekiz ay boyunca birlikte çalıştığı,İş arkadaşı Eser hanımla aralarında bir duygu köprüsü kurulmuş olması gibi gözüküyordu.Ama böyle olmadığının ikiside farkında idi çünki geçen yıllar sevgilerini yıpratmış.Her ikiside bir birlerine karşı çok kereler hatalı davranmıştı. Eser büyük bir poblemin sadece görünen tarafı idi. Ve galiba her ikisininde bir birlerinin dışında tutunacakları bir başka sebebe ihtiyaçları vardı bu bahanede Eser Hanımdan başkası değildi,Aslında bütün bunlar her ikisininde konrolü dışında gelişmişti. Uzun yıllar boyu, Leyla hanım Kemali öylesine yalnız, ve başı boş bırakmıştı ki Bu arada Eser hanımın sıcak samimi yaklaşımı, gün boyu onunla birlikte olmak,Bir çok sevinci ve kederi birlikte paylaşmak Kemalin içinde İstemeden de olsa farklı duygular uyanmasına sebeb olmuştu.Ve bunun farkına vardığında ise artık çok geç kalmıştı. kafası allak bullaktı neyi nasıl düşüneceğini şaşırmıştı.Oysa karısını seviyordu ,istiyorduki Eserle paylaştığı şeyleri onunla paylaşsın onunla daha çok birlikte olsun.Çünki Yirmi üç sene karısının emekli olmasını bekleyip durmuştu.ve o günler gelmişti ama şimdide Leyla Bir türlü işinden ayrılmak istemiyordu.o kadar kendini işine vermiş ve Kemali ihmal etmiştiki,Sanki adeta onu Eserin kucağını itiyordu.Bir yanda yirmi üç senelik karısı bir yanda ondan bir gece bile ayrı kalamayacak kadar özlediği arkadaşı.ne oluyordu böyle, ne yapması gerekiyordu bir türlü sağlıklı karar veremez haldeydi.Sonunda Eserle çalıştığı ortamdan ayrılmak zorunda olduğuna karar vermişti . bu ona ne kadar zor gelirse gelsin bunu yapmak mecburiyetinde olduğunu biliyordu.Çünki her geçen gün genç kadına daha’da bağımlı hale gelmesi. Sonunda onu karısından ebediyen kopma noktasına getirebilirdi İşte bunun olmasını istemiyordu. Ve tüm tutkularını içine gömerek, Eserle birlikte çalışmış olduğu yerden ayrılıp, şimdiki çalıştığı yere tayin yaptırmıştı . Hemde Eserle darılmak pahasına . Ama bir şeyleri yanlış hesap etmişti. Bu ayrılıktan sonra Eşi leyla ile arası düzeleceği yerde . Leyla sanki ikisinin ayrılığını bekliyormuş gibi Kemalden dahada uzaklaşmayı yeğ tutmuştu.Hiç bir şey eskisi gibi olmuyordu.Dengeler alt üst olmuştu bir kere .Yeni tayin olup geldiği yerde’de, İş hayatının aşk hayatından bir farkı yoktu, oda alt üst olmuştu.Geçici tayinle gönderildiği bu yerde, yirmidört saatlik nöbetlere başlamıştı.Gerçi nöbetten çıktıktan sonra üç gün gibi bir boş zamanı oluyordu, ama bu en son istediği birşeydi çünki boş kalıp kendi kendine olmak istemiyordu. Allahtan ilk nöbet, günlerinde Leyla henüz yanındaydı, ama nöbet yeri kendine o kadar yabancıydıki , çevresinde hiç dostu yoktu ve o ilk yirmi dört saatlik nöbet günleri ona bir cehennem azabı gelmişti . Fakat kalemi olmasaydı hali daha fenaydı , Geçmişteki iş arkadaşlarını ve yaptığı işi konu aldığı bir roman yazmıştı ,ve buda aynı romanın devamı niteliğinde idi son gelişmeleri yazıyordu ama artık bundan da sıkılmağa başlamıştı.Fakat bir gece yarısı içindeki duygular öylesine baskı yaptıki yattığı yerden kalkıp ve eline yine kalemi aldı, bu sefer bütün duyguları kağıda birer m?sra demeti olarak dökülüyordu. Yazdıkça yazası geliyordu .ve bu uğraşı saatler boyu sürdü .Gün aydınlanmaya başladığnda, kaleminin ucundan ,yedi sayfaya yakın uzunca bir şiir dökülmüştü.şiirinin Bittiğine karar verdiğinde, üzerinden ağır bir yük ve baskı kalkmış gibi kendini hafiflemiş hissetti. Daha sonra. yazdıklarını yeniden okudu,yeniden tashih etti.Gerçektende uzunca bir yaz? olmuştu..Düzeltme işini bitirince bir şeyi fark etti. Bu uzun şiirden , birbirinden güzel on tane,şiir çıkmıştı.Hepside bir birinden duygulu şiirlerdi. işte, kemalin şiir dünyasına ilk adım atışı böyle başlamıştı.
Artık bütün ilgi alanı şiirlere kaymıştı . Eser’i şiirleri ile yaşatıyordu.Birlikte yemeğe çıktıkları bir akşam.ondan söz almıştı yazarsam okurmusun diye ve oda zevkle okuyacağı sözünü vermişti . İşte bütün gayreti ile bir kitapçık hazırlıyordu . ve bu kitapçığı mutlaka bitirip ona vermeliydi.Eser ilk Romanı, geri göndermişti ama Kemal bu şiirleri ile onun hatıralarında ölmezlik arıyordu. Yazıyor durmadan, yazıyordu. Artık bitmişti ama bütün olayları birde şiirleştirerek anlatmak hiçte fena olmazdı . Bu arada karısı Leyla hanım ile arasında belirgin bir soğukluk hüküm sürmekteydi .Genç kadın Bütün bu gelişmelere kendisinin sebeb olmasını göz ardı ederek bir türlü Kemali affetmek istemiyordu. Ve onun’da kendine göre beklediği bir şeyler vardı ve .Bu beklediği şeyde zaten en yakın zamanda belli olmuştu . Genç kadın el altından bir ev tutmuş ve onun tamiratını bekliyordu. Ayrılmakta kesin kararlıydı . Oysa Kemal nice akşamlar karısından defalarca gönül alıcı teşebbüslerine bir cevap alamayınca, oda istemeden soğuk davranmak zorunda kalıyordu . Üç gün çok kısa bir zamandı ve Yeni bir nöbet Sırası gelmişti bile, İçi yine sıkılıyordu çünki yirmidört saat yabancı bir yerde vakit ,hiç geçmek bilmeyecekti.Ama elinden gelen bir şey yoktu ve çalışmak mecburiyetindeydi. Sabah yola çıktığında bu düşünceler içersindeydi . Nöbeti devraldı ve o gün ilk günlerdekine nazaran çok daha yoğun bir iş trafiği ile karşılaşmıştı , bir dakika boş durmamıştı. Akşam üstü saat altıya doğru . başına o meşhur ağrıları yine saplanmıştı , dayanılacak gibi değildi . Alt kattaki revire indi. Doktor hanımdan bir ağrı kesici istedi, fakat soğuk nevale olan gündüz Doktoru, lakayıt bir tavırla ona ağrı kesici olmadığını söylemişti. Doktorun bu tavrına canı sıkılmıştı ama susmayı tercih etti , daha o kadar yeni idi ki kimseyle burda’da tartışıp geçimsiz bir adam imajını vermemek için sustu tam üst kata kendi odasına çıkıyordu ’ ki . Doktor hanımın Yanında bulunan beyaz önlüklü diğer bir hanım ona :

- Size Novaljin ampul verelim istermisiniz . kırıp içerseniz iyi gelir (dedi)

Kemal o ana kadar bu hanımın farkında değildi, baktı, ampulun içildiğini ilk defa duyuyordu . acaba şakamı yapıyor diye düşündü , merakla birazda alaycı bir şekilde sordu

- Ampul içilirmi , sonra zehirlenmiyelim

Beyaz önlüklü hanım Gözlerini kırpıştırarak başını salladı ve cevap verdi

- Yok canım bir şey olmaz , bende ara sıra içiyorum
- İyi o halde , lütfen size zahmet olacak

Deminki Doktor Hanım Ecza dolabına istemeye istemeye baktı, bulamamıştı . Kemal çaresiz döndü . Doktora teşekkür edeceğine deminki , sempatik hanıma teşekkür etti. Doktor hanım bozulmuştu ama Kemal , hiç umarsamadan üst kata çıkmıştı bile . Odasında bir an genç hanımı düşündü. Güzel ve sempatik ve kibar bir insandı. Demekki böyle insanlarda varmış burda dedi . sonra boş verdi , ocağa tam bir kahve suyu koyacaktı’ki anons ettiler yine apar topar, göreve çıktı . yoğun trafiğin içine bıraktı kendini. İki saat kadar sürmüştü görev , yalnız çıkmıyordu yanındaki Sağlık memuru Hasan kendi halinde bir insandı ve pek konuşkan biri olduğu söylenemezdi . zaten Kemalinde konuşacak hali pek yok gibiydi .Ama Yinede anlaşmışlardı. görev dönüşü. Herkez odasına çekildi saat dokuz olmuş ve her zaman olduğu gibi, Kemal yine şiirlerine gömülmüştü.Aradan henüz yarım saat geçmiştiki Merdivenlerden gelen ayak sesleri birinin üst kata çıktığını haber veriyor gibiydi.Kapısı açık olduğu için bir an yıldırım hızıyla başını çevirdi , gelenin kim olduğu merak etmişti. Yukarı çıkan ,sabahki sempatik bayandı.Aynı hızla başını yine yaptığı işe çevirdi ve merdivenden çıkana ilgisiz kaldı.Genç kadın, merdiven leri çıkarken, Kemalin baktığını görmemişti Üst kata kendi odasına girdi , ve girmesiyle çıkması bir oldu tekrar aşağı indi Kemal yine boş verdi, kafasını çevirip kadından tarafa bakmadı.Oysa bir kaç nöbet evvel alt kattaki tüm insanlarla tek tek tanışmıştı. ve onlarla koca bir geceyi geçireceği için bir samimiyet kurmak istemişti ama pek sıcak davranılmadığı içinde bir daha gece boyunca aşağı inmemişti . İşte bu nöbetinde ise kimse ile tanışmağa hatta karşılaşmağa bile gerek görmeden odasına çekildi. Kendi işlerine koyuldu . Gelen gidenin kim olduğu onu enterese etmiyordu. O gece saat ona kadar , aynı hanım bir üst kata bir alt kata inip inip çıkıyordu. Kemal sonunda uyanmıştı.Genç kadın sanki onun dikkatini çekmeğe çalışıyor gibi geldi kendisine. Kimse iki dakikada bir yirmi tane merdiveni sebebsiz yere inip inip çıkmazdı Kemal inadına genç kadından tarafa bakmıyordu. Kadın koridorda dolaşıyor, odasına giriyor tekrar koridora çıkıyordu . Gözünün ucuyla baktığında genç hanımın ondan tarafa doğru baktığını gördü ve hiç istifini bozmadı işine devam etti. Genç kadın Kemalin bu tavrından pes etmiş olacaktıki , sonunda Kemalin odasından içeri girmişti bile

- Merhaba , kolay gelsin, sanırım artık tanışmamızın vakti geldi , ne dersiniz .

Kadın içeri girdiğinde , Kemal elindeki işi bir anda bırakarak ayağa kalktı

- Merhaba , hoş geldiniz , özür dilerim asıl bu teşebüsü benim yapmam lazımdı ama , sizi rahatsız etmiş olmaktan çekindiğim için cesaret edemedim. Adım Kemal , buranın Nöbetçi şoförüyüm
- Memnun oldum ,Bende Doktor Handan. buranın nöbetçi doktoruyum
- Nasılsınız handan hanım
- Teşekkür ederim
- Demek Doktorsunuz sabahleyin ben sizi hemşire zannetmiştim,çok genç görünüyorsunuzda. Buyrun oturun lütfen .
- Teşekkür ederim ama rahatsız etmiş olmayayım
- Ne demek efendim rica ederim , buyrun oturun lütfen beni pek memnun edersiniz

Genç hanım daha fazla üsteletmedi . Oturdu , bir yandanda gözleri ile Kemalin masasını tarıyordu.Bu adam böyle oturmuş pür dikkat ne yapıyorduki.Dayanamadı sordu

- Kolay gelsin , demin dikkat ettim başınızı kaldırmadan bir şeyler yazıp duruyorsunuz , hayrola nedir bunlar
- Haa onlarmı..... Efendim bunlar , benim yazmış olduğum iki roman ile şu anda üstünde çalışmış olduğum şiir kitabım .
- Ne kadar güzel,Bravvo , bütün bunları sizmi yazdınız .
- Evet . acizane bir şeyler karalıyoruz işte . Maksat vakit geçsin. Bakmak istermiydiniz
- Bilmemki , çok özel olabilir
- Yoo benim hayatım ayna gibidir bende gizliliğe yer yoktur hanım efendi . bakmak isterseniz ayrıca sevinirim ve tabiiki eleştirileriniz olursa daha fazla sevinirim , çünki eleştiri insanı geliştirir
- Ne kadar güzel sizin gibi açık fikirli insanları daima takdir etmişimdir
- Buyrun ( kemal şiir kitabını uzatmıştı)
- Pekala madem şiir okuyacağız o zaman söyleyin bakalım kahve içermisiniz .
- Tabii, şimdi ben size teklif edecektim , hemen yaparım,beş dakikada hazır olur bile
- Yoo önce ben söyledim. Benim odamda sıcak su zaten hazır .bana beş dakika izin verirmisiniz

Genç kadın ayağa kalkıp karşıdaki odasına girdi elinde sıcak su termosu ve kahve kavonozu ile tekrar kemalin yanına geldi. Bu arada Kemal bardakları hazırlamıştı . Kahveler yudumlanırken, Handan hanım şiirleri okumağa başlamıştı bile.Kemalde kahvesini içerken oda genç kadını süzüyordu.Doktor hanım şiirleri bir solukta okumakta sanki acele eder gibiydi Arada kafasını iki yana hayretle sallıyordu . Kemal bir an bunun ne manaya gelebileceğini anlamağa çalıştı ama sormak daha doğru diye düşündü .

- Size söylemiştim , benim o kadar büyük bir iddiam yok içimden geldiği gibi yazıyorum , bizimkisi amatör merakı işte canım.Biraz acemice yazdığım için kusura bakmayın
- Rica ederim , siz hep böyle mütevazimisinizdir. Bunlar enfes şeyler. Bütün bunları size kim yazdırmış olabilir.Böyle birşey olamaz,İnsan içindeki duyguları ancak bu kadar ustaca kaleme alabilir
- Yapmayın lütfen , beni şımartıyorsunuz .
- Siz yinede şımarmayın çünki o zaman üslübunuz zorlama olur,ve yazdıklarınızın bütün yalınlığı kaybolur

Kadın o kadar içtenlikle söylemiştiki bunları Kemal bir an gururlandı.Sıcak bir dostluğun başlamakta olduğunu anlamıştı. Yinede kadının fazla üstüne gidip onu sıkmak istemiyordu.

Handan hanım çekinerek :.

- Size bir şey söylemek istiyorum , ama bilmemki
- Lütfen çekinmeden söyleyin.
- Odamda , biraz işim var.kalkmak zorundayım Bu şiirleri bir kere daha odamda, okumama müsaade edermisiniz.
- A !. tabii, ne demek çok sevinirim. Ama şöyle bir şey yapalım ben size’de bir kitap yapıp hediye etsem kabul edermisiniz .
- Sevinirim,biliyormusunuz ben odama götürüp içinden çok beğendiğim bir ikisini tırtıklamak niyetindeydim. O zaman yazmama gerek kalmadı Bana bir kitap yaparsanız çok sevinirim.

Handan hanımın kullanmış olduğu “Bir ikisini tırtıklamak niyetindeyim “cümlesi o kadar hoşuna gitmiştiki. içten ve yapmacıksız söylenmiş bir cümleydi.ama aslında Kemal için bir methiyeden farkı yoktu.Genç kadından bir anda çok hoşlanmıştı.Az sonra,Handan hanım müsaade isteyip kalktı.ve odasına çekildi. Bir iki saat sonra elinde termosla yeniden geldi. Tekrar karşılıklı sohbete daldılar. Bu arada Handan Hanım şiirleri okumuş geri vermişti. Kemal bu sefer Romanı’nı verdi,yarım saat sonra herkez odasına iyice çekilmiş. Ve kendi alemine dalmıştı . Kemal saat dörde kadar yazılarıyla uğraştı sonunda gözleri yoruldu.Yatmaya çekilmeden evvel Handan Hanımın odasına baktı.Hala oturuyordu . Dayanamadı, kalkıp yanına gitti, Onun ,romana dalmış olduğunu gördü

- Doktor Hanım yeter artık , nerdeyse sabah olacak , gözlerinize yazık . ben yatıyorum sizde yatın lütfen. Romanı daha sonrada okuyabilirsiniz,sizde kalabilir.
- Biraz daha oturup yatacağım Kemal bey ilginize teşekkür ederim.
- Pekala ,Size İyi geceler
- Size’de
Kemal odasına gitti ve yatmaya çekildi. Bir nöbet gecesi daha,ama sebebini bilmediği bir mutluluk içinde bitmişti.Kemal genç kadından hoşlanmıştı, içinden bu arkadaşlığın sürmesi için dua etmeyide ihmal etmedi.O Gece ne Eser’i nede karısını hiç düşünmediğinin farkında bile değildi

07-17

VE FİLM KOPTU
O geceden bir kaç nöbet sonra ,yine Handan hanımla nöbetleri çakışmıştı .Kemal yoğun trafiği ve yorucu bir iş gününü’de geride bırakmış, Saat beş gibi görevli olduğu yere dönmüştü Gelir gelmez hemen ocağa çayı koydu.Bütün gün çay içmeğe fırsatı olmamış başına ağrılar girmeğe başlamıştı. Yirmidört saatlik nöbetlerinin dördüncüsünü tutuyordu.ve hemen hemen bu işe’ de alışmıştı. İlk günlerin stresini ve acemiliğini üstünden atmıştı. Bu iş yerinde’de kendine bir dünya kurmuştu . Telsiz odasının yanındaki odayı boşalttırmış ve oraya bir masa ve bir kaç sandalye ve koltuk atmış,bir köşede’de çek yatı durmaktaydı. Teybi, radyosu, kalem ve kağıtları, yanıbaşında demliği’de ocağın üstünde kaynamaktaydı. Hemen hemen bir ev ortamıda burada kurmuştu.önceki ekip arkadaşı,Hasan gitmiş yerine Ali isminde kendi halinde bir delikanlı gelmişti. Çok genç yaşına rağmen olgun biriydi. Ve Kemalin dert ortağı olmuştu bile.Bütün iş günü’nü birlikte geçiriyorlardı.Ali çok genç olmasına rağmen geçmişte, mutsuzlukla sonuçlanan bir gönül badiresinin içinden çıkmış duygulu ve hassas bir insandı. ve dertleri ortaktı,O’da aynı kızgınlıkları ve kırgınlıkları yaşamıştı. Bu yüzden ikisi gayet iyi anlaşıyorlardı. Kemalin iş trafiği böyle yoğun ve karmaşıktı, ama aşk ve evlilik hayatının’da Pek parlak olduğu söylenemezdi. Bir kaç gün evvel Eser’e yazmış olduğu şiirleri ulaştırmış içine yazmış olduğu bir veda mektubunda’da ona ilerki hayatında başarılar dilemişti . Genç kadın daha önceki buluşmalarında evleneceğini söylemişti. Her ne kadar buna inanmadıysada,yine’de doğru olabilme ihtimalini göz önüne alarak ona mutluluklar dilemiş,ve kendisi’de eşinden boşanır boşanmaz en yakın zamanda evleneceğini yazmıştı. Aslında o’da Eser’in silahı ile ona cevap veriyordu. Eser onların evliliklerinin bir uçuruma doğru gitmekte olduğunu biliyordu.Fakat yinede Kemalin yuvasının yıkılmasın sebelisi olmamak için oda Kemalle arasına bir mesafe koymakta ısrarlıydı bu yüzden elinden geldiği kadar olumsuzca davranıyordu. istiyorduki kemal kendisinden soğusun ve eşine dönsün.Çünki kendisininde yuvası bir başka kadın tarafından yıkılmıştı ve aynı acıları bir başkasına yaşatmak istemiyordu.Oysa Leyla evden ayrılıp kemali terk edeli neredeyse on beş gün olmuştu , genç kadın bu süreyi bir yakınlarının evinde geçirmişti . Kemal eskiden olsa idi böyle bir şeye asla izin vermezdi, ama karısı ile beraber oturduğu son yirmi gün onun sayısız gönül alıcı çabalarına rağmen kadın yumuşamamış, aksine büyük bir hızla hala ev aramaktaydı.Ve Kemal’de bunun farkındaydı, Karısının onunla beraberken bile ev arıyor olmasına içerlemiş ve onu , bir an evvel evden gitmesi için zorlamıştı. Çünki , artık kuruntu yapmaya başlamış ve bir delilik yapmamak için onu gözünün önünden uzaklaştır mıştı.Onca çabaya karşı hala karısının soğuk davranması onu çileden çıkarıyordu. İşte bu yüzden, kadın evi terk etmiş, onbeş gündür ayrıydılar. Kemal Eserle olan ilgisine gelince , son yazmış olduğu şiirler ve göndermiş olduğu mektupla kesin olarak alakasını kesmişti.Kesmek zorundaydı Zaten en başından beri onunla birlikte bir hayat sürüyor olmayı planlamamıştıki ,Çünki ikisininde karakterleri bir birlerine taban tabana zıttı.İnsanların bir birlerini seviyor olmaları başka birlikte yaşıyor olmaları başka bir şeydi ama yinede birbirlerinden hoşlanmışlardı. ve böyle şeyleri denetlemek pekte mümkün değildi. Şimdiki yerinde işe başlayalı neredeyse bir buçuk aya yaklaşmıştı ve, hemen hemen Eserinde yokluğuna alışmıştı Zaten onunla olabilecek bir beraberlik , onu hep korkut muştu,çünki kadının dostluğundan emindi ama duyguların dan bir türlü emin olamamıştı.Hissetmişti ama asla emin olamamıştı.Her şeye rağmen onu maziye gömmüştü . Oysa Karısı ile son bir şansı barışma umudu hala mevcuttu . Belki bu onbeş günlük ayrılık onun aklını başına getirmiş olabilirdi. Kemal oturduğu yerde bütün bunları düşünüyordu. Zaman zaman karısını ararsa ,iş yerinden telefonda konuşuyordu. Oysa karısı onu bir kere bile aramamıştı. Saate baktığında altıyı gösterdiğini gördü. Henüz , paydos etmemişti Leyla . Kararını vermiş, son bir kere daha karısının gönlünü almak istiyordu.Eğer onda azda olsa barışma yönünde bir eğilimi olduğunu hissedecek olursa, gerekirse ona yalvaracaktı. Nede olsa yirmi üç yıllık gözünden bile kıskandığı ve sevdiği eşiydi Bir çocukluk yaptığının ve işin ciddiyetinin farkında değildi. Kemal defalarca söylemişti , eğer ev tutup , bir mendil dahi olsa, alıp o eve götürmüş ve kalmış olursa her ne olursa olsun bir daha asla onunla yeniden barışmayacaktı. Çünki bunu hazmetmesi kolay değildi. Telefonu çevirdi , karısı karşısındaydı. Leyla soğuk bir tarzda cevap vermişti.Kemal buna kızmış olmasına rağmen yinede üzerine gitmedi ve sakin olmağa çalıştı.

- Alo Leyla
- Evet
- Nasılsın
- Çok iyiyim
- Beni neden aramıyorsun, bak, ben burda yirmidört saat nöbetteyim . vakit geçmek bilmiyor, ve canım çok sıkılıyor, eskiden olsa arardın beni
- O Eskidendi , neden Eser’e telefon edip ayni şeyleri ona sormuyorsun
- Bitti canım o iş , Benim artık Eser diye bir meselem kalmadı.
- Senin için bitti ama benim bitmedi. Evimi tuttum

Kemal hiç böyle bir cevapla karşılaşacağını ummamıştı. Birden bütün sinirleri tepesine çıktı.Ama sakin olmalıydı.Mademki evini tutmuş ve ayrılmakta bu kadar kararlıydı. Yapacak bir şey yoktu. Bütün bu olanlardan sonra ne söyleyebilirdiki kadın zaten eve gelmiyordu.Ve ayrılmakta kesin kararlıydı, yapacak bir şey yoktu.

- İyi madem tuttun hayırlısı olsun. Benden ayrılmakta bu kadar ısrar ediyorsun sana mani olmayacağım, o zaman bu işi bir an evvel yaparsan sevinirim.
- Evet benimde niyetim öyle .Biraz sonra eve gitmeyi düşünüyorum.Ordan yatak yorgan alacağım geriye kalan eşyaları daha sonra , yine sen nöbetteyken alırım. Ne dersin eşyalarımı alabilirmiyim.
- İyi olur git. zaten ben en başından beri , evde olmak istemiyordum. Ama şu kadarını bilki bu iş artık şaka olmaktan çıktı.sana defalarca söyledim. Sen bu işin ciddiyetinin farkında değilsin. Bir daha o eve asla gelemeyeceğini iyice düşündünmü. Çünki senin zannettiğin gibi peşine düşmek , barışmak gibi bir niyetim yok. Madem ayrılmakta bu kadar kararlısın. Yemin ediyorum cenazene bile gelmeyeceğim. Ve sende asla benim cenazeme gelme, istemiyorum. Kardeşlerime vasiyet edeceğim seni o eve sokmasınlar.
- Neden bu kadar katısın.Sana daha önce söyledim. Bir iki ay daha kardeşinin evinde kal dedim . Bir haftada geri döndün, bize oğlumla bir iki ay izin ver sinirlerim çok yıprandı. Duygularım alt üst oldu . biraz birbirimizi özleyelim. Bu kadar kırıcı olmana gerek yok
- Sen hala işin farkında değilsin galiba, ev tutmuş taşınıyorsun,ve benden anlayış bekliyorsun. Sen geri zekalımısın, bir erkeğin böyle bir şeyi hazmetmesi kolaymı sanıyorsun. Al eşyalarını defol git. Sana son kez söylüyorum . tuttuğun evde bir gece kal bu iş ebediyen bitmiştir haberin olsun. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Evi nerde tuttunuz
- Fatihte
- Ne kadar kirası var
- On beş milyon. Aldığın üç kuruş parayla , o kirayı nasıl vermeyi düşünüyorsun acaba
- Gece mesailerimi kiraya vereceğim. Kalan parada bana geçinmem için yeter.
- Kaç para mesai alıyorsunki
- On üç milyon
- Hani beş milyon alıyordun.
- Arttı, yeni arttı
- Hayatının her safhasında benden hep birşeyler gizledin , mademki mesai parasını gözden çıkarttın. Ve kira olarak vereceksin. Neden ben sana mesailere kalma dediğim vakit aldığın üç kuruşu bahane ediyordun. Söylermisin.
- Biliyorsun mesai yapmamız mecburi
- Yalan konuşma,kimse kimseyi mesai için zorlayamaz velevki zorladılar. Basardın istifayı evinde otururdun. Nasıl olsa emekliliğin dolmuş . Ama sen benimle ayrılmayı kafaya kimbilir ne zamandır koymuşsunki, Eser senin için bir bahane oldu, hemde suya sabuna dokanmadan , bir bahane , ama mademki istiyorsun. Defol git seni bir daha gözüm görmesin. Ve seni hiç affetmeyeceğim. Bu iş bitmiştir artık. Kemal son sözü söyledikten sonra Leylanın cevap vermesine bile fırsat vermeden telefonu kapatmıştı. Canı çok sıkılmıştı. Hiddetinden yüzü pancar gibi olmuştu. Bütün vücudunu saran bir sıcaklık dalgası tepesinden aşağı doğru ağır ağır iniyordu. Telefon ederken yanında bulunan Ali , o rahat konuşsun diye dışarı çıkmıştı.Kafası allak bullaktı neyi nasıl düşüneceğini şaşırmıştı.aptal gibiydi.Gözleri dalgın dalgın boşluğa bakıyordu.Az sonra kapı çaldı ,Sıkıntıdan dili damağı kurumuştu. konuşmakta zorlanıyor girin bile diyemiyordu.Gelen Ali olmalıydı ve kapıyı bir iki kere çaldıktan sonra nasıl olsa içeri girerdi.Aslında gelmesini istemediği içinde cevap vermek pek istemiyordu çünki yalnız kalmağa çok ihtiyacı vardı.Kapı beklediğinin aksine bir kere çalınmıştı.Sonra ortalık sesizliğe büründü. Kemal bir an elinde olmadan hemde istemeye istemeye kalmak zorunda olduğunu hissetti. Kapıyı açıp baktığında ise Doktor hanımın uzaklaşmakta olduğunu gördü

- Handan hanım sizmiydiniz
-Özür dilerim Kemal bey meşgul olduğunuzu bilmiyordum rahatsız etmek istemezdim
-Rica ederim , esas ben özür dilerim sizin olduğunuzu bilmiyordum. Lütfen gelin meşgul filan değilim.
- Rahatsız etmiş olmayayım
- Lütfen
- Beraber bir kahve içermiyiz diyecektim.
- Tabii çok memnun olurum
-İyi o zaman termosu getireyim
-Yoo ben şimdi beş dakikada ısıtırım
- Gerek yok Sıcak su var , bekleyin hemen geliyorum. Siz bardakları hazırlayın .
Handan hanım bir dakika bile sürmeden gelmişti

-Kemal bey sizi bu gün çok iyi gördüm . yanılıyormuyum

Kemal elinde olmadan acı acı tebessüm etti . Doktor hanım Kemalin içindeki fırtınaları nereden bilebilirdiki . Şu anda büyük bir ihtimalle karısı Leyla evden eşyalarını toplamakla meşguldü ve bir dünya yıkılıyordu bu dünyada Kemalin his ve yaşam dünyası idi .Belkide, sevişerek evlendiği karısını ebediyyen kaybediyordu.Şu anda burada değil evde olmalıydı ama anlaşılan her ikiside çoktan gemileri yakmışlardı. İçinden bir şeyleri, koparıyorlar gibi hissediyordu ama yinede belli etmemeli metin olmalıydı.

-Kemal bey ne oldu birden daldınız
-Yok bir şey doktor hanım ,gözüm daldı birden
-Eğer canınız bir şeye sıkılıyorsa söyleyin
-Yok bir şey sağolun teşekkür ederim
-Bakın ikidir yok bir şey diyorsunuz ama bir şeylerin olduğu belli,yinede kafanıza bir şey takmamağa çalışın
-İlginize teşekkür ederim ,Doktor hanım öyle bir zamanda geldinizki size nasıl teşekkür etsem azdır.
-Anlatmak istermiydiniz
-Şimdi değil ama bir gün belki.
-Pekala siz bilirsiniz,nasıl isterseniz.Peki bu arada şiirleriniz ve roman nasıl gidiyor
-Bu aralar pek sık yazamıyorum ama, yinede fena değil
-Bence bırakmayın devam edin,çünki güzel yazıyorsunuz.
-Teşekkür ederim çok naziksiniz

Kemal doktor hanımla sohbet ederken, bir an içinde bulunduğu durumu unutmuş,ve onun ilgisi ile teselli bulmuştu.

-Haplarınızı düzenli kullanıyormusunuz
-Evet
-Onları aksatmadan kullanın.Bitincede yeniden yazalım

Doktor hanımın kast etmiş olduğu haplar Depresyon hapları idi. Kemal Sinirlerinin bozukluğundan ve ruhundaki karmaşadan Bir depresyon geçirdiğini fark etmiş ve bir kaç gün evvel Doktor Handan Hanımın gözetiminde Tedaviye başlamıştı. ona karşı aşırı bir şefkat,bağlılık ve saygı duymaya başlamıştı. Belki, Hasta Doktor ilişkisi gibi gözüküyordu ama değildi. Onun zerafeti , nezaketi,sıcaklığı,içtenliği ve alçak gönüllülüğü Kemali etkilemişti.Ayrıca Görgülü ve kültürlü bir insandı. Böyle insanla karşılaşmak kolay değil tam tersi bir şanstı.ve o insanda Kemale arkadaş gibi davranıyordu. Daha ne istiyebilirdiki.Ancak bu güne kadar Onun evli yada nişanlı olup olmadığını sormak hiç aklına gelme mişti,belki sormaya çekindiği için sormamıştı belkide duymayı istemeyeceği bir cevabı almamak için sormamıştı ama şimdi bunun merakı içinde kıvranıyordu.Bir nöbet gecesi, Gurup başkanı Ersen beyin bir arkadaşı vefat etmişti. ertesi günü bir sorun çıkmadan defnedilmesi için ölüm raporunun Geceden verilmesi gerekiyordu . Gurup başkanı Doktor hanımı Cenaze evine gitmesi için görevlendirmiş. Kemalinde Doktor hanıma refakat etmesini istemişti. Oysa Gurup başkanının Kemale emir verme yetkisi yoktu.Telefonda üstü kapalı bir çekişme sürüyordu.Ersen bey sinirli bir şekilde

- Kemal bey ,size emir verdim ve bu emri yerine getirmek zorundasınız
-Ersen bey size saygısızlık etmek istemem ama gözden kaçırdığınız bir şey var siz bizim idari amirimiz değilsiniz ve bu yüzden ben merkezden izin almadan bu emrinizi yerine getirmeğe selahiyetli değilim.Yoksa tabiiki ben doktor hanıma refakat etmekten şeref duyarım.
-Sen şimdi şerefi filan bir kenara bırak ben ne diyorsam onu yap tamammı
Ersen beyin sesi bir hayli sinirliydi ve onun bu tavrı Kemali’de sinirlendirmeğe yetmişti.Yapısı gereği hiç bir kabalığa ve kendine hakarete izin vermediği için bu güne kadar sürüldüğü ve tayin olduğu birimlerin sayısını çoktan unutmuştu.Ve Ersen beyin bu tavrına kendiside istemeden kızmıştı

-Ersen bey çok uzattınız ama, Ben gitmiyorum ve sizde gerekini yapın bakalım ne yapıyorsunuz görelim

Kemalin bu çıkışına Ersen bey daha’da kızarak Telefonu Kemalin yüzüne kapatmıştı. Aslında kemal bu sürtüşmeye girmiş olmaktan son derece üzgündü oysa Ersen bey daha nazik ve kibar olsaydı. Ne yapar ne eder Doktor hanımı götürmek için Merkezden kendisi izin alırdı ve bunca bağırış çağırışa gerek kalmazdı.Zaten onunla bir arada olmak onu mutlu etmeye yetiyordu.Ama şimdi gereksiz bir sürtüşme yüzünden bundan mahrum kalmıştı.Ersen bey ile yaptığı bu telefon konuşmasını tabiiki doktor hanımda duymuştu ve hiç bir şekilde olayın içine girmeye gerek görmemişti.Kemal telefonun başından kalkıp koridora çıktığında, doktor hanımla karşılaştı.Bir an utandı,Çünki Ersen beyle konuşurken kapısı ardına kadar açıktı ve sinirlendiği içinde bağıra bağıra konuşmuştu.Handan hanımında bu konuşulanları istemedende olsa duymuş olabileceğini düşündü ve mahçup bir eda ile

-Handan hanım sakın yanlış anlamayın tavrım size yönelik değil
- Neden yanlış anlayayımki. Her ikimizde devlet memuruyuz ve işimizi yapıyoruz . Her birimizin sorumlu olduğu kimseler var bu yüzden sizi anlıyorum
-Sanırım Ersen bey şimdi merkezi aramıştır ve onlarda bizim size refakat etmemiz için emir verirler ve sizi götürürüm hiç merak etmeyin.

Doktor hanımın cevap vermesine fırsat kalmadan . Dahili telefonu çalmaya başladı ve Handan hanım odasına girdi ve az sonrada çıktı.Kemal sordu

-Tamam değilmi her halde izin alınmıştır, çıkıyormuyuz
-Hayır Kemal bey siz haklıymışsınız. Sizin merkez izin vermemiş.
- Yaa.... Ne olacak şimdi
- Bir Şey olacağı yok. Ben kendi arabamla gideceğim.

Kemal bu gelişmeden sonra üzülsünmü sevinsinmi karar veremiyordu.Ersen beye karşı haklı çıkmıştı ama,Şimdide Doktor hanım yalnız gitmek zorundaydı. Hem bölgeyi iyi bilmiyordu. Hemde yapacağı iş pekte sevimli bir şey değildi. gecenin bir vakti bir ölüyle karşılaşmak. onu muayene ettikten sonrada tekrar onca yolu yalnız başına geri dönmek zorunda kalmış olması Kemali gerçekten üzmüştü. Nihayetinde genç bir hanımdı.ve şimdi yapacağı işte sinir bozucu bir işti .pekala Korkuyorda olabilirdi. Düşündü keşke merkeze kendisi uygun bir lisanla anlatmış olsaydı. Anlaşılan onlarda Ersen beyin tavrına gıcık olmış olacaklardıki izin vermemişlerdi.

-Doktor hanım ,gecenin bu vakti yalnız gitmenize benim gönlüm razı gelmez. Her şeye rağmen ,sizi ben götüreceğim.
-Ama Kemal bey izin vermemişler,nasıl olur
-Siz boş verin bu saatten sonra benim hiç bir şey umurumda bile değil.Şu andan itibaren ,Merkez filan benim tamammı . Sorumlulukta bana ait.
-Yoo olmaz Kemal bey benim için başınızın belaya girmesini istemem.Ben kendi arabamla gider gelirim
- Hayır olmaz siz inin aşağı hazırlığınızı yapın ben şimdi geliyorum.
Kemal Telsiz odasındaki Sağlık memuru Alinin yanına gitti
-Ali hadi gidiyoruz
-Nereye Kemal ağbi
-Yolda anlatırım , sen şimdi merkezi ara aracın lastikleri iniyor tamir etmeğe götürmemiz gerekiyor de izin al tamammı. ben aşağıda aracın başında bekliyorum seni
- Tamam şimdi ararım

İki dakika sonra Ali indi. Doktor hanım da araca binmişti birlikte yola çıktılar. Ekip söz konusu yere geldi Sağlık memuru ali ve Doktor hanım birlikte eve girdiler ve yarım saat sonrada Çıktılar geri dönüyorlardı. Ölüm raporu yazılmış iş bitmişti.

-Handan hanım geçmiş olsun
-Teşekkürler Kemal bey size de ali bey. Gerçektende yalnız başıma gelmeye hem ürkerdim hemde yolları bu kadar kolay bulamazdım.
-Sizin için her şeyi yapacağımı bilmenizi isterim Doktor hanım
-Sağolun Kemal bey
-Sizde sağ olun. doktor hanım pardon bir şey sormak istiyordum ama bilmem sormam doğru olurmu acaba
- Buyrun
-Şeey.......... Bey efendi’de Doktormu
-Hangi beyefendi
-Eşiniz

18-28

Doktor hanım Kemalin sorduğu bu suale hafifçe güldü
-Öyle bir beyefendi yok kemal bey. Yani ben evli değilim
-Ah!Çok affedersiniz Handan hanım.umarım bana kızmadınız
- Yoo hayır niye kızacaktımki.

Kemal öğreneceğini öğrenmişti..Bir an içinden “Evli olup olmadığını doğrudan sormuş olsaydım dahamı iyi olurdu acaba” düşünmeye başladı . Ama dolaylı yönden sormuş olmak daha kolay gelmişti.Handan hanım evli değildi. ve bunada çok memnun olmuştu.Her şeye rağmen bir beklentisi yoktu. onun istediği sadece candan sıcak bir dostluk bir arkadaşlıktı ve evli bir insanla ister istemez daha mesafeli olmasını bilecek kadar ince düşünceli biri idi. Ayrıca Yapısı gereği pek her kezle dostluk kuracak bir mizaca sahip biri değil tam tersi seçici idi. ve İşin güzel tarafı,Handan hanımı, o değil. Handan hanım, onu fark etmişti. Çünki kemalde o vasıflarda biri idi İçinden bu dostluğun sürmesi için dua etti.Kemalin gerçektende duası kabul olmuş gibiydi. o günden sonra ikisi arasında sıcak samimi ve saygılı bir arkadaşlık peydah olmuştu.
Tanışmalarının üçüncü ayı çoktan dolmuştu.Bu arada Sinirli bir mizaca ve ters bir karektere sahip olan Kemal Sağlık ocağı personellerinden bazıları ile takışmıştı o gün sinirini yatıştırmak için kapı önüne çıkmıştı .Gürültüyü duyan Doktor hanım merak edip Ne olduğunu sormak amacıyle Kemalin yanına geldiğinde Kemal :

- Doktor Hanım.Biliyormusunuz. iyiki aynı birimde ve sizin emirinizde çalışmıyorum.
-Neden Kemal bey
- Çünki ben yaradılış itibariyle asi ruhlu biriyim ve iş icabı belki birbirimizle ters düşmemiz gerekebilir ve istemeden’de olsa sizi kırmak zorunda kalabilirdim ve böyle bir şeyide asla istemezdim.

Handan hanım Kemalin yüzüne baktı ve iki elini göğsüne bastırarak

-Ayy ....Allah korusun Kemal bey ,Bende sizinle asla kırgın olmak istemem
- Teşekkür ederim Doktor hanım

Kemal doktor hanımın yüzüne sevgi ve muhabbetle baktı Gerçektende ,Ne olursa olsun onu asla kırıp incitmek istemiyordu.Kırmak incitmek bir yana onunla konuşurken kelimelerini bile özenle seçiyordu. Handan hanım çok zarif ve kabalığı asla kabullenemeyecek hassas bir yapıya sahipti.İçinden Eserle onun mukayesesini yaptı. Eser biraz daha fevri ve ataktı her türden şakalara cevap verir ve yapardıda. Ama Handan hanım her haliyle farklıydı.Ayrıca Eser hanımdan çok daha genç ve çok daha tecrübesizdi.Ve çok daha masum biri idi. Kemal onu’da,kibarlığı,ve Dostça yaklaşımıyle, bir şekilde etkilemeyi başarmış.Ve aynı zamanda etkilenmiştide. Ama daha önce aşk hayatında yaşamış olduğu acı tecrübe, onu daha temkinli olmaya zorluyordu. Kalbi ona farklı bir şekilde ısınmış olmasına rağmen.Yinede Arkadaşlıklarını daima bir resmiyet çerçevesi içinde tutmağa gayret gösteriyordu. Nihayetinde o Sağlık ocağının Doktoru kendiside,Sağlık ocağına bağlı olmasada,aynı binayı paylaşan bir başka birimin Şoförüydü.Yinede, neticede ikiside devlet memuru idiler ve, Handan hanımda Bir nöbet günü boyunca oranın yetkili amiri konumunday’dı.Fakat her şeye rağmen şartlar ne olursa olsun , Kemal nihayetinde bir erkekti ve hemde yalnız ilgiye şefkate muhtaç bir erkek.İlerleyen günlerde İkisi arasındaki dostluk bir amir memur konumunu aşmıştı, Sanki aynı sosyal sınıfın iki mensubu gibi idiler ama,yine’de, Kemal konumunun farkındaydı, İşte Bu yüzden hiç bir şey için hayal kurma ahmaklığında bulunmak istemiyordu.İstemiyordu ama hislerine’de gem vuramıyordu insan oğlu hayatında belki bir çok şeyi planlayabilirdi ama hislerini ve duygularını asla.Hiç kimse birilerini sevmiş olmak için sevmezdi ve böyle şeyler asla ısmarlama olamazdı.Hemde iki ayrı kadından iki değişik olay dolayısiyle darbe yemiş bir insanın çok kısa bir zaman sonra bir başka kadını ısmarlama seviyor olması düşünülemezdi.Sevgi ya vardır ya yoktur.Ve dünya üzerinde sevgiden daha kutsal ve değerli hiç bir meta olamazdı.Tabiiki sevgilerin karşılıklı olanı en güzeli idi ama bu her zaman seven için ön şart olamazdı. Önemli olan insanın kendi dünyasında ne hissettiği idi Birliktelik bir sonuçtu ama asla Sevmek için ön şart değildi. İnsan oğlu gerekli şartları sağladığı andan itibaren hayatını birileri ile şöyle yada böyle kurardı. ve tüm evliliklerde olduğu gibi sevgi daha sonradan tahakkuk edebilirdi. Kemalde,şöyle yada böyle, birileri ile hayatını nasıl olsa birleştirebilirdi.Ama,o Hayatının her döneminde sevgiyi birlikteliğin ön şartı olarak görmüşdü. Tüm ilişkilerinde seçici idi ve o evlenmiş olmak için evlenecek biri değildi.Her şeyde olduğu gibi kadında da kaliteye ve vasıfa önem veren bir insandı onun aradığı sıradan evinde koca bekleyen biri değil. tam tersi Cemiyet hayatını tanıyan, Görgülü ,Kültürlü ve ahlak sahibi insanlar tercih nedeni idi. Ve tabiiki öncelikle gönlü sevmeli hoşlanmalıydı.Yinede onun aradığı vasıftaki insanları, şu an içinde bulunduğu sosyal sınıfa mensup insanlar arasında ha deyince bulması kolay değildi. pek az insan tahsili olmadan kendi kendini yetiştirecek beceriye sahipti.İşte bu yüzden, Kemalin, yeniden hayatını kurmak için kendine seçeceği insana talip olması , bu günki sosyal yaşam standardının çok üstünde bir iş yapıyor olmasını gerektiriyordu.Hayatını şoför olarak sürdürmeğe devam ettiği müddetçe talip olacağı kadını bulması ve alması pekte öyle kolay gözükmüyor’du. İşte bu yüzden işinden istifa etmeyi düşünmeye başlamıştı. Kendine yeni bir dünya yeni bir hayat kurmalıydı. Kararını vermişti. O günlerde ,dört katlı evini,Şarköydeki yazlığını,ve teyzesinden kalan Fatihteki evleri ,satılığa çıkartmış ve uygunda müşteriler bulmuştu. İşinden istifa edip ,Elde edeceği parayı sermaye yaparak üç arkadaşı ile birlikte otomobil galerisi açma planları yapmaktaydı. Her şey hazır sayılırdı.Ve son bir hamle yapması gerekiyordu.Bu arada, Handan hanımla yoğun arkadaşlığı süresince Eser’i unuttuğunu sanıyordu ama,bir gece Eser’i rüyasında gördü öylesine etkilendi ve öylesine kafası karışmıştıki, Onu hala unutamadığını anlamıştı. Handan hanım mutsuz,ve hüzünlü günlerinde karşısına çıkmıştı. Onun varlığı, Eser’den ayrı kalmış olmanın verdiği iç sıkıntıları bir nebze olsun hafifletmişti Onu sevmiştide . Ama herşeye rağmen ,Kafasının içinde,ve düşüncelerinde hala Eser hanım varken,Geleceğe ait sağlıklı plan yapması, Sağlıklı bir karar alması asla mümkün değildi. Ve yeni acılar yaşamak istemiyordu Çünki Nedenini bilmeden Handan hanımdan etkilenmişti. Acaba içinde Eser hanıma olan sevgisinin ne kadarı ölmüştü.ve gelecek günlerde Esere olan tutkusuyle başa çıkabilecekmiydi. Bu yüzden Geçmişte Eser’in yanında olduğu gibi Handan hanımla beraber ve bir arada olmak, onu korkutmağa başlamıştı Kendi birimlerine bakan Sorumlu personel müdürüne gizlice rica ederek nöbetlerini Handan hanımla çakışmaya cak günlere kaydırdı.Ve onu görmemeğe karar verdi çünki. Tekrar ikinci bir kadına bağımlı olmaktan korkmuştu. Hem sonra ona farklı duygularla bağlı olmuş olması her şeyi çözecekmiydi. Belkide şu anda Handan hanıma hisettiğini zannettiği duygular belkide yalnızlığının ve terk edilmişliğinin bir oyunuydu ve fantazilerinde belkide çok ileri gitmişti.Handan hanımın ,onunla anladığı manada ilgilenmiş olduğunu hiç düşünmemişti.Ve böyle bir sinyalde almış değildi belkide genç kadın sadece iş icabı yakın davranıyor olabilirdi. Hem seven insan onu her şart altında ne iş yapıyor olursa olsun sevemezmiydi. gerekli şartlar ortaya çıkmadan Şimdi bir ticaret hayatına atılmayı düşünmek ve onca memuriyet hayatını bir tekmede yıkmış olmasının bir anlamı yoktu.Bütün bu olumlu ve olumsuz düşünceler kafasının içinde bir çarpışma halinde idi. Belkide tüm bunlar , kendi kendini kandırmak için uydurduğu bir bahanelerdi.Oysa gerçekte,Kemal Kendini öylesi ne yorgun ve yaşlı hisediyorduki, ve tembelliğe ’de öylesine alışmıştıki. Bir kaç gün sonra , bir macera olabilecek ticaret hayatına atılma fikri onu korkutmuş. Evini satmaktan,ve ticaret hayatına atılmaktan vaz geçmişti. Zaten çoktandır Handan hanımlada görüşmüyor lardı.Ve galiba onun yokluğunada kendini yavaş yavaş alıştırmasının vakti gelmişti .Zaten haddinden fazla düş gördüğüne inanmaya başlamıştı.Bir kaç nöbet sonra Çalıştığı iş yerindeki Şoför arkadaşlarından biri, merkeze tayin yaptırıp gitmiş ve Nöbetler boş kalmasın diye personel müdürü Kemalin ve diğerlerinin nöbetlerini tekrar bir gün geriye çekmiş , bir kaç gün sonra gelecek şoför iş başı yapıncaya kadar nöbetler aksatılmasın istiyordu. ve çok kısa bir zaman sonra Beklenen diğer şoför gelmişti ama Kemalin yine nöbetleri aynen eskisi gibi Handan hanımla çakışmaya başlamıştı. Kemal Personel müdürüne aynı Teklifi bir daha yapmaya yüzü tutmadı, çünki bu sefer sebebini soracak olursa verebileceği bir cevabı yoktu ve söyleyemezdi’de . bu yüzden kaderin garip cilvesi yine her şey eskisi gibi olmuştu ama,Yaptığı ilk şey’de, yavaş yavaş Doktor handan hanımla arasına bir mesafe koymak olmuştu Ama bunu , onu kırmadan ve hissetirmeden yapmıştı . Kemal Eser’le Yoğun arkadaşlıkları sırasında, kendi hakkında öyle çok şey öğrenmiştiki. kadınlara karşı ne kadar zayıf olduğunu fark etmişti. Geçmişte bazı kadınlara kaba davranıp, bazen terslik bazen sertlik yapıyor onlara , acımasız gibi gözükmek istiyordu Aslında bu kendini koruma iç güdüsünden başka bir şey değildi.İlk defa olarak Handan hanıma bu ters mizacını göstermek içinden gelmemişti ona elinden geldiği kadar nazik ve kibar olmağa azami gayret göstermişti .İşte bu yüzden bir gün istemedende olsa onu kırmamak için yanından ayrılmayı istemişti. ve ayrılmıştıda ama bu ayrılık pek kısa sürmüştü. Kemal çoğunlukla boş vakitlerinde yani nöbetçi olmadığı zamanlarda,Karagümrükten Fatihe kadar yürüyüş yapardı. O günde etrafa baka baka bir arkadaşı ile geziniyorlardı.Yavuz selime geldiklerinde Genç bir delikanlının yere tezgah açıp Gümüş kolyeler sattığını gördü Tezgahın başına geldiğinde ilk gözüne takılan şey Arslan burc’lu bir kolyeydi. Almak istedi ama sonra vaz geçti Hem kime alacaktıki kendisi koç burcuna mensuptu. Elinde olmadan acı acı güldü.Çünki bu Eser’in burcu idi ve geçmişte, Kemal ona bu burçlu kolyeden almıştı hemde altın olanını . İşte bu burç yine kemalin içinde bir takım hatıraların uyanmasına vesile oldu.Hemde acı hatıraların. Tezgahın başında ayrılıp yürümeğe başladı. Henüz bir iki adım atmıştıki,durdu sonra burcu almağa karar verdi.Fakat,neden alması gerektiğini bir türlü anlamadı ama illede alması gerekliymiş gibi geliyordu. Dayanamadı aldı. Elinde şöyle bir evirip çevirdi. önce kendi kendine belki Eseri bir şekilde hatırlamak için almışımdır dedi sonra bunun iyi bir fikir olmadığına karar verdi.Nesini hatırlayacaktıki biten bitmiş giden gitmişti. Daha sonra aklına başka bir şey geldi ama boş verdi. Fazla üzerinde durmadı.En azından aklına gelen şey için,yinede alacaktı Tezgahtar çocuğa Kolyenin zincirini çıkarıp geri verdi,Parasını ödeyip, gümüş burcu cebine attı ve bir dahada bu konuyu kafasına takmadı.Belkide o üzerinde bulunduğu sürece ona uğur getirirdi.Gerçi .böyle batıl inanışları olan biri değildi ama almıştı işte. Demekki. yinede bazı alışkanlıklar hemen terk edilemiyordu.Sebeb ne olursa olsun almıştı . Günler ne kadarda çabuk geçiyordu.Yirmi dört saat bir fiil çalışıyor. üç gün aylak aylak geziyordu. Ertesi günü yine nöbet vardı.Ve yine Handan hanımla beraberdi. uzun zamandır , beraber tuttukları nöbet günlerindeortalıkta gözükmüyor, görevli olmadığı zamanlarda’da odasından çıkmıyordu. Ondaki bu değişimi Handan hanımda fark etmiş olmalıki oda eskisi kadar Kemali arayıp sormuyordu.Bazen koridorda karşılaşıyorlar birbirlerine hafifçe bir tebessüm ediyorlar sonra her kez kendi işinin meşguliyetine devam edip gidiyordu..O gece , Kemal kapı önünde oturuyordu . Yanındaki Özden hemşireyle sohbet ediyorlardı .Son Hastasınıda muayene eden Doktor hanım Kapı önüne geldiğinde Kemali görünce birden geri çekildi ama Kemalde onu görmüştü. Doktor hanımında kapı önünde oturmayı sevdiğin biliyordu,eğer seslenmeyecek olursa Handan hanımın odasına çekilip gece boyunca bir daha aşağı inmeyeceğini biliyordu. Eğer o şu anda gelmiş olduğu için kendisi kalkıp gitmiş olsa bununda çok büyük bir kabalık olacağını da iyi biliyordu.İşte Bu yüzden Seslenmek zorunda hissetti kendini .

- Doktor hanım buyurmazmıydınız

Handan hanım Kemale doğru baktı,Cevap vermedi ama Sanki, rahatsız etmiş olmayayım der gibiydi.

-Lütfen Doktor hanım

Ayağa kalkarak Handan hanıma yer gösterdi. Handan hanımda isteksiz bir şekilde oturdu belki o’da biraz evvel Kemal gibi düşünüp ayıp olmasın diye oturmuş gibiydi. Ortada kimsenin kimseye bir kırgınlığı ve dargınlığı yoktu ama. sanki bir soğukluk havası hüküm sürüyordu tabiiki bunun nedenide Kemalin Bir kaç gündür değişen davranışlarından kaynaklanıyordu. Çünki, Handan hanım Kemale karşı en ufak imalı bir söz bile söylememişti. İşte bu yüzden Kemal Bu güne kadar göstermiş olduğu bu tavrı,o andan itibaren terk etmeğe karar verdi.Suçlu olduğunu kabul etmişti ve böyle davranmaya hakkı yoktu. Her ne olursa olsun Doktor hanıma şükran borçluydu.Ve davranışını değiştirmesi gerekiyordu.işte bu davranışını sohbetinede yansıtması havayı yumuşatmış , ve iki arkadaş yine hiç bir şey olmamış gibi sıcak bir sohbetin içine girmişlerdi. Az sonra Özden hemşire ocağa çay koymak için kalktı mutfağa girdi.Doktor hanım:

- Kemal bey iyi’ki sizde bu binada nöbet tutuyorsunuz yoksa koca binada iki hanım gerçekten tek başımıza kalmağa korkardık en azından bu kadar huzurlu olamazdık.

Kemal o anda ne demesi gerektiğine karar veremedi susmayı tercih etti . Ne diye bilirdiki “O zaten şu anda ve bir kaç aydır hayatının en güzel günlerini geçirmiyor muydu. Çünkü Handan hanımla aynı çatıyı bir gece bile paylaşıyor olmak onun için bir nimetti sanki, Bir an Handan hanımdan böyle bir şey duymuş olmak onu çok mutlu etmişti. lafı değiştirmek amacıyle sordu.

-Handan hanım Burçlara inanırmısınız
-Her zaman değil, ya siz
-Ben eskiden inanmazdım ama son günlerdir Burçlarla daha doğrusu,Astrolojiyle ilgili kitaplar karıştırıyorum . ilginç tesbitlerde bulundum. Eğer gerçekten bilimsel bir şekilde araştırılır,ve incelenirse ,Burçların insan yaşamın da bir tesiri olduğuna inanıyorum.
- Burcunuz ne,Kemal bey
- Koç ,Ya sizin
- Benimkide Arslan
- Arslanmı ,
- Evet
-İnanmıyorum
- Neden,
-Bilmiyorum ama,dün bir an burcunuzun Arslan olabileceği aklıma gelmişti,ama sonra sadece bir düşünce deyip üzerinde durmamıştım .
-Olabilir, Sizce bir mahzurumu vardı
- Yoo hayır ne münasebet . Ama Birden şaşırdım.
- Neden şaşırdınız

Cebinden bir gün evvel almış olduğu Burcu Handan hanıma uzatarak

-Şaşırdım Çünki ; bunu size almıştım ,Hemde burcunuzu kesin bilmediğim halde. eğer kabul ederseniz çok sevinirim.
- Çok teşekkür ederim, bende bunu anahtarlığıma takıp sizi hatırlayacağım tekrar teşekkürler.

Üst kattan sağlık memuru Alinin yanlarına gelmesi ile konuşmayı kestiler

- Kemal ağbi merkezden arıyorlar.Gidiyoruz
- Görevmi var
- Öyle sayılır, Şu telefona birde sen baksan iyi olur

Kemal bir koşu üst kata telsiz odasına çıktı telefon açıktı
-Buyrun efendim ben Şoför Kemal
-Kemal bey Ben merkez sorumlu tabibiyim.Sultanlı sağlık ocağı birimimizin şoförü bugün aniden rahatsızlandığı için görevi bırakmak zorunda kalmış. Orada iki hemşiremiz var ve yalnızlar sizi bu gece orada görevlendirdik sağlık memuru arkadaşı da alın oraya haraket edin lütfen.

Kemal duyduğu bu talimattan hiçte hoşnut olmamıştı. Hemşireler yalnız ne demektiki,Burda’da Doktor ve hemşire yalnız değilmiydi daha biraz önce Handan hanım Kemal’lerin burda olmuş olmasından hoşnut olduğunu söylememişmiydi.Birden sinirlendi ama bunu belli etmek istemedi sorumlu tabibe yumuşak bir şekilde cevap verdi

- Doktor bey ,Acaba rica etsem bu gece için Hemşire hanımlar buraya gelemezlermi. Hem bizim burası onların kalması için daha müsait. Yerimiz daha elverişli.Ve hemde ben o civarı iyi bilmiyorum. ve randımanlı bir çalışma yapamayız gibime geliyor. Rica etsem sizde insiyatifinizi kullanıp onları burada görevlendirseniz ben gider onları buraya getiririm
- Evet Kemal bey söylediğiniz daha makul onları sizin orada görevlendirmek galiba daha doğru olacak.

Telefon kapanmıştı.Kemal tekrar aşağı indi Doktor hanım
-Hayrola Kemal bey,görevmi çıktı.
-Hayır bizi bu gece başka yere görevlendirmeyi düşünüyorlarmış
-Yaaa öylemi.........
- Merak etmeyin canım.Doktor beye rica ettim.Ordaki hemşireler buraya gelecek.Biz bir yere gitmiyoruz
-Hah işte buna sevindim

Kemal üst kattan Sağlık memuru Alinin seslenmesi ile merdivenleri birer ikişer çıktı
-Hayrola Ali
-Merkezden aradılar Hemşireler gelmiyormuş biz oraya gidiyoruz.

Kemalin bir anda kan beynine sıçramıştı ne demek hemşireler gelmiyordu.Doktor hemşirelere nasıl söz geçi remezdi. eğer onlar gelmiyorsa kendiside gitmeyecekti.

-Kemal ağbi hadi gidelim
-Hayır Ali ben gitmiyorum
-Nasıl yani..... gitmiyoruz olurmu
-Bas bayağı olur

Kemal telefona uzanıp Merkezi aradı

- Hocam Sağlık memurunun söylediğine göre hemşirelere söz geçirememişsiniz doğrumu
- Kemal bey bunun söz geçirip geçirmemekle ilgisi yok ben böyle uygun görüyorum siz oraya gideceksiniz
-Demin öyle uygun görmemiştiniz şimdi bu değişikliğin Bana gerekçesini söylermisiniz neden onlar gelmiyorda biz gidiyoruz.
-Ben öyle istediğim için
- Kusura bakmayın ama ben öyle istediğim için filan deyip bizi bir yere gönderemezsiniz ben dünkü memur değilim eğer gerçekten görevli olduğumuz yerden bizi çekmek istiyorsanız o zaman normal prosedürü uygulayın
-Neymiş o prosedür
- Bize yazılı emir verin ,Biz oradan ayrıldığımız andan itibaren, olabilecek her hangi bir olumsuz durumda bizimde kendimizi savunacak bir vesikamız olsun. Yani bize yazılı emir fakslayın
-Kemal bey lütfen eski köye yeni adet getirmeyin.Ben gidin diyorsam gidin lütfen. yoksa hakkınızda iyi olmaz. Bu güne kadar kimseyi görevlendirirken yazılı emir filan uygulaması yapmadık
-İyi yapmadıysanız şu andan itibaren yapın işte .Size iyi günler eğer fakslarsanız gideriz.

Kemal daha fazla konuşmaya gerek görmedi.Ve tabiiki görev için faks filan gelmedi ama yarım saat sonra genel müdür muavini ahmet bey aradığında aynı cevabı onada verdi. hemde onu kıramayacak kadar sevdiği halde çünki bu iş artık onun için bir onur meselesi haline gelmişti. Gemileri yakmıştı artık ve geriye dönüş yoktu ama bir kaç gün sonra Şileye sürgüne gidiş vardı.Kendisini şimdiki iş yerinden vilayet emriyle Şile’ye geçici olarak görevlendirmişlerdi. Ve yirmidört saat içinde haraket etmesi emredilmişti.Kemale doktor hanımdan bir gece olsun ayrı kalmak istememesi ona biraz pahalıya patlamıştı.Önünde iki seçenek vardı ya istifa edip ayrılacaktı.yada gidecekti.Ama aklın yolu birdi ve zaten Doktor hanımla şartlar ne olursa olsun bir araya gelme durumu söz konusu değildi.Çünki kendi durumunun ve onun durumunun ne olduğunun farkındaydı. belkide böylesi daha iyi olacaktı belki bir kaç zaman sonra göz görmeyince,gönül katlanacak,belkide unutacaktı ve unutması gerektiğinide çok iyi biliyordu.Bu kaçınılmazdı. Ona karşı dayanılmaz bir zaaf duyuyordu ama doktor hanım ona hiçte sandığı gibi bir yaklaşım içersinde değildi.Arkadaşlıkları hep bir mesafe içindeydi .Bir an onu kendine çok yakın buluyor bir an neredeyse o erişilmez biri olup çıkıyordu . belkide bu şile macerası onun için bir kurtuluş vesilesi olabilir. belkide hayatında bir yeni sayfa açılması için bir fırsat olabilirdi. belki kaderi onu istemediği halde. oraya sürüklemiş olmakla çok güzel bir sürpriz hazırlamışta olabilirdi.Kemal verilen emrin aksine gidişini bir kaç gün geçiktirmiş ve sonunda gitmeğe karar vermişti.Gitmesinden bir gün önce otomobil pazarına giderek kendine bir araba almıştı. bu güne kadar hiçte böyle bir tutkusu olmamıştı. Yirmi dört sene evvel aldığı otomobille heves ettiği araba sevdasını köreltmişti , ama şimdi ihtiyacı vardı . En azından hafta sonları ya’da izinli olduğu günler atlar arabasına bir saat içinde İstanbulda olurdu.Çalıştığı iş yerine uğradı. arkadaşlarına veda etti ve üzgün mahzun ve kırgın bir şekilde çalıştığı yere son bir kere baktı.Ve içinden sanki bir şeyleri koparıyorlarmış gibi geldi ve belkide bir daha asla doktor hanımı göremeyecekti.Ama hayat devam ediyordu ve ne sürprizler hazırlayacağı hiç belli olmazdı.

29-38

TUTKULAR HER ZAMAN AŞK DEĞİLDİR
Şile devlet hastanesinde göreve başlamıştı. ve günler alabildiğine bir hızla ilerliyordu.Kaç zamandır orada olduğunu unutmuştu bile.Şilede bir yaz sezonu daha geride kalmış.Neredeyse kış gelmek üzere idi .bir kaç gün üstüste yağmur yağmasına rağmen, bu gün o kadar nefis bir hava vardıki ,Doğa Şile halkına ,sanki bu günü, bahar aylarından ödünç vermiş gibiydi.Kemalin buradaki ikinci ayı olmasına rağmen her tarafı karış karış öğrenmişti ne kadarcık bir yerdiki, burada üç gün kalan zaten her tarafını ezberlerdi. Çalıştığı iş yerinde amirleri ile takışan Kemal buraya sürgün gelmişti.Kalifiye bir eleman olmasay dı.Çoktan işten bile atarlardı.Hayatı öylesine boştuki, ha, İstanbul olmuş ha, Şile onun için pek bir şey fark etmiyordu. onu İstanbula bağlayan hiç bir sebebi yoktu. Günlerini burada geçmişin muhasebesini yapmakla geçiriyordu.Burada En sevdiği şey ,ve tek eğlencesi, nöbetçi olmadığı zamanlarda limana inmek ve oradan denizi seyredip arabasında müzik dinlemekti Akşam paydosu çoktan olmuştu , Ve böylesine bir akşamda erkenden lojmana gidip istirahete çekilmek bu güzel havaya insafsızlık olurmuş gibi geldi.Hiç bir yere uğramadan doğruca sahile indi. Limanda kalabalığın bir hayli olduğunu gördü.Balıkçılar taze taze tuttukları pala mutları satmakla meşgullerdi . Balıkçıların ve müşteri lerin Kalabalığı onu sıktı , Arabadan inmeden doğruca karşıdaki sahile, plaj yoluna saptı . Belediyenin yazın plaja girenlerden para toplamak için kurdukları kulubeyi 20,30 metre kadar geçti . Aracın burnunu denize doğru çevirerek park etti . Teybe enstrümental slov bir müzik kaseti takıp dinlemeğe başladı. Bir an kendi kendine güldü geçmişte böyle şeyler dinlemezdi ama orta yaş çizgisini geçtikten sonra , daha realist olması gerekirken galiba romantizm, hastalığına yakalanmış gibi hissediyordu.İşte buna gülmüştü. Koltuğa iyice bir yaslandı , Cebinden bir sigara yakıp derin nefes çekti . şu anda Karşısında eşsiz bir güzellik duruyordu.ve doya doya seyretmeğe başladı. Önce boş boş bakıyor gibiydi ama , birden baktığı halde görmediği güzellikleri fark etti. sonra manzaranının içini iyice bir girdi.Gözleri ile etrafı taradı arabanın ön camından yukarı doğru baktı. gökyüzünün koyu karanlık olması gerekirken.Ay mehtabı ortalığı pırıl pırıl yapmıştı. mehtabın yansıması denizi bir hoş etmişti.Daha dikkatli bakınca denizin sadece ay ışığı ile aydınlanmamış olduğunu gördü. Karşıdaki liman tarafının Cadde spotları ile neon lambalarının kırmızılı yeşilli ve mavili ışıklarının ay ışığına karıştığını gördü. öyle bir renk karmaşısı olmuştuki .Sanki bir Gök kuşağı denizin üstüne düşmüş gibiydi .Denizin üstü rengarenk bir hal almıştı . Doğadaki yedi renk bir an dans eder gibi geldi ona .Biraz dikkatli bakınca oynaşanların ,sadece renkler değil, bu parıltıyı daha yakından seyretmek isteyen balıklar olduğunu görünce bir kez daha şaşırdı. Evet suyun altındaki balıklar yukarı doğru zıplayıp zıplayıp duruyorlar kendi aralarında oyun oynuyorlardı. Bir an onlara gıpta ile bakarken birden onların mutluluklarının’da kendi mutlulukları gibi kısa sürdüğünü görünce üzüldü.Gök yüzünden ani bir dalışla süzülen bir martı kuşunun zıplayan balıklardan birini kapması.Balığın son mutluluğu olmuştu .Ama yinede bunda bile onu teselli edecek bir yan vardı çünkü; aynı zamanda o martı kuşu çok mutlu olmuştu.Oysa martıların gece deniz üstünde dolaştıklarını hiç bilmezdi . Demekki aç kalan her mahlukun yapacağı gibi onlarda huy değiştirmişlerdi. Balığı kapan martının diğer arkadaşları ise sanki onun mutluluğuna ortakmış gibi yada onu kutluyorlarmış gibi çığlıklar atması onu bir kez daha şaşırttı.Tam ikinci bir martı pike yapmak üzereydiki, ! Birden ,Taka, taka taka tak ,Sesi ile irkildi.Tabii Martılarda kaçışmayı ihmal etmediler Ses Liman tarafından geliyordu. Geceden balığa çıkan bir balıkçı teknesiydi bu . ve Aynı motor yanından yine” Taka taka tak” sesi ile süzülerek geçti her halde martılar ürkmüştü .Ama bir iki dakika sonra , Martıların Gece avı yeniden başlamıştı. Bu arada, Teypteki kasetin bir yüzü çoktan bitmişti arka yüzünü çevirmeğe niyetlendiği bir sırada Sol tarafındaki gazinodan gelen müzik sesi onu bundan vaz geçirdi. Çünkü Çok sevdiği ve iki sene boyunca hiç bıkmadan dinlediği ” Lov You” adlı şarkının melodisi başlamıştı. Teybi kapattı. ve can kulağı ile dinlemeğe başladı. Müzik ağır ağır damarlarındaki kanın çekilmesine sebeb oluyor gibiydi.Tatlı bir rehavetle birlikte ılık bir sıcaklığın bütün vucuduna yayıldığını hisediyordu. Bir az önce,seyrettiği bu doyumsuz manzara onu öylesine mutlu ettiki,o anda ölmüş olsaydı asla üzülmezdi bir an öyle hissetti . Çok mutluydu hemde . İçindeki onca acıya rağmen.Yirmi üç sene aynı yastığa baş koyduğu karısından ayrılmıştı. Aşık olduğu kadın tarafından terk edilmişti. İşte ondan ayrılmak . Ona çok acı gelmişti.Ve en önemliside, her ikisinden ayrılmış olmanın ızdırabına, Doktor hanıma duyduğu yakınlık ve sempati yüzünden dayanabilmiş ve onun varlığınla bir çok acıyı unutmağa başlamıştı ama şimdi ondanda ayrılmıştı. Ayrılık ölümden acıydı.Ve bu hususta söylenen şiirler ve şarkıların hiç birinin ezbere yazılmamış olduğunu bir kerede kendi hayatı içinde yaşayarak anlamıştı Karısının kalbindeki ölümüne çok üzülmüştü ama bu bir takdiri ilahi idi ve yapacak hiç bir şey yoktu.Birlikte geçireceği seneler ezelde takdir edilmiş ve evliliklerine ,yine birlikte karar vererek son noktayı koymuşlardı. Oysa terk etmek veya edilmek, ancak biz insanların elindeydi ve bitmez tükenmez ihtiraslarımızda bunun tek nedenlerinden biriydi .İşte buna katlanmak ve bunu kabullenmek pek o kadar kolay olmuyordu.Ve Kemalde bunu asla kabullene medi . Belki bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde , bütün bu acıların hepsini kısa aralıklarla yaşamış olmak onun ruhunda derin yaralar açmıştı.O günlerden sonra artık, Yaşamak hiç umurunda bile değildi hayatın hiç bir güzelliği onu enterese etmiyordu . Bazen istemeden hayatına son vermeyi bile düşündüğü zamanlar oluyordu ama o her zaman , Şartlar ne olursa olsun Yüce Yaradan’ın verdiği emaneti kendisinin almaya hakkı olmadığına inanan biriydi.İşte o günlerde bütün bu olumsuzluklara katlanıp dayanmış olmasının tek sebebi vardı ve bu sebebte Handan hanımdı.Artık o, tek kurtarıcı meleği idi.Ama mutluluklar hiç bir zaman süreli olamıyordu ve olmamıştı .Ve handan hanımla birlikte çalışmış olduğu ortamdan ayrılalı neredeyse üç,dört ay olmuştu.Ve oda istemeden mazide kalmış güzel anılar kervanına çoktan katılmıştı. Karşı gazinodan gelen müzik sesi bittiğinde.Arabadan indi. ağır ağır sahil boyunca yürümeye başladı.Gazino şimdi teybe bir başka şarkı koymuştu ama bu sefer çalan parça türk sanat musikisiydi. Müzik henüz başlamıştı ama o daha ilk anda çalan parçayı anlamıştı .Muazzez Abacı’da .o içli sesiyle ağır ağır söylemeğe başlamıştı bile .
Hatıralar sarmış dört bir yanımı, baktığım her yerde izi duruyor.
Ben seni unutmak istemesemde . bana her şey seni hatırlatıyor.
Bir anda göğsünün orta yerine bir sancı bıçak gibi saplandı .Ve sonra bir sürüngen gibi ağır ağır kalbine doğru indi.Şimdi aynı sancı öyle yakıcı bir sızı veriyorduki .adeta içinde yanan bir Ateş topu olmuş ve oradanda ,yakıcı bir sıcaklıkla Ruhuna doğru, bir yolculuğa çıkmağa hazırlanıyordu. Karısı geldi aklına.Bu şarkıyı ne kadarda çok severdi. Bir anda,Az önceki bütün mutluluğu bir sabun köpüğü gibi uçup kaybolmuştu.Durdu gözlerini uzaklara çok uzaklara çevirdi.Anlaşarak ayrılmışta olsalar bir ömür kadar uzun seneleri birlikte geçirmişlerdi.ve her şeye rağmen yinede ha deyince unutmak o kadar kolay olmuyor, olamıyordu . Sanki uzaklarda bir yerlerde karısını arıyor,ve gelmesini bekliyor gibiydi.Kendinden dahi ne kadar saklamış olursa olsun kalbinin bir köşesinde hala onun sevgisi mevcuttu ve ne kadar unutmağa çalışırsa çalışsın,o hep olmadık zamanlarda karşısına çıkmağa devam edecekti. Derin bir iç geçirdi. Sonra gözlerini denizin derinliklerine çevirdi . Ve Tıpkı filimlerde olduğu gibi sanki denizin içinde geçmişini, ve mutlu günlerini seyretmek istedi ama nafileydi,Hiç bir görüntü peydahlan mamıştı.sonra boş verdi omuz silkti.Kafasının içindeki görüntü ona yeterde artardı bile.Birden kulaklarında bir ses çınlar gibi oldu
“ Maşaallah Allah mutluluğunuzu bozmasın kemal bey. Bakıyorum çok çabuk unuttun beni.Karını bu kadar çok seviyordun’da bana olan aşkına ne oldu,”
Kemal kafasında oluşan bu sese çocukça bir saflıkla cevap verdi.Kendi kendine konuştuğunun farkında bile değildi :

-Seni unuttuğumu kim söyledi , ama unutmam lazım, ve korkunç bir hırsla’da seni unutmağa çalışıyorum çünkü beni terk edip giden sendin.
İyi o zaman, al karının hayali sana mübarek olsun
-Lütfen karımı bu işe karıştırma , Hayatımın yarısı onunla geçti O benim gerçeğimdi. Sense benim hayallerimdin . Aşkım’dın, tutkumdun. Sana olan sevgim bambaşka idi,Senin için ölüme bile razı olduğumu bildiğin halde beni terk ettin.Ve artık lütfen beni rahat bırak. çık kafamdan çık düşüncelerimden ne olur, ne olur rahat bırak beni.Yetmedimi benimle oynadığın. Bak ne güzel seni unutmuştum . neden geri geldin. Ne olur beni rahat bırak. Lütfen,çık düşüncelerimden.

Eserin Kafasının içindeki sesini duymamak için arabasına atladı.son sürat ordan uzaklaştı ama ağlayan kayalıkların tepesine gelince yeniden durdu.araçtan indi Tepeden denize boş boş bakıyordu. Kemal Handan hanımla olduğu günlerde bu ve benzeri hayalleri görmeyi unutmuştu onun varlığı bunları engelliyordu ama şimdi kendini öyle savunmasız hissediyorduki çoktandır unutmuş olduğu bu hayaller yeniden ruhuna saldırmağa başlamıştı.Kadın şeytanca kahkahalar atarak , Beyninin içinde bir yılan gibi dolanıp duruyordu. Bütün bu hissetikleri onun için artık çekilmez bir hal almıştı. Çoktandır unutmuş olduğu ölmeyi isteme düşüncesi , yavaş yavaş geri gelmeğe başlamıştı.Ve bu düşünce onu artık eskisi kadar korkutmuyordu. Kayalık lardan, İki adım öteye atacak olsa,bütün dertlerinin bir anda biteceğine inanmaya başlamıştı, bir an bu fikir ona öyle huzur vermiştiki. İki adım sonra bir daha asla rahatsız olmayacaktı.Hiç bir şey onu bir daha üzemeye cekti.Denizle arasında sadece iki adım evet iki adım kalmıştı.O kadar kolaydıki. sadece iki adım atması yetecekti.Korka korka Kayalıkların kenarına kadar geldi şimdi huzurla arasında sadece bir adımlık bir mesafe kalmıştı.Ayağını hafifçe kaldırdı son adımı atmaya hazırdı artık.Bir an kulaklarını tırmalayan sesin kesildiğini fark etti.Birden, kafasının içi ıssız bir çöl gibi sessiz bir hal almıştı.Yumuşacık kadife gibi bir sesin kendisine seslendiğini fark etti .

- Kemal bey ne yapıyorsunuz Allah aşkına .

Kulaklarına inanamadı.Seslenen Handan hanımdı .O kadar güzel gelmiştiki duyduğu bu ses .Hayret bu güne kadar kendisine hiç seslenmemişti,evet
“Ne yapıyorsunuz” diye hem şefkatle hemde yumuşacık bir şekilde azarlayarak sormuştu.Bir an utandı, ne düşünmesi gerektiğini,ve ne söylemesi gerektiğini bilemedi.Saniyenin milyonda bir hızıyle kafasından geçen düşünce ,Onun handan hanıma verdiği tek cevap oldu.

”Çok yalnızım Doktor Hanım.ve artık yoruldum. Ne olur anlayın”
-Saçmalamayın Allah aşkına, çoçukça işler yapmak üzere olduğunuzun farkındamısınız Hem niye yalnız olacakmış sınızki . Ben varım ve iyi bir arkadaşlığımız var öyle değilmi.

Bir an bütün bu düşündüklerinin doğru olmasını ne kadar isterdi.Evet Handan hanım onun amiri sayılması gerektiği halde,öyle davranmamıştı, dostça, arkadaşça bir yaklaşım sergilemişti. ama gösterdiği arkadaşlık ise hiçte,Kemalin düşündüğü, istediği gibi bir arkadaşlık değildi. Sıradan resmi bir arkadaşlıktı ve hepsi bu kadardı. Oysa bu kadarını yeterli görmüyorduki . Evet arkadaş gibi gözüküyor olmalarına rağmen sohbetleri bile seviyeli ve yeterli bir dozdaydı.Ama o daha fazlasını istiyordu.Biraz evvel ,düşüncelerine hükmeden Şeytan, Handan hanımı düşünmeye başlar .başlamaz bir anda kaybolup gitmişti. Demekki, Handan hanım, istemeden bile olsa , Kemale koruyucu melek olmuştu.Ve hayat devam etmeliydi.Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, Her hüznün sonrası neden mutluluk olmasındıki. İşte bu yüzden yeniden doğmalıydı. yaşamak için bir şeylere yalandan’da olsa tutunmalıydı.Bir şiirine bundan tam yirmibeş sene evvel bir önsöz yazmıştı onu hatırladı. Şöyle demişti.”Bir aşkın verdiği Hüsranı. Başka bir aşk unutturur” Bunları gençken yazmıştı ama ezbere söylenmiş bir söz gibi geldi ona, oysa o yaşlarda. Aşkı nereden bilecektiki ve Yeniden aşık olmanın o kadar kolay bir tarafı yoktu.Ama Handan hanımı Saf ve temiz duygularla sevmiş olmasının hiç bir mahzuru yoktu. ve yeterki bunu sadece kendi bilmeliydi. Çünkü Sevgi sözcüğü bazen insanları yaklaştırıcı olduğu gibi Dostlukları bitirici bir unsurda olabiliyordu. Hem böylece kendini kandırması için bir bahanesi ve sebebide olurdu.Bunları düşünürken deminki delilik hali kaybolmuş ve yine normal bir insan olmuştu. Artık ,kayalıklarda olmaktan sıkılmıştı ve Kaldığı lojmana gitmek için arabasına bindi. Son bir kez Tepeden.denize doğru baktı. Sonrada ,Handan hanımı aramak istedi sesini duymaya öyle çok ihtiyacı vardıki. Cep telefonunu çıkarttı. Numaraları tuşladı. tam bağlanacakken. vaz geçti .NO tuşuna bastı.Telefon elinde,öylece kararsız kalmıştı . tekrar çevirdi. iki saniye sonra. Yine aynı şeyi yaptı . Bir türlü cesaret edemiyordu.”Hay Allah” dedi içinden.Şimdi bu bir saplantı halini almıştı,ama arasa bile ne konuşa bilirdiki.Veya hangi gerekçeyi bahane edecekti. Yada her şeye rağmen onu aramış bile olsa. Karşısındaki hanımın onu azarlaması söz konusuda olabilirdi. Öyle ya bir zamanlar aynı işi yerinde çalışan iki insandılar ve dostlukları iş yerini paylaşan kişilerin dostluklarından öte bir şey değildi.Veya azarlamayıp çok soğuk bir şekildede cevap verebilirdi.Böyle bir cevap aldığı andan itibaren ona ne söyleyebilirdi. hangi derdini veya düşüncesini açma cesareti bulabilirdi,Sohbetleri daha başlamadan bitmeye cekmiydi.Bu yüzden, Her halükar da onu araması rizikolu idi. Handan hanıma karşı olan durumunu bir türlü anlayamamıştı. Beraberlerken birbirlerine karşı sıcak yakın ve candan iki arkadaş,ve dost gibiydiler ama, yinede, Nedenini bilmeden onu kendisinden çok uzakta ve mesafeli bir insan olarak görüyordu.Bu nasıl bir şeydiki böyle.Bir an için onu kendine çok yakın buluyor,neredeyse yüreğini açıp içine sokası geliyordu.Ve çok kısa bir zaman sonrada,o kendisine öyle uzak görünüyorduki.Onunla arasında sanki aşılması mümkün olmayan buzdan engeller vardı. Hem zaten, şimdi durup dururken, aramanın ne gereği vardı. Öküz ölmüş Ortaklık ayrılmamışmıydı.Şu anda.ortak hiç bir konuları yoktu. O Şile’de, öbürü İstanbuldaydı. eğer tesadüfler bir azizlik yapmazsa, ömür boyu bir daha karşılaşmaları, koskoca İstanbulda mümkün bile değildi.Yani sebeb ne olursa olsun,araması biraz fazla gayretkeşlik gibi gözüküyordu.Vaz geçti arabayı çalıştırdı. aracı geriye doğru alıp manevra yaptı şimdi yönü lojman tarafındaydı. Vitese taktı araç hızlı bir hamle ile ileri doğru atıldı. Henüz yirmi metre gitmemiştiki içinden yine bir ses.” Korkak Arasana onu “diyerek sıkıştırdı.Frene bastı ne olursa olsun Handan hanımı arayacaktı yoksa gecenin ilerleyen Saatlerinde aramadığı için çok pişmanlık duyabilirdi.En azından sesini duyardı, eğer korkusunu yenemezse , konuşmaz kapatırdı. Handan hanım kimin arayacağını nereden bilebilirdi. çünkü telefonun numarası gizli görünmeyen kayıttı.Kemalin, aramış olduğunu bilmesine imkan yoktu. Tekrar araçtan indi sahilde yürümeğe başladı. Bir an , sahil boyunda Handan hanımla yürüdüğünü hayal etti. Ve öylesine mutlu olduki,tekrar neşelendi, içi içine sığmıyordu . Hiç düşünmeden. telefonu çıkardı ve tuşlamağa başladı. Kısa bir ikaz sesinden sonra Handan hanım karşısındaydı.İşte cevap veriyordu.Aman Allahım ne kadarda kolay olmuştu. hiç korktuğuna deymemişti.

- Efendim buyrun, kimsiniz ( diye cevap verdi Handan hanım )

Bu ,öyle güzel bir duyguyduki anlatılması mümkün değil di.Genç Hanımın sesi ,kulağına bir melodi gibi gelmişti . Bütün cesaretini toplayarak cevap verdi.

- Merhaba , ben Kemal . Nasılsınız
- A.A...Kemal bey merhaba siz nasılsınız.
- Sağolun ,çok teşekkür ederim.Birden aklıma geldiniz , sizi arayıp bir hatırınızı sorayım dedim.
- Ay.. Sağolun çok teşekkür ederim. Siz ne yapıyorsunuz.Yerinize alıştınızmı.
- Alıştım fena değil.Beni boş verin, iyi kötü idare edip gidiyoruz. Duyduğuma göre sizde ,Bizim servise geçmişsiniz,Nasıl bizim işlere alışabildinizmi. işleriniz yorucu oluyormu.
- Yok yok çok rahatım eskisindende rahatım. Sağolsun genel müdürlük çok yardımcı oldu. yeni bir oda verdiler, ve yeniden dizayn ettiler. Bütün oturma gurubumuz yenilendi.Her şey çok mükemmel.
- Sizi aradığım için bana kızmadınız değilmi.
- Neden kızayımki.aksine çok sevindim,Peki siz nasılsınız rahatmısınız orda
- Çok rahatım teşekkür ederim. Biliyormusunuz ,size bir şey söylemek istiyordum.
- Buyrun sizi dinliyorum.
- Şeyy......... Nasıl söylesem bilmemki.
- Buyrun, Kemal bey sizi dinliyorum.rahat olun lütfen. Bana her şeyi söyleyebilirsiniz .Çekinmeyin
-Herşeyimi
-Evet düşündüğünüz her şeyi
- Öyle iyi bir insansınızki. sizi kırmaktan yanlış anlamanızdan korkuyorum.
- Evet sizi dinliyorum.
- Handan hanım sizde ,Eşimin güzelliğini, kibarlığını, nezaketini ve asaletini.Geçmişte’de aşık olduğumu sandığım Kadının, Sıcaklığını , içtenliği ve samimiyeti buldum

Oysa Kemal son cümlesinde yalan konuşmuştu.Eğer aşık olduğu kadın söylediği vasıflarda bir insan olmuş olsaydı bu gün ayrı olmaları değil beraber olmaları gerekmez miydi. Ama her şeye rağmen bütün bunları iltifat olsun diye söylemişti.Handan hanım beklemediği bu iltifatlardan sonra kısa bir müddet sessiz kaldı. Kimbilir o anda aklından neler geçmişti, belkide böylesine bir münasebetsizlik beklemiyordu. sadece

- Çok teşekkür ederim Kemal bey......... (diyebildi)
- Bana kızmadınız değilmi , sizi incitmeyi asla düşünemem
- Yoo hayır kızmadım.........
- Yani ne bileyim, Şey.... beni yanlış anlamanızdan korktumda.
- Saçmalamayın lütfen.Hem izinli olduğunuz bir gün bizi, ziyarete gelsenize.
- Tabii, memnuniyetle, bundan şeref duyarım .Neyse ben daha fazla vaktinizi almayayım. İstanbula geldiğim ilk fırsatta sizi arayacağım. hoşça kalın.iyi akşamlar
- Sizede Kemal bey
- Son bir şey daha , Eğer siz olmasaydınız ben intihar ederdim biyormusunuz.
- Evet biliyorum

Kemal bundan başka bir şey söyleyemeden telefonu kapattı. Aslında gereğinden fazla şeyler söylemişti ama bir kere ok yaydan çıkmıştı artık, içindeki duyguları ,daha fazla tek başına taşıyamamış,bir şekilde ortaya dökmüş ve rahatlamıştı.İşte bu kadar kolay olmuştu,aramıştı onu ve sesini yüz kilometre öteden duymuş çok mutlu olmuştu, içi içine sığmıyordu. Bütün korkularının yersiz olduğunu görmüştü.Genç hanım, hiçte, onu terslememiş , soğuk ta davranmamıştı.Peki neden bu kadar gerilim yaşamış neden onu aramakta bu kadar tereddüt etmişti.İki medeni insanın birbirlerine dostça bir iki söz söylemesinin ne mahzuru olabilirdi.Gerçekten böylemi gözüküyordu. Evet böyle gözüküyordu ama hiç bir şey göründüğü gibi değildi.Ona o kadar çok söylemek istediği şey vardıki, söylemediği halde Handan hanımın bunları anlamasından çok korkuyordu .Ve karşısındaki genç hanımda hiçte sıradan biri değildi.Ve oda çok iyi biliyorduki . Gecenin bir saati, normal olarak yabancı bir erkek ve kadın veya iki eski mesai arkadaşı birbirlerine hatır sormak için telefon açmazlardı.Ayrıca ,bu erkeğin geçmişte, kendisine farklı davrandığını hissetmeyecek kadar boş bir insan olamazdı,ve değildi’de. Ama öylesine asil öylesine kibar ve müşfik bir insandıki . Sebeb ne olursa olsun Kemali kırıp incitmek istemiyor olabilirdi . Çünkü geçmişte onun bir başka kadın tarafından çok incitildiğini ve kırıldığını biliyordu. Aynı şeyleri yapmayacak kadarda yüce bir ruha sahipti. Kemal,telefon konuşmasından sonra Kaldığı Lojmana giti , hiç bir işle meşgul olmadan doğruca yatağa girdi ve uyumaya hazırlandı. Geçmek bilmeyen saatleri uykuda öldürmeye karar vermişti . Bir an evvel sabah olsun istiyordu. Çünkü,ertesi günü izinliydi. arabasına atladığı gibi ver elini İstanbul diyecekti . Ve bir saat sonrada oradaydı. Yatağında uyumadan evvel uzun uzun düşüncelere dalmıştı. Neler oluyordu böyle. Handan hanıma karşı hissettiği duyguların menşei ne idi. O na Aşık olmadığını çok iyi biliyordu. Ama tuhaf bir durumdu onu korkunç bir arzu ile görmek istiyordu.Duyduğu sevgi, hiçte kardeşane bir sevgide değildi. Bu güne kadar onun cinselliğini düşünmek gibi bir bayağılıda hiç yapmamıştı. Minnettarlıkmıydı. O da değildi.Peki neydi bu , neydi onu korkunç bir istekle yeniden görmeyi isteme arzusu. Beraber çalıştıkları on sekiz ay boyunca. onu hep göz hapsinde tutmuş onun her davranışını izler olmuştu. çoğu zaman bir bahane uydurup yanına gitmeden duramıyordu . Düşlerinde kurduğu en büyük fantazi . Akşam üstü . görmüş olduğu manzaranın, bir benzerini onunla seyretmek ,O muhteşem ambiansı onunla hissetmek ve tüm güzellikleri onunla paylaşmak . Kafasında kurguladığı tek fantaziydi. Bir çay bahçesinde onunla karşılıklı oturup , çok sevdiğini bildiği,bir fincan Nescafeyi beraber yudum lamanın zevkini yaşamak, liseli aşıklar gibi el ele olmasa da ,sahilde birlikte yürümek.ve doyumsuz sohbetler yapmak, evet istediği tek şey bu idi. bu düşüncelerin içersindeyken çoktan uykuya dalmıştı.Her sayılı saat gibi gecede bitmiş sabah olmuştu.

39-46

HANDAN HANIMI ZİYARET .

İstanbula geldiğinde saat onbiri gösteriyordu. doğruca evine gitti.Sıcak bir banyo yaptıktan sonra traş olup giyindi.Bir iki arkadaşını ziyaret etti. aşağı yukarı bir aydır İstanbula izinli gelmemişti ve hepsini de çok özlemişti.Akşam saat on yediye kadar onlarla vakit geçirdi. İstiyorduki paydos saati olsun ve Sağlık ocağının gündüz çalışan personeli gitsin kalabalık dağılsın.Sonra Handan hanımla rahat rahat doyumsuz bir sohbet yapsın iş ve güç onların huzurunu bozmasın, Bütün düşüncesi bu idi.Eski iş yerine geldiğinde saat,on sekizi gösteriyordu. Alt kattaki,nöbetçi hemşireye, Handan hanımı sorduğunda onun dışarı çıktığını öğrendi canı sıkılmıştı. birden hatırladı Handan hanımda Kemallerin servisine geçmişti.Sağlık ocağı ile bir ilgisi kalmamıştı. oda Kemal gibi vaka çıktıkça ambulansla,hasta muayene etmeğe gidiyor. gerekli görürse hastayı,bir hastaneye sevk ettikten sonra dönüyordu.Evet handan hanım göreve gitmişti. Gelecekti ama bunun hangi saatte olacağını bilmiyordu.Giriş katında, yarım saatten fazla oturdu. sonra sıkılıp dışarı çıktı bir yarım saat kadarda arabasının içinde oturup müzik dinledi sonunda beklemekten sıkıldı belkide bir başka yerde görevlendirilmişte olabilirdi. Gelmeyeceğine kanaat getirerek , aracı çalıştırdı ve Caddeye çıktı.On kilometre kadar yol gitti ve sonunda bir “U” çizerek geri döndü. son bir kere daha deminki binanın önüne geldiğinde.Ambulansın kapı önünde olduğunu gördü demekki dönmüşlerdi.Handan hanım araçtan henüz iniyordu. Demekki onlarda yeni gelmişlerdi . aracını park ederken, Şofür İsmail efendi, onu görmüş Gülerek yanına gelmişti.Handan hanımda Kemali görmüştü, o’da hafifçe tebessüm etmişti.Araçtan indiğinde,İsmail ve Kemal iki eski dost sarılarak hasret giderdiler.Bu arada Handan hanımda onların yanına gelmişti .
İsmail :
- Hoş geldin Kemal kardeşim
- Hoş bulduk İsmail...,Doktor hanım Merhaba ,nasılsınız
- Teşekkürler Kemal bey , siz nasılsınız.
- Sağolun bende iyiyim .

Hep beraber binadan içeri girdiler.

- E.E....Daha, daha , nasılsın bakalım
- Ne olsun be İsmail uğraşıp duruyoruz
- Peki, bize söz verdiğin balıkları getirdinmi bakalım
- Valla öyle ani olduki Limana inmeğe fırsatım olmadı .
Hem inseydimde balık bulacağımı sanmıyorum. Çünkü akşam liman öyle kalabalıktıki iğne atsan yere düşmezdi. Zaten balıkta azdı her halde geceden bitmiş olmalı . İnşallah bir dahaki sefere
- Hadi bakalım dediğin gibi olsun.Ama ben seni bu gün yemeğe misafir edeceğim haberin olsun.
- Yok be ismail çok geç yemek yedim.karnım tok sağol
- İtiraz istemem (dedi İsmail)
- Yoo.......Kemal bey yemeğimizi yemeden sizi bırakmayız.
- Eh..Pekala,Doktor hanım sizin hatırınıza bir iki lokmada olsun yiyelim bari.

Birlikte Üst kata şoför odasına çıktılar. Handan hanımda kendi odasına Geçmişti .Orada oturduğu bir saat boyunca bir daha Handan hanımı görmedi sadece akşam yemeği için alt kata indiklerinde karşılıklı oturdular ,aralarında çok kısa bir hal hatır sorma faslından sonra , Handan hanıma

- Doktor hanım bu aylar kış ayı olmasına rağmen Şile bir harika,öylesine doyumsuz manzaralar varki görmenizi çok isterdim. İstermisiniz sizi götüreyim, benim bir iki saatliğine misafirim olun.
- Şu aralar mümkün değil. Çok işlerim var kemal bey. belki altı ay sonra inşallah.
-İnşallah

Diyebildi , başka ne diyebilirdiki.Bir an böyle bir teklif yapmış olduğu için pişmanlık duydu..Doktor hanım yinede onu kırmamış Altı ay sonrasınada olsa gün vermişti. Kendini tıpkı teselli edilen çocuklar gibi hissetti. Şile bahsi kapandıktan sonra. bir daha’da yemek boyunca konuşmadılar. Yemekten sonra Handan hanım kendi odasına çekilmiş iki arkadaşı yalnız bırakmıştı. İsmaille ikisi hem sohbet ediyorlar,hemde televizyon izliyorlardı. sıkılmıştı, İsmailden müsaade istedi

- İsmailciğim eh! bana müsaade. İzin verirsen ben artık kalkayım . Yapacak işlerim var daha sonra belki tekrar görüşürüz.
- Bu kadar çabukmu,otur biraz , bu saatten sonra ne iş yapacaksınki.
- Olsun olsun.bir başka sefere daha çok otururuz.Çünkü çok sıkıldım
- Pekala sen bilirsin

Aslında o buraya handan hanımı görmeğe gelmişti,ama hiçte umduğunu .bulamamıştı, daha fazla kalmış olmasının bir anlamı yoktu.

- Dur beş dakikada Handan hanıma uğrayıp ,onada Bir allah ısmarladık diyeyim.

Kalktı Yan tarafta bulunan Handan hanımın odasına yürüdü.Kafasında ona ne söyleyeceğini kurgulamakla meşguldü sıradan bir veda etmiş olsa alacağı cevap güle güleden başka bir şey olmayacaktı.Bunu biliyordu. farklı bir şeyler söylemeliydi en azından ona bir sitemi olduğunu belli etmeli idi. Yinede ona söyleyebileceği uygun bir şeyler bulmalıydı.”Hay Allah” aklına’da hiç bir şey gelmiyordu. Hem sitem etmeğe ne hakkı vardıki. Kızcağız ona Hoş geldin demiş güleryüz göstermemiş miydi , daha ne isteyebilirdi. Aynı anda cebindeki telefonun şarzının bitmek üzere olduğunu aldığı uyarı sinyalinden anladı.İşte,şimdi bir bahanesi olmuştu . Onun şarz cihazını en azından bir yarım saatliğine kullanması için isteyebilir di. Birden aklına geldi telefonları aynı seriden değildi ve şarz cihazlarının uymadığını hatırladı İçinden “Olsun dedi.”Konuşmak için bundan daha iyi bir bahane aklına gelmiyorduki . Kapıyı hafifçe tıklattı

- Buyrun
- İyi akşamlar Handan hanım, Acaba sizin şarz cihazınızı bir yarım saatliğine kullanabilirmiyim.
-Kullanmasına kullanında,yalnız sizin telefonunuza uyacağını sanmıyorum.

Doktor hanım Şarz cihazını uzattı.Kemal şöyle göz ucuyla laf olsun diye baktı .Uymayacağını zaten biliyordu .

- Haklısın Uymaz Teşekkür ederim.Peki rahatsız ettim.
- Yoo .....Estağfurullah ,rahatsızlık ne demek.

Tam çıkıyorduki, Tekrar döndü , söyleyeceklerini şimdi söylemezse bir daha bu fırsatı bulamayacağını biliyordu.

- Handan hanım , Aslında Telefonun şarzı benim umurumda bile değil, Ben sizle iki çift laf konuşmak için onu bahane ettim.Biliyormusunuz,sizinle sohbet etmek için taa yüz kilometre ötelerden geldim ama maalesef bu imkanı bulamadım. görüyorumki çok meşgulsünüz.Özür dilerim sizi rahatsız etmek istemezdim
- Rica ederim rahatsızlık ne demek Gerçekten de, çok yoğun işlerim var ama bu tavrım size karşı değil diğer arkadaşlarımda bana bu yüzden çok sitem ediyorlar Kesinlikle bu durumun sizinle bir alakası yok.
Söyleyecek bir şeyi kalmamıştı . En azından Onun için gelmiş olduğunu belirtmişti ya !

- Teşekkür ederim. ben artık gidiyorum. size Allahısmar ladık.demeye gelmiştim
-Güle güle kemal bey. Ama ne zaman isterseniz gelebilirsiniz,kapım size her zaman açık bunu bilin
- Teşekkür ederim, çok iyisiniz .Ben buraya sadece sizi görmeğe gelmiştim. ama bir daha gelebileceğimi sanmıyo rum .Hem sonra bir şey daha söyleyeyimmi,Bundan sonra rahat edebilirsiniz .Telefon numaranızı hafızadan sildim. sizi bir dahada rahatsız etmeyeceğimi bilmenizi isterim. Pekala ...tekrar hoşçakalın.

Handan hanımın konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkmıştı bile.Kemal kendi kendine dram kesiyordu. oysa gelecek olmasının veya gelmemiş olmasının, yada telefonla aramamış olmasının. Handan hanım için çok önemi yok gibiydi. Anlaşılan Kemal bunun hala farkına varamamıştı durum öyle gözüküyordu.

Kemal üzgündü , dışarı çıktı.İsmaille bahçeye indiler. Arabanın başında,ayak üstü bir iki dakika daha sohbet ettiler.Aslında hemen gitmek istemiyordu ama kalması içinde hiç bir sebebi kalmamıştı.İsmail :

- Hemen kalktın be birader, Daha iki çift laf bile edemedik.

İsmailin gözü arabadaki kasetlere ilişti

- Yahu şurdan bir kaset tak bir iki şarkı dinleyelim bir sigara daha içelim öyle gidersin .
- Pekala geç bakalım , dediğin gibi olsun

İki arkadaş arabaya bindiler ve eski günlerden söz etmeğe başladılar .Bir an Kemalin gözü üst kattaki pencereye ilişti, koridorda Handan hanımı görür gibi oldu. Sonra boş verdi kızcağız her halde hava almak için çıkmış olmalıydı.Aradan bir iki dakika geçmiştiki. Hiç beklemediği bir şey olmuştu. Handan hanım aşağı iniyordu.Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Onların bulunduğu tarafa doğru geliyordu.Her iki Elinde’de,birer muz vardı.

- Aşk olsun Kemal bey, beni biraz evvel çok üzdünüz

Kemal hemen arabadan indi.Doktor hanım, elindeki muzlardan birini , İsmaile uzattı diğerinide Kemale. Muzu kapan İsmail ,hemen yanlarından uzaklaşıp onları başbaşa bıraktı.İsmail uzaklaştığında :

-Ne demek o öyle , Telefonunuzu .Hafızadan sildim.. !
-Özür dilerim bunu sizi kırmak için söylememiştim. Ancak numaranız hafızada kaldığı müddetçe, ben bir gün dayanamaz yine arardım. oysa, hangi gerekçe ile sizi arayacaktımki.Sizi rahatsız etme hakkını kendimde göremiyorum .
-Hayır Kemal bey rahatsız etmiyorsunuz ,eğer rahatsız olmuş olsaydım bunuda söylerdim.Hem Siz, acaba ben her önüme gelen insana telefon numarası verdiğimi mi zannediyorsunuz .Benim bir çok arkadaşımda bile numaram yok. Eğer ben sizden bir rahatsızlık duyacak olsaydım . numaramı sizede vermezdim. Öyle değilmi.
-Teşekkür ederim.Çok naziksiniz .ama biliyormusunuz ben çok nazik ve hassas ve alıngan bir insanım .Bir gün istemeden. benden rahatsızlık duyduğunuzu hissedersem çok üzülürüm. Hem sanırım , benimde, sizde cep numaram vardı ama eminimki. Siz onu çoktan silmiş olmalısınız. zaten kibarlığınızdan ve nezaketinizden aldığınızı biliyordum .
- Öylemi zannediyorsunuz.

Handan hanım Cebinden telefonunu çıkarıp tuşladıktan sonra, Kemalin numaralarını gösterdi

- Bakın verdiğiniz iki numarada burada duruyor.

Kemal şaşırmıştı. söyleyecek bir kelime bulamamıştı. bir an öyle mutlu olduki,aynı zamandada mahçup olmuştu. Aranmamış bile olsa. Handan hanımın cebinde kayıtlı idi ya ! .Bu bile yeterdi.

Handan hanımın verdiği Muz hala Kemalin elindeydi ve şu anda ise onu yemesine imkan yoktu

- Neden yemiyorsunuz Kemal bey,
- Sizinle konuşurken ,nasıl yiyebilirim

Uzandı,elindekini Aracın torpidosunun üstüne bıraktı.

- Aslında ben buraya sizinle dertleşmek akıl almak için gelmiştim.
- İyi konuşun sizi dinliyorum.
- Vaktinizi almak istemiyorum.Siz çok meşgul bir insansınız.Hem benimde yapacak işlerim var. zaten gitmek üzere idim
- Yoo...hemen öyle kaçmak yok, bu seferde ben sizi bırakmıyorum.

Bu laftan sonra oradan nasıl gidebilirdiki. on sekiz ay boyunca Handan hanımla ayak üstüde olsa baş başa konuşmayı hayal etmemişmiydi.Dünyanın en mühim işini bile erteleyebilirdi .

- Bakın Handan hanım ben istifa etmeyi düşünüyordum.
- Neden
- Bu işten sıkıldım. hem bizim gibi adamların,bu işi yaptığımız sürece pek bir şansı yok gibi .
- Ne gibi yani
-Yaptığımız işin bir kariyeri yokki.Ben yeterince memuriyet yaptım artık serbest çalışmak istiyorum.
-Hala bir şey anlamış değilim . bunca zamandır hizmetiniz var sanırım emekliliğinizede az kalmıştır.
- Olsun primlerimi dışardan öderim.
-Allah, Allah.... bütün takıntın kariyer sahibi olmakmı.Ne yani..? benim kariyerim varda bunu pekmi umursadığımı zannediyorsun..?
-Doğru haklısınız, nasıl olsa bir kariyeriniz var ve böyle konuşmak ne kadarda rahat öyle değilmi .
- Handan hanım. ben evlenmek istiyorum ve pek öyle komşu kızı, veya evinde örgü ören bir insan aramıyorum. benim alacağım insan kültürlü ve görgülü bir insan olmalı.Ben evlenmiş olmak için evlenecek bir insan değilim.
- Boş verin bunları, İnsan gönlünün sevdiğini almalı. Eğer ben bir gün sevecek olursam . evleneceğim adamın ne iş yaptığına aldırmadan bir gün bile durmam.Bu bir simitçi bile olsa .
- Bunu sizmi söylüyorsunuz. güldürmeyin insanı
- Evet doğru söylüyorum.
- Pekala diyelimki gerçekten doğru söylüyorsunuz ama hayatın gerçeklerini bilmiyorsunuz. Siz önemsemeseniz de. toplum sizi