28 Aralık 2007 Cuma

39-46

HANDAN HANIMI ZİYARET .

İstanbula geldiğinde saat onbiri gösteriyordu. doğruca evine gitti.Sıcak bir banyo yaptıktan sonra traş olup giyindi.Bir iki arkadaşını ziyaret etti. aşağı yukarı bir aydır İstanbula izinli gelmemişti ve hepsini de çok özlemişti.Akşam saat on yediye kadar onlarla vakit geçirdi. İstiyorduki paydos saati olsun ve Sağlık ocağının gündüz çalışan personeli gitsin kalabalık dağılsın.Sonra Handan hanımla rahat rahat doyumsuz bir sohbet yapsın iş ve güç onların huzurunu bozmasın, Bütün düşüncesi bu idi.Eski iş yerine geldiğinde saat,on sekizi gösteriyordu. Alt kattaki,nöbetçi hemşireye, Handan hanımı sorduğunda onun dışarı çıktığını öğrendi canı sıkılmıştı. birden hatırladı Handan hanımda Kemallerin servisine geçmişti.Sağlık ocağı ile bir ilgisi kalmamıştı. oda Kemal gibi vaka çıktıkça ambulansla,hasta muayene etmeğe gidiyor. gerekli görürse hastayı,bir hastaneye sevk ettikten sonra dönüyordu.Evet handan hanım göreve gitmişti. Gelecekti ama bunun hangi saatte olacağını bilmiyordu.Giriş katında, yarım saatten fazla oturdu. sonra sıkılıp dışarı çıktı bir yarım saat kadarda arabasının içinde oturup müzik dinledi sonunda beklemekten sıkıldı belkide bir başka yerde görevlendirilmişte olabilirdi. Gelmeyeceğine kanaat getirerek , aracı çalıştırdı ve Caddeye çıktı.On kilometre kadar yol gitti ve sonunda bir “U” çizerek geri döndü. son bir kere daha deminki binanın önüne geldiğinde.Ambulansın kapı önünde olduğunu gördü demekki dönmüşlerdi.Handan hanım araçtan henüz iniyordu. Demekki onlarda yeni gelmişlerdi . aracını park ederken, Şofür İsmail efendi, onu görmüş Gülerek yanına gelmişti.Handan hanımda Kemali görmüştü, o’da hafifçe tebessüm etmişti.Araçtan indiğinde,İsmail ve Kemal iki eski dost sarılarak hasret giderdiler.Bu arada Handan hanımda onların yanına gelmişti .
İsmail :
- Hoş geldin Kemal kardeşim
- Hoş bulduk İsmail...,Doktor hanım Merhaba ,nasılsınız
- Teşekkürler Kemal bey , siz nasılsınız.
- Sağolun bende iyiyim .

Hep beraber binadan içeri girdiler.

- E.E....Daha, daha , nasılsın bakalım
- Ne olsun be İsmail uğraşıp duruyoruz
- Peki, bize söz verdiğin balıkları getirdinmi bakalım
- Valla öyle ani olduki Limana inmeğe fırsatım olmadı .
Hem inseydimde balık bulacağımı sanmıyorum. Çünkü akşam liman öyle kalabalıktıki iğne atsan yere düşmezdi. Zaten balıkta azdı her halde geceden bitmiş olmalı . İnşallah bir dahaki sefere
- Hadi bakalım dediğin gibi olsun.Ama ben seni bu gün yemeğe misafir edeceğim haberin olsun.
- Yok be ismail çok geç yemek yedim.karnım tok sağol
- İtiraz istemem (dedi İsmail)
- Yoo.......Kemal bey yemeğimizi yemeden sizi bırakmayız.
- Eh..Pekala,Doktor hanım sizin hatırınıza bir iki lokmada olsun yiyelim bari.

