İsmail Kemale gel diye işaret ediyordu. Kemal tam aşağı inmek için hamle yapmıştıki bu sefer İsmail elinle git git diye gelmemesini işaret etti.Trabzanın kenarında usulca baktı eyvah dedi içinden.Çünkü İsmail gitmesini işaret ettiği anda Handan hanım görmüş ve Kemalin yukarda olduğunu anlamıştı. Handan hanım hızlı hızlı merdivenleri çıkıyordu.Yıldırım hızıyle odaya girdi. Sonra onun, kapının arkasınada bakacağını düşündü . vaz geçip Koridora yöneldi ve Evrak dolaplarının arasına saklandı. sinip öylece bekledi. handan hanım yanından geçip odaya girdi onu görmemişti,Ve tahmini doğru çıktı ,onu odada göremeyen handan hanım kapının arkasına bakmayıda ihmal etmemişti.Odadan çıktı, Koridorda yürüdü.Birden başını çevirip baktı ve dolapların arasında onu fark etmişti.Kemalin, Birden eli ayağı kesildi.Hem yakalanmış olmanın utancı hemde Doktor hanımın kızgın halinden onu fırçalayacağı anlaşılıyordu.Hiç bir korkusu yoktu. Sadece ondan kırıcı bir şeyler duymaya katlanama yacağını çok iyi biliyordu. İşte tek korktuğu şey, Handan hanımın onu azarlayacağı ve duymak istemeyeceği şeyleri söyleyebilecek olmasıydı Doktor hanım sinirli bir şekilde
-Kemal bey benimle gelirmisiniz
-Lütfen Doktor hanım Yapmayın
-Size gelin dedim
-Lütfen..........
Kendini Öğretmenine yakalanmış suçlu bir talebe gibi hissediyordu.Buna şu an hazırlıklı değildi. azarlanacağını biliyordu.Ondan laf işitmiş olmanın ezikliğine dayanamaz dı .Heyecandan eli ayağı titriyordu.Handan hanım önde kemal arkada onun odasına doğru yürüdüler içeri girdiklerinde
-Kapıyı kapatırmısınız lütfen
-Lütfen doktor Hanım bir şey söylemeyin
-Size kapıyı kapatın dedim
Kapıyı kapattı ve öylece kapının önünde ayakta duruyordu ,ellerini önünde birleştirmiş suçlu çocuklar gibi başı öndeydi. Neredeyse ağlayacak gibiydi.
Handan hanımın elinde biraz evvel serhatle göndermiş olduğu kitap ve mektup duruyordu.Elindekileri Kemale doğru sallayarak sordu.
-Bunlar ne Kemal bey söylermisiniz
Kemal hiç bir şey konuşacak halde değildi,sadece fırtınanın dinmesini bekliyor ve dinliyordu.Bu sonu kendisi isteyerek hazırlamıştı ve katlanmak zorundaydı Handan hanım şimdi rövanşı alıyordu.
-Serhat kim, Kemal bey.Siz bunları,onunla nasıl gönde rirsiniz.Üç günlük bir adam Hakkımda ne düşünmesini istiyorsunuz.
Kemal hiç bir şey söyleyemedi.
-Cevap verin Kemal bey bunlar ne.
Gözlerini yere dikmiş öylece duruyordu.Bu fırtınanın bir an evvel geçmesi için içinden dua okuyordu.
- Size söylüyorum Kemal bey bunlar ne.Cevap verin.Siz nasıl,Serhatle mektup gönderirsiniz elin adamının hakkımda ne düşüneceğini bilmiyormusunuz. Siz daha öncede aynı şeyi yaptınız.Cebime mesaj çektiniz. Erkek kardeşimin eline geçti.Neymiş efendim bundan sonra beni rahatsız etmeyecekmişsinizde filan filan. Kardeşim deliye döndü sen orada kimlerle çalışıyorsun diye,Kafamın etini yedi.Buraya gelip size hesap soracaktı ben mani oldum.
O ana kadar suskun dinleyen Kemal,Handan hanımın bu son cümlesine elinde olmadan tebessüm etti. “Kardeşi gelip hesap soracakmış” işte bu cümle onu gerçekten güldürmüştü.Kemal öyle kolay papuç bırakacak bir adam değildi.Eğer şu anda Handan hanıma cevap vermiyorsa bu ondan korktuğundan çekindiğinden değil onu kırmak istememesindendi.Hem ona mesaj çekeli neredeyse iki aya yakın bir zaman geçmişti ve o şimdi bunun yanlış yapılmış bir şey olduğunu söylüyordu. Anlaşılan her şeyi biriktir miş şimdi acısını azar azar çıkartıyordu.Kemalin biraz evvel Serhatle gönderdiği Romanla içindeki Mektup Handan hanımın elindeydi. Kemale uzatarak.
-Lütfen şunları alırmısınız
Kemal istemeye istemeye elini uzatıp aldı.Dışarı çıkmak için tam geriye dönüyorduki Handan hanım seslendi
-Bir yere ayrılmayın Kemal bey daha bitmedi.
Handan hanım yan odaya girip dolabını açtı içinden bir şeyler aldı ve tekrar kemalin yanına geldi.Elinde bir naylon poşet vardı. Kemale uzatarak
-Şunlarıda alırmısınız lütfen
Kemal Handan hanımın ne vermiş olabileceğini tahmin etmişti. Naylon poşetin içine Baktı. içinde bir kutu vardı ve kutunun içinde ona yılbaşında Almış olduğu Üstü sedef kakmalı ayna,ikinci gönderdiği mektup ve Tebrik kartı , İpek bir Şal Ve yine daha bu sabah hediye ettiği , onun için özel olarak Kaydettirmiş olduğu Romantik slov parçaları içeren Teyp kaseti duruyordu .
-Lütfen Doktor hanım bunları geriye vermeyin, atın çöpe atın ama ne olur geri vermeyin. Lütfen.....
-Hayır almanızı istiyorum.
-Lütfen Doktor Hanım yapmayın ne olur geri vermeyin çöpe atın
-Hayır siz atın.
Handan hanım kararlıydı ve kemale yapacak bir şey kalmıyordu.Kemal arkasını kapıya yaslamış,ellerini önünde birleştirmiş başı önde idi ve üzgün bir şekilde düşünüyordu.Birden Handan hanım üzgün bir sesle
-Ay Kemal bey ..Lütfen öyle suçlu çocuklar gibi durmayın karşımda ne olur (dedi)
-Bunca laftan sonra ne yapmamı,nasıl davranmamı bekliyordunuz Doktor hanım,Pekala söyleyecekleriniz bittimi .
- Evet bitti.Geriye kalan hediyelerinizide bir dahaki nöbette vereceğim. ve bundan sonrada artık beni rahatsız etmeyin.çünki sizi kırmak istemiyorum..
Kemal şaşkın gözlerle Handan hanımın yüzüne baktı. Handan hanım Gözlerini kemalden kaçırdı.
-Demek beni kırmak istemiyorsunuz.Bu tavrınız beni kırmadımı sanıyorsunuz. Peki kırmış olsaydınız acaba ne yapardınız sanırım beni kurşuna dizerdiniz.Ve Varlığımda sizi artık rahatsız ediyor öylemi,Teşekkür ederim ...........
-Evet rahatsız ediyor.
-Pekala olanlar için sizden özür dilerim.Gidebilirmiyim Doktor hanım.
Handan hanım cevap vermedi.Odadan çıkan Kemal doğruca Kendi dolabının başına gitti elindeki paketi bıraktı. Şoför odasına gittiğinde herkez meraklı gözlerle Kemale bakıyor olanları anlamağa çalışıyordu Suratı öylesine asıktıki Kimse ne olup bittiğini sormağa cesaret edemiyordu.Kemal için burada daha fazla kalmasının bir anlamı yoktu. Bütün dünyası yıkılmıştı.Onun her sözünü belki bir nebze olsun sineye çekebilirdi ama hediyeleri geri vermesini hazmedememişti.İşte bunu yapmamalıydı . Ama yapmıştı işte. Ruhunda depremler oluşmuştu,içi tuhaf bir duygu ile eziliyordu.Kafasının içi allak bullaktı ne düşünmesi gerektiğini şaşırmıştı.Hiç bu kadar büyük bir tepki beklemiyordu.Ağlamak istiyordu beceremiyordu. daha doğrusu bunun için bir sebeb bulamıyordu. Çünki bu sonu isteyerek hazırlamıştı.Hem daha önce kendisinin sergilediği davranış bundan az bir şey değildiki. Kendisine dostluk elini uzatmış birini hakkı olmadan aşağılamaya kalkmıştı ve alacağı cevapta tabiiki bundan az olamazdı . Handan hanım bunu bu akşam yapmamış olsaydı, en uygun bir zamanda gene yapacaktı.En azından bunun için muhakkak bir fırsat kolluyor olacaktı.Çünki Handan hanımda gururuna ve şahsiyetine her kadın gibi düşkün biriydi.Ve hiç bir kadında aşağılanmaya dayanamazdı.
DARBELER ARTIK TESİR ETMİYOR
Bir dahaki nöbet sonrası yine gelip çatmıştı.Gün boyu ikiside birbirleriyle karşılaşmaktan özellikle kaçınmış lardı.O kadarki, öğlen paydosunda bile alt kattaki yemekhaneye ne Kemal inmiş nede handan hanım inmişti.zaten gün boyu çalışma ortamıda karşılaşmalarını engellemişti.Akşam saat altı sularında her kez gitmiş el ayak çekilmişti sağlık ocağında sadece Handan hanım ve yardımcı personel ile diğer ekip olan Kemal ve arkadaşı vardı.Handan hanımın personeli ile Kemalin mesai arkadaşı alt katta kapı önünde laflıyorlardı. Kemal Televizyon odasında oturmuş bir şeylerle meşguldü . Handan hanım ise Hemen televizyon odasının yanındaki odada istirahat ediyor olmalıydı.Bir ara Handan hanımın Kapısının odası açıldı içerden handan hanım elinde bir naylon poşetle Kemalin bulunduğu odaya girdi.Hiç bir şey söylemeden Elindeki poşeti, Kemalin masasının üstüne bıraktı ve yine hiç bir şey söylemeden geldiği gibi tekrar odasına gitti. Kemal, başını kaldırıp handan hanımın yüzüne bakmıştı.Yüzü asık değildi ama, sanki dokunsalar ağlayacakmış gibi üzgün bir hali vardı.O’da böylesi bir durumdan memnun değildi ama bu son sahnede oynanmak zorunda idi.Ve oynanmıştı.İkiside bu tiyatroda hem seyirci hemde aktördü.Ne Kemal, Handan hanım geldiğinde bir şey söylemişti nede o, Kemale tek kelime etmemişti. Bıraktığı poşeti aldı.İçine baktı poşette, Memur olmadan evvel,yıllarca önce mesleği olan heykeltraş oymacılık yaptığı dönemlerde, ağaç üstüne kendi elleriyle oyduğu zenci bir kadın maskı, Adına Hazan Çiçekleri verdiği Şiir Kitabı,Ve yine şiledeyken yazmış olduğu ikisini konu alan, Adını”Merhaba Doktor Hanım”koyduğu kısa bir hikaye kitabı,ve yine ona yazmış olduğu ilk mektup vardı. Yerinden kaltı ve Elbise dolabına doğru yürüdü.Poşeti raflardan birine yerleştirdi.Ve yine raftan bir sarı zarf alıp doğruca Handan hanımın kapısına yöneldi. Zarfın içinde, Şile’de,Sürgünde iken Ziyarete geldiği bir gün, Handan hanımın Fotoğraf makinesi ile çektiği resimler vardı. Bunlar üç ayrı poz idi ama Kemal üçünü’de vermeye kıyamadı. İçinden birini ayırdı.O resimde Handan hanım daha belirgin gözüküyordu o pozun içinden Özenle Handan hanımın bulunduğu yeri kesti. şimdi handan hanım çimenlerin üstünde tek başına oturuyor gözüküyordu. Resmi,cüzdanına koydu.Diğer iki resmide, zarfın içine koyup,kapıyı tıklattı, içerden herhangi bir ses gelmedi.bir daha vurdu yine ses gelmedi. Belkide duymamıştı. Üçüncü defa vurmaya çekindi. Kararsızlık içindeydi . Ne yapacağını şaşırdı. tam bir daha vurmaya niyetleniyorduki kapı yarım bir şekilde açıldı.Handan hanım karşısında Kemali görünce şaşırdı.Onun bir şey söylemesine fırsat bırakmadan kemal elindeki zarfı handan hanıma uzattı. Handan hanım almak istemedi .
-Bunlar nedir
-Resimler
-Ne resimleri ,istemiyorum
-Lütfen alırmısınız
Handan hanım hala tereddüt içindeydi,Kemalin elinde tuttuğu zarfın içinde yeni bir mektup var zannediyor olabilirdi.Ya’da hangi resimler olduğunu anlamış belkide almak istememişti.O böyle tereddütlü davranınca Kemal sıkıldı ve elindeki zarf birden elinden yere düştü. Onu yere atmak aklından bile geçmemişti ama yere düşmüştü artık.Ürkek bir şekilde”Özür dilerim” diyebildi. Sonrada kapıyı çekip kapattı. Üstünden bir yük kalkmış gibiydi , korkunç bir şekilde rahatlamıştı. O’da kendince intikamını böyle almıştı..Fakat bu sefer geçen seferki kadar üzüntülü değildi.Çünki geçen sefer böyle bir şeyi beklemiyordu ve şok olmuştu.Gurur mağlubiyetini yine berabere bitirmişti . Dişe diş, göze göz ,hayatı boyunca vaz geçemediği prensi biydi.Sonunda bu ona ne kadar acı veriyor olursa olsun. İntikamdan bir türlü vaz geçemiyordu.Sanki acı çekmek hoşuna gider gibiydi.Neden böyle davranıyordu ,neden kendisine sempati besleyen insanlarla şu yada bu şekilde kavgalar çıkartıp sonrada pişmanlık duyuyordu. Herkezin kendisini anlamasını beklemesi bir aptallık değilmiydi . Belki bazı şeylerde hiç bir art düşüncede bulunmadan davranıyordu ama karşısındaki insanın , onun kafasının içindekileri bilmesine imkan yoktuki.Kapris yapmak istemişti ama, karşı taraftan bu böyle anlaşılmamıştı Şimdi araların da soğuk rüzgarlar esiyordu.Her ikiside birbirlerinin ortamlarından özellikle kaçıyorlar bir metre bile birbirlerine yaklaşmıyorlardı.Aralarında bir kaç göç başlamıştı,Kemalin Her ne kadar bedeni Handan hanımdan kaçıyor görünse bile bu kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildi. çünki ruhunun her zerresinde onun varlığınla yaşıyordu. onu düşünmediği bir anı bir saniyesi yoktu. Hiç bir şey yapmıyor olsa bile anı defterine yine onunla ilgili bir şeyler karalamadan duramıyordu. Alkol, Eroin bağımlısı gibi bir HANDAN bağımlısı olup çıkmıştı.
9.HAZİRAN ÇRŞ
Bu gece iş elbiselerimi ütüledim, ertesi günü nöbetim var. Normal olarak nöbet çizelgesinde Handan hanımın nöbetçi olmaması gerek .ama içimde bir şeyler onu mutlaka göreceğimi söylüyor böyle bir şey olması mümkün değil ama bu duyguyu bir türlü bastıramıyorum. onu öyle özledimki. Kaç gündür uzaktanda olsa göremediğim kimbilir kaçıncı nöbet bu.Dargında olmuş olsak konuşmu yorda olsak.Bir arada bulunmaktan özellikle kaçınıyorda olsak.onunla aynı çatıyı bir geceliğinede olsa paylaşıyoruz ya,Onunla aynı binanın içinde olduğumu bilmek bile beni mutlu ediyor.Onu uzaktan görüyor olmak,aman Allahım neden beni bu kadar mutlu ediyor. Yoksa ben yavaş yavaş kafayımı sıyırıyorum.Ama yinede her şeye rağmen karşılaştığımızda onu umursamadığımı, hissetirmeliyim.Bu bana ne kadar zor gelirse gelsin göstermiş olduğu davranışın intikamını sürdürmeliyim Peki ama neden onu yarın görecekmişim gibi bir his var içimde. Yarın nöbetçi değilki.En iyisi yatıp uyumak........
Sabah erkenden kalkıp işe geldim.Odama çekildim.Biraz gazete okudum, akşam geç yatmış olduğum için uzanıp dinlenmeye çekildim uyumuşum. saat 12.30 kalkıp yemeğe indim. Daha sonrada kapı önünde bir personel arkadaşla sohbet ediyoruz (Adı,Şampiyon)Bana Handan Hanımın Bu gün burada olduğunu söylüyor.Ve onu çok mutlu görmüş, Birden şaşırdım şaka yaptığını zannettim.Ama akşama doğru onu gördüm şampiyon doğru söylemişti .Dün gece onun göreceğime dair hissettiklerim doğru çıkmıştı. yani bana malum olmuştu. insan gerçektende bir şeyi yürekten çok isteyince o şey her nasılsa tahakkuk ediyordu. bu da hayatın bilinmez gizemlerinden biriydi.Ve çok sevinçliyim. Bir ara merdivenlerde karşılaştık o yukarı çıkıyor bende aşağı inmeğe hazırlanıyordum. Onu görünce hemen geri döndüm onunla karşılaşmak istemedim.Gayet tabiiki onu görmeyi yürekten istiyorum ve şimdi karşımda idi. ama böyle davranmak zorundayım.Onunda beni görmemiş olması mümkün değil. Gün boyu onu bir şekilde sinir ettim.özellikle bana doğru baktığında hemen ya yerimden kalkıp gidiyorum. ya kafamı çeviriyorum yada arkamı dönüyorum . Bütün bu yaptıklarımı zerre kadar umursadı ğını zannetmiyorum ama ben triplerdeyim galiba.Bazende aynı şeyleri o yapıyor. O yapınca bu sefer ben daha çok üzüntü duyuyorum. Peki ama biz dargınız neden bana bakıyorki anlamış değilim.
10.HAZİRAN
Handan Hanım saat 9.30 da odasından çıktı alt kata iniyor bense dolabıma eşyalarımı yerleştiriyorum. Yüzüne baktım. biraz solgun ve asıktı.Bir an için acaba beni gördüğü içinmi yüzü asıldı diye bir düşünce içersin deyim.Yoksa beni kırdığı için üzgünde onun içinmi öyle gözüküyor bunu anlamış değilim.Veya hiç selam sabah etmeyip onu yok saydığım içinmi,hangisi doğru bilmiyo rum.Her şeye rağmen onu asık yüzlü, üzgün görmek beni üzüyor.Gururuma dokanmış olsada, ona kırgın ve kızgın olmadığımı bir şekilde belirtmeli ve ona verdiğim bu cezayı bitirmeliyim.Yinede Ona günaydın deyip dememek arasında kararsızım.Dün yine birlikte nöbetçiydik.Ve gün boyu bana hep baktığının farkındayım.Onu bir kaç kerede,bana kaçamak bir şekilde bakarken yakaladım. Akşam üstü arabada oturuyorum. Aracın yönü,binanın giriş kapısı ile paralel duruyor . özellikle ondan tarafa bakmıyorum ama onun bana baktığını aracın aynasından görüyorum fakat o bunun farkında değil. Saat 21.30 oldu. arabada müzik dinliyorum. Handan hanım kapı önüne çıktı ve bu sefer bir sandalye çekti oturdu, bir kaç kere bana baktığını fark ettim ve hemen aracı geri vitese takıp aracı binanın arkasına çektim. şimdi ne ben onu ne o beni görüyor.Bir ara eğilip baktım. ben aracı geriye çektikten az sonra oda yerinden kalkıp odasına yatmaya çekildi. İşte bu sabah onu gördüğümde, akşamki bakışlarının hatırına selam verip vermemek arasında kararsız kalmışken, birden ağzımdan “GünaydınDoktor” hanım kelimeleri döküldü. Anında selamıma mukabele etti ama şaşırmıştı.Sesi biraz soğuk gibiydi ama Ben yinede güne mutlu başlamasını istediğim için o selamı vermiştim. Arabasına binerken onu pencereden gizlice izledim yüzü gülüyor gibiydi. onu gülerken görünce benimde içimi bir neşe sevinç kapladı.Ve bende nedensiz bir şekilde güne mutlu başlamış oldum.
14 Haziran.99
Bu gün fazla bir işimiz çıkmadı gün boyu oturduk. öğlen yemeğe alt kata indim. Handan hanımda orada ben ara sıra çaktırmadan ona doğru bakıyorum. Baktığımın farkındamı bilmiyorum ama bir ara onunda bana baktığını görür gibi oldum hemen başını çevirdi. Yemekten sonra bir çay içip kapı önüne çıktım arabayı yıkamağa karar verdim.Aslında araba yıkamasını pek sevmem kolay kolayda yıkamam. Ama yapacak başka bir iş olmayınca can sıkıntısından yıkıyorum.Bir ara gözüm giriş kattaki hemşire odasının penceresine takıldı.Fark ettirmeden bakınca Handan hanımın bana baktığını beni seyrettiğin görür gibi oldum hemen içeri doğru çekildi onu görmemi istemez gibi bir hali var.Ben emin olmak için bu sefer ısrarla cama bakıyorum ama görünürde kimse yok birşeyler beni üst kata bakmağa zorluyor. İşte orada Evet handan hanım bu sefer üst kattan bakıyor . Zaten gün boyu karşılaştığımızda da,Pek öyle surat asar gibi bir hali yoktu. Nedense,ben onun keyifli olduğunu gözlerinin içine bakınca anlıyorum çünki pırıl pırıl parlıyorlar. Galiba bu dargınlığı bitirsek iyi olacak.Çünkü bütün gün bütün gece beraberiz ve burada bizden başka dargın olan kimse yok .Ama kimse bizim birbirimizle dargın olduğumuzun farkında değil.En yakın bir zamanda ondan özür dilemeliyim. gerçi özür dilemem için bir sebeb yok ama, beni yanlış anladığından eminim.Selamlaştık ama bu yetmez onunla mutlaka konuşmalıyım.Yaptığım hatayı tamir etmeliyim.
FIRTINADAN SONRAKİ , MELTEM
Kemal bu gün her ne olursa olsun Handan hanımın yanına gidip yaptıkları için özür dileyecek ve onun gönlünü almağa çalışacaktı. Gün boyu kafasında onunla ne konuşması gerektiğini düşündü durdu.Nerden başlayaca ğını bilmiyordu.Ama bir yerlerden başladığı anda arkası gelecekti.Saat 17.30 suları olmuştu. Sağlık ocağında gündüz çalışanlar gitmiş,koca binada Kendi ekip arkadaşı ve Handan hanımın Hemşiresinden başka kimse yoktu ve etraf sakindi.Korkunç bir heyecan içindeydi, neredeyse eli ayağı titriyordu.Kapıyı korkarak
-Kemal bey benimle gelirmisiniz
-Lütfen Doktor hanım Yapmayın
-Size gelin dedim
-Lütfen..........
Kendini Öğretmenine yakalanmış suçlu bir talebe gibi hissediyordu.Buna şu an hazırlıklı değildi. azarlanacağını biliyordu.Ondan laf işitmiş olmanın ezikliğine dayanamaz dı .Heyecandan eli ayağı titriyordu.Handan hanım önde kemal arkada onun odasına doğru yürüdüler içeri girdiklerinde
-Kapıyı kapatırmısınız lütfen
-Lütfen doktor Hanım bir şey söylemeyin
-Size kapıyı kapatın dedim
Kapıyı kapattı ve öylece kapının önünde ayakta duruyordu ,ellerini önünde birleştirmiş suçlu çocuklar gibi başı öndeydi. Neredeyse ağlayacak gibiydi.
Handan hanımın elinde biraz evvel serhatle göndermiş olduğu kitap ve mektup duruyordu.Elindekileri Kemale doğru sallayarak sordu.
-Bunlar ne Kemal bey söylermisiniz
Kemal hiç bir şey konuşacak halde değildi,sadece fırtınanın dinmesini bekliyor ve dinliyordu.Bu sonu kendisi isteyerek hazırlamıştı ve katlanmak zorundaydı Handan hanım şimdi rövanşı alıyordu.
-Serhat kim, Kemal bey.Siz bunları,onunla nasıl gönde rirsiniz.Üç günlük bir adam Hakkımda ne düşünmesini istiyorsunuz.
Kemal hiç bir şey söyleyemedi.
-Cevap verin Kemal bey bunlar ne.
Gözlerini yere dikmiş öylece duruyordu.Bu fırtınanın bir an evvel geçmesi için içinden dua okuyordu.
- Size söylüyorum Kemal bey bunlar ne.Cevap verin.Siz nasıl,Serhatle mektup gönderirsiniz elin adamının hakkımda ne düşüneceğini bilmiyormusunuz. Siz daha öncede aynı şeyi yaptınız.Cebime mesaj çektiniz. Erkek kardeşimin eline geçti.Neymiş efendim bundan sonra beni rahatsız etmeyecekmişsinizde filan filan. Kardeşim deliye döndü sen orada kimlerle çalışıyorsun diye,Kafamın etini yedi.Buraya gelip size hesap soracaktı ben mani oldum.
O ana kadar suskun dinleyen Kemal,Handan hanımın bu son cümlesine elinde olmadan tebessüm etti. “Kardeşi gelip hesap soracakmış” işte bu cümle onu gerçekten güldürmüştü.Kemal öyle kolay papuç bırakacak bir adam değildi.Eğer şu anda Handan hanıma cevap vermiyorsa bu ondan korktuğundan çekindiğinden değil onu kırmak istememesindendi.Hem ona mesaj çekeli neredeyse iki aya yakın bir zaman geçmişti ve o şimdi bunun yanlış yapılmış bir şey olduğunu söylüyordu. Anlaşılan her şeyi biriktir miş şimdi acısını azar azar çıkartıyordu.Kemalin biraz evvel Serhatle gönderdiği Romanla içindeki Mektup Handan hanımın elindeydi. Kemale uzatarak.
-Lütfen şunları alırmısınız
Kemal istemeye istemeye elini uzatıp aldı.Dışarı çıkmak için tam geriye dönüyorduki Handan hanım seslendi
-Bir yere ayrılmayın Kemal bey daha bitmedi.
Handan hanım yan odaya girip dolabını açtı içinden bir şeyler aldı ve tekrar kemalin yanına geldi.Elinde bir naylon poşet vardı. Kemale uzatarak
-Şunlarıda alırmısınız lütfen
Kemal Handan hanımın ne vermiş olabileceğini tahmin etmişti. Naylon poşetin içine Baktı. içinde bir kutu vardı ve kutunun içinde ona yılbaşında Almış olduğu Üstü sedef kakmalı ayna,ikinci gönderdiği mektup ve Tebrik kartı , İpek bir Şal Ve yine daha bu sabah hediye ettiği , onun için özel olarak Kaydettirmiş olduğu Romantik slov parçaları içeren Teyp kaseti duruyordu .
-Lütfen Doktor hanım bunları geriye vermeyin, atın çöpe atın ama ne olur geri vermeyin. Lütfen.....
-Hayır almanızı istiyorum.
-Lütfen Doktor Hanım yapmayın ne olur geri vermeyin çöpe atın
-Hayır siz atın.
Handan hanım kararlıydı ve kemale yapacak bir şey kalmıyordu.Kemal arkasını kapıya yaslamış,ellerini önünde birleştirmiş başı önde idi ve üzgün bir şekilde düşünüyordu.Birden Handan hanım üzgün bir sesle
-Ay Kemal bey ..Lütfen öyle suçlu çocuklar gibi durmayın karşımda ne olur (dedi)
-Bunca laftan sonra ne yapmamı,nasıl davranmamı bekliyordunuz Doktor hanım,Pekala söyleyecekleriniz bittimi .
- Evet bitti.Geriye kalan hediyelerinizide bir dahaki nöbette vereceğim. ve bundan sonrada artık beni rahatsız etmeyin.çünki sizi kırmak istemiyorum..
Kemal şaşkın gözlerle Handan hanımın yüzüne baktı. Handan hanım Gözlerini kemalden kaçırdı.
-Demek beni kırmak istemiyorsunuz.Bu tavrınız beni kırmadımı sanıyorsunuz. Peki kırmış olsaydınız acaba ne yapardınız sanırım beni kurşuna dizerdiniz.Ve Varlığımda sizi artık rahatsız ediyor öylemi,Teşekkür ederim ...........
-Evet rahatsız ediyor.
-Pekala olanlar için sizden özür dilerim.Gidebilirmiyim Doktor hanım.
Handan hanım cevap vermedi.Odadan çıkan Kemal doğruca Kendi dolabının başına gitti elindeki paketi bıraktı. Şoför odasına gittiğinde herkez meraklı gözlerle Kemale bakıyor olanları anlamağa çalışıyordu Suratı öylesine asıktıki Kimse ne olup bittiğini sormağa cesaret edemiyordu.Kemal için burada daha fazla kalmasının bir anlamı yoktu. Bütün dünyası yıkılmıştı.Onun her sözünü belki bir nebze olsun sineye çekebilirdi ama hediyeleri geri vermesini hazmedememişti.İşte bunu yapmamalıydı . Ama yapmıştı işte. Ruhunda depremler oluşmuştu,içi tuhaf bir duygu ile eziliyordu.Kafasının içi allak bullaktı ne düşünmesi gerektiğini şaşırmıştı.Hiç bu kadar büyük bir tepki beklemiyordu.Ağlamak istiyordu beceremiyordu. daha doğrusu bunun için bir sebeb bulamıyordu. Çünki bu sonu isteyerek hazırlamıştı.Hem daha önce kendisinin sergilediği davranış bundan az bir şey değildiki. Kendisine dostluk elini uzatmış birini hakkı olmadan aşağılamaya kalkmıştı ve alacağı cevapta tabiiki bundan az olamazdı . Handan hanım bunu bu akşam yapmamış olsaydı, en uygun bir zamanda gene yapacaktı.En azından bunun için muhakkak bir fırsat kolluyor olacaktı.Çünki Handan hanımda gururuna ve şahsiyetine her kadın gibi düşkün biriydi.Ve hiç bir kadında aşağılanmaya dayanamazdı.
DARBELER ARTIK TESİR ETMİYOR
Bir dahaki nöbet sonrası yine gelip çatmıştı.Gün boyu ikiside birbirleriyle karşılaşmaktan özellikle kaçınmış lardı.O kadarki, öğlen paydosunda bile alt kattaki yemekhaneye ne Kemal inmiş nede handan hanım inmişti.zaten gün boyu çalışma ortamıda karşılaşmalarını engellemişti.Akşam saat altı sularında her kez gitmiş el ayak çekilmişti sağlık ocağında sadece Handan hanım ve yardımcı personel ile diğer ekip olan Kemal ve arkadaşı vardı.Handan hanımın personeli ile Kemalin mesai arkadaşı alt katta kapı önünde laflıyorlardı. Kemal Televizyon odasında oturmuş bir şeylerle meşguldü . Handan hanım ise Hemen televizyon odasının yanındaki odada istirahat ediyor olmalıydı.Bir ara Handan hanımın Kapısının odası açıldı içerden handan hanım elinde bir naylon poşetle Kemalin bulunduğu odaya girdi.Hiç bir şey söylemeden Elindeki poşeti, Kemalin masasının üstüne bıraktı ve yine hiç bir şey söylemeden geldiği gibi tekrar odasına gitti. Kemal, başını kaldırıp handan hanımın yüzüne bakmıştı.Yüzü asık değildi ama, sanki dokunsalar ağlayacakmış gibi üzgün bir hali vardı.O’da böylesi bir durumdan memnun değildi ama bu son sahnede oynanmak zorunda idi.Ve oynanmıştı.İkiside bu tiyatroda hem seyirci hemde aktördü.Ne Kemal, Handan hanım geldiğinde bir şey söylemişti nede o, Kemale tek kelime etmemişti. Bıraktığı poşeti aldı.İçine baktı poşette, Memur olmadan evvel,yıllarca önce mesleği olan heykeltraş oymacılık yaptığı dönemlerde, ağaç üstüne kendi elleriyle oyduğu zenci bir kadın maskı, Adına Hazan Çiçekleri verdiği Şiir Kitabı,Ve yine şiledeyken yazmış olduğu ikisini konu alan, Adını”Merhaba Doktor Hanım”koyduğu kısa bir hikaye kitabı,ve yine ona yazmış olduğu ilk mektup vardı. Yerinden kaltı ve Elbise dolabına doğru yürüdü.Poşeti raflardan birine yerleştirdi.Ve yine raftan bir sarı zarf alıp doğruca Handan hanımın kapısına yöneldi. Zarfın içinde, Şile’de,Sürgünde iken Ziyarete geldiği bir gün, Handan hanımın Fotoğraf makinesi ile çektiği resimler vardı. Bunlar üç ayrı poz idi ama Kemal üçünü’de vermeye kıyamadı. İçinden birini ayırdı.O resimde Handan hanım daha belirgin gözüküyordu o pozun içinden Özenle Handan hanımın bulunduğu yeri kesti. şimdi handan hanım çimenlerin üstünde tek başına oturuyor gözüküyordu. Resmi,cüzdanına koydu.Diğer iki resmide, zarfın içine koyup,kapıyı tıklattı, içerden herhangi bir ses gelmedi.bir daha vurdu yine ses gelmedi. Belkide duymamıştı. Üçüncü defa vurmaya çekindi. Kararsızlık içindeydi . Ne yapacağını şaşırdı. tam bir daha vurmaya niyetleniyorduki kapı yarım bir şekilde açıldı.Handan hanım karşısında Kemali görünce şaşırdı.Onun bir şey söylemesine fırsat bırakmadan kemal elindeki zarfı handan hanıma uzattı. Handan hanım almak istemedi .
-Bunlar nedir
-Resimler
-Ne resimleri ,istemiyorum
-Lütfen alırmısınız
Handan hanım hala tereddüt içindeydi,Kemalin elinde tuttuğu zarfın içinde yeni bir mektup var zannediyor olabilirdi.Ya’da hangi resimler olduğunu anlamış belkide almak istememişti.O böyle tereddütlü davranınca Kemal sıkıldı ve elindeki zarf birden elinden yere düştü. Onu yere atmak aklından bile geçmemişti ama yere düşmüştü artık.Ürkek bir şekilde”Özür dilerim” diyebildi. Sonrada kapıyı çekip kapattı. Üstünden bir yük kalkmış gibiydi , korkunç bir şekilde rahatlamıştı. O’da kendince intikamını böyle almıştı..Fakat bu sefer geçen seferki kadar üzüntülü değildi.Çünki geçen sefer böyle bir şeyi beklemiyordu ve şok olmuştu.Gurur mağlubiyetini yine berabere bitirmişti . Dişe diş, göze göz ,hayatı boyunca vaz geçemediği prensi biydi.Sonunda bu ona ne kadar acı veriyor olursa olsun. İntikamdan bir türlü vaz geçemiyordu.Sanki acı çekmek hoşuna gider gibiydi.Neden böyle davranıyordu ,neden kendisine sempati besleyen insanlarla şu yada bu şekilde kavgalar çıkartıp sonrada pişmanlık duyuyordu. Herkezin kendisini anlamasını beklemesi bir aptallık değilmiydi . Belki bazı şeylerde hiç bir art düşüncede bulunmadan davranıyordu ama karşısındaki insanın , onun kafasının içindekileri bilmesine imkan yoktuki.Kapris yapmak istemişti ama, karşı taraftan bu böyle anlaşılmamıştı Şimdi araların da soğuk rüzgarlar esiyordu.Her ikiside birbirlerinin ortamlarından özellikle kaçıyorlar bir metre bile birbirlerine yaklaşmıyorlardı.Aralarında bir kaç göç başlamıştı,Kemalin Her ne kadar bedeni Handan hanımdan kaçıyor görünse bile bu kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildi. çünki ruhunun her zerresinde onun varlığınla yaşıyordu. onu düşünmediği bir anı bir saniyesi yoktu. Hiç bir şey yapmıyor olsa bile anı defterine yine onunla ilgili bir şeyler karalamadan duramıyordu. Alkol, Eroin bağımlısı gibi bir HANDAN bağımlısı olup çıkmıştı.
9.HAZİRAN ÇRŞ
Bu gece iş elbiselerimi ütüledim