Birlikte Üst kata şoför odasına çıktılar. Handan hanımda kendi odasına Geçmişti .Orada oturduğu bir saat boyunca bir daha Handan hanımı görmedi sadece akşam yemeği için alt kata indiklerinde karşılıklı oturdular ,aralarında çok kısa bir hal hatır sorma faslından sonra , Handan hanıma

- Doktor hanım bu aylar kış ayı olmasına rağmen Şile bir harika,öylesine doyumsuz manzaralar varki görmenizi çok isterdim. İstermisiniz sizi götüreyim, benim bir iki saatliğine misafirim olun.
- Şu aralar mümkün değil. Çok işlerim var kemal bey. belki altı ay sonra inşallah.
-İnşallah

Diyebildi , başka ne diyebilirdiki.Bir an böyle bir teklif yapmış olduğu için pişmanlık duydu..Doktor hanım yinede onu kırmamış Altı ay sonrasınada olsa gün vermişti. Kendini tıpkı teselli edilen çocuklar gibi hissetti. Şile bahsi kapandıktan sonra. bir daha’da yemek boyunca konuşmadılar. Yemekten sonra Handan hanım kendi odasına çekilmiş iki arkadaşı yalnız bırakmıştı. İsmaille ikisi hem sohbet ediyorlar,hemde televizyon izliyorlardı. sıkılmıştı, İsmailden müsaade istedi

- İsmailciğim eh! bana müsaade. İzin verirsen ben artık kalkayım . Yapacak işlerim var daha sonra belki tekrar görüşürüz.
- Bu kadar çabukmu,otur biraz , bu saatten sonra ne iş yapacaksınki.
- Olsun olsun.bir başka sefere daha çok otururuz.Çünkü çok sıkıldım
- Pekala sen bilirsin

Aslında o buraya handan hanımı görmeğe gelmişti,ama hiçte umduğunu .bulamamıştı, daha fazla kalmış olmasının bir anlamı yoktu.

- Dur beş dakikada Handan hanıma uğrayıp ,onada Bir allah ısmarladık diyeyim.

Kalktı Yan tarafta bulunan Handan hanımın odasına yürüdü.Kafasında ona ne söyleyeceğini kurgulamakla meşguldü sıradan bir veda etmiş olsa alacağı cevap güle güleden başka bir şey olmayacaktı.Bunu biliyordu. farklı bir şeyler söylemeliydi en azından ona bir sitemi olduğunu belli etmeli idi. Yinede ona söyleyebileceği uygun bir şeyler bulmalıydı.”Hay Allah” aklına’da hiç bir şey gelmiyordu. Hem sitem etmeğe ne hakkı vardıki. Kızcağız ona Hoş geldin demiş güleryüz göstermemiş miydi , daha ne isteyebilirdi. Aynı anda cebindeki telefonun şarzının bitmek üzere olduğunu aldığı uyarı sinyalinden anladı.İşte,şimdi bir bahanesi olmuştu . Onun şarz cihazını en azından bir yarım saatliğine kullanması için isteyebilir di. Birden aklına geldi telefonları aynı seriden değildi ve şarz cihazlarının uymadığını hatırladı İçinden “Olsun dedi.”Konuşmak için bundan daha iyi bir bahane aklına gelmiyorduki . Kapıyı hafifçe tıklattı

- Buyrun
- İyi akşamlar Handan hanım, Acaba sizin şarz cihazınızı bir yarım saatliğine kullanabilirmiyim.
-Kullanmasına kullanında,yalnız sizin telefonunuza uyacağını sanmıyorum.

Doktor hanım Şarz cihazını uzattı.Kemal şöyle göz ucuyla laf olsun diye baktı .Uymayacağını zaten biliyordu .

- Haklısın Uymaz Teşekkür ederim.Peki rahatsız ettim.
- Yoo .....Estağfurullah ,rahatsızlık ne demek.

Tam çıkıyorduki, Tekrar döndü , söyleyeceklerini şimdi söylemezse bir daha bu fırsatı bulamayacağını biliyordu.

- Handan hanım , Aslında Telefonun şarzı benim umurumda bile değil, Ben sizle iki çift laf konuşmak için onu bahane ettim.Biliyormusunuz,sizinle sohbet etmek için taa yüz kilometre ötelerden geldim ama maalesef bu imkanı bulamadım. görüyorumki çok meşgulsünüz.Özür dilerim sizi rahatsız etmek istemezdim
- Rica ederim rahatsızlık ne demek Gerçekten de, çok yoğun işlerim var ama bu tavrım size karşı değil diğer arkadaşlarımda bana bu yüzden çok sitem ediyorlar Kesinlikle bu durumun sizinle bir alakası yok.
Söyleyecek bir şeyi kalmamıştı . En azından Onun için gelmiş olduğunu belirtmişti ya !

- Teşekkür ederim. ben artık gidiyorum. size Allahısmar ladık.demeye gelmiştim
-Güle güle kemal bey. Ama ne zaman isterseniz gelebilirsiniz,kapım size her zaman açık bunu bilin
- Teşekkür ederim, çok iyisiniz .Ben buraya sadece sizi görmeğe gelmiştim. ama bir daha gelebileceğimi sanmıyo rum .Hem sonra bir şey daha söyleyeyimmi,Bundan sonra rahat edebilirsiniz .Telefon numaranızı hafızadan sildim. sizi bir dahada rahatsız etmeyeceğimi bilmenizi isterim. Pekala ...tekrar hoşçakalın.

Handan hanımın konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkmıştı bile.Kemal kendi kendine dram kesiyordu. oysa gelecek olmasının veya gelmemiş olmasının, yada telefonla aramamış olmasının. Handan hanım için çok önemi yok gibiydi. Anlaşılan Kemal bunun hala farkına varamamıştı durum öyle gözüküyordu.

Kemal üzgündü , dışarı çıktı.İsmaille bahçeye indiler. Arabanın başında,ayak üstü bir iki dakika daha sohbet ettiler.Aslında hemen gitmek istemiyordu ama kalması içinde hiç bir sebebi kalmamıştı.İsmail :

- Hemen kalktın be birader, Daha iki çift laf bile edemedik.

İsmailin gözü arabadaki kasetlere ilişti

- Yahu şurdan bir kaset tak bir iki şarkı dinleyelim bir sigara daha içelim öyle gidersin .
- Pekala geç bakalım , dediğin gibi olsun

İki arkadaş arabaya bindiler ve eski günlerden söz etmeğe başladılar .Bir an Kemalin gözü üst kattaki pencereye ilişti, koridorda Handan hanımı görür gibi oldu. Sonra boş verdi kızcağız her halde hava almak için çıkmış olmalıydı.Aradan bir iki dakika geçmiştiki. Hiç beklemediği bir şey olmuştu. Handan hanım aşağı iniyordu.Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Onların bulunduğu tarafa doğru geliyordu.Her iki Elinde’de,birer muz vardı.

- Aşk olsun Kemal bey, beni biraz evvel çok üzdünüz

Kemal hemen arabadan indi.Doktor hanım, elindeki muzlardan birini , İsmaile uzattı diğerinide Kemale. Muzu kapan İsmail ,hemen yanlarından uzaklaşıp onları başbaşa bıraktı.İsmail uzaklaştığında :

-Ne demek o öyle , Telefonunuzu .Hafızadan sildim.. !
-Özür dilerim bunu sizi kırmak için söylememiştim. Ancak numaranız hafızada kaldığı müddetçe, ben bir gün dayanamaz yine arardım. oysa, hangi gerekçe ile sizi arayacaktımki.Sizi rahatsız etme hakkını kendimde göremiyorum .
-Hayır Kemal bey rahatsız etmiyorsunuz ,eğer rahatsız olmuş olsaydım bunuda söylerdim.Hem Siz, acaba ben her önüme gelen insana telefon numarası verdiğimi mi zannediyorsunuz .Benim bir çok arkadaşımda bile numaram yok. Eğer ben sizden bir rahatsızlık duyacak olsaydım . numaramı sizede vermezdim. Öyle değilmi.
-Teşekkür ederim.Çok naziksiniz .ama biliyormusunuz ben çok nazik ve hassas ve alıngan bir insanım .Bir gün istemeden. benden rahatsızlık duyduğunuzu hissedersem çok üzülürüm. Hem sanırım , benimde, sizde cep numaram vardı ama eminimki. Siz onu çoktan silmiş olmalısınız. zaten kibarlığınızdan ve nezaketinizden aldığınızı biliyordum .
- Öylemi zannediyorsunuz.

Handan hanım Cebinden telefonunu çıkarıp tuşladıktan sonra, Kemalin numaralarını gösterdi

- Bakın verdiğiniz iki numarada burada duruyor.

Kemal şaşırmıştı. söyleyecek bir kelime bulamamıştı. bir an öyle mutlu olduki,aynı zamandada mahçup olmuştu. Aranmamış bile olsa. Handan hanımın cebinde kayıtlı idi ya ! .Bu bile yeterdi.

Handan hanımın verdiği Muz hala Kemalin elindeydi ve şu anda ise onu yemesine imkan yoktu

- Neden yemiyorsunuz Kemal bey,
- Sizinle konuşurken ,nasıl yiyebilirim

Uzandı,elindekini Aracın torpidosunun üstüne bıraktı.

- Aslında ben buraya sizinle dertleşmek akıl almak için gelmiştim.
- İyi konuşun sizi dinliyorum.
- Vaktinizi almak istemiyorum.Siz çok meşgul bir insansınız.Hem benimde yapacak işlerim var. zaten gitmek üzere idim
- Yoo...hemen öyle kaçmak yok, bu seferde ben sizi bırakmıyorum.

Bu laftan sonra oradan nasıl gidebilirdiki. on sekiz ay boyunca Handan hanımla ayak üstüde olsa baş başa konuşmayı hayal etmemişmiydi.Dünyanın en mühim işini bile erteleyebilirdi .

- Bakın Handan hanım ben istifa etmeyi düşünüyordum.
- Neden
- Bu işten sıkıldım. hem bizim gibi adamların,bu işi yaptığımız sürece pek bir şansı yok gibi .
- Ne gibi yani
-Yaptığımız işin bir kariyeri yokki.Ben yeterince memuriyet yaptım artık serbest çalışmak istiyorum.
-Hala bir şey anlamış değilim . bunca zamandır hizmetiniz var sanırım emekliliğinizede az kalmıştır.
- Olsun primlerimi dışardan öderim.
-Allah, Allah.... bütün takıntın kariyer sahibi olmakmı.Ne yani..? benim kariyerim varda bunu pekmi umursadığımı zannediyorsun..?
-Doğru haklısınız, nasıl olsa bir kariyeriniz var ve böyle konuşmak ne kadarda rahat öyle değilmi .
- Handan hanım. ben evlenmek istiyorum ve pek öyle komşu kızı, veya evinde örgü ören bir insan aramıyorum. benim alacağım insan kültürlü ve görgülü bir insan olmalı.Ben evlenmiş olmak için evlenecek bir insan değilim.
- Boş verin bunları, İnsan gönlünün sevdiğini almalı. Eğer ben bir gün sevecek olursam . evleneceğim adamın ne iş yaptığına aldırmadan bir gün bile durmam.Bu bir simitçi bile olsa .
- Bunu sizmi söylüyorsunuz. güldürmeyin insanı
- Evet doğru söylüyorum.
- Pekala diyelimki gerçekten doğru söylüyorsunuz ama hayatın gerçeklerini bilmiyorsunuz. Siz önemsemeseniz de. toplum sizi

Hiç yorum yok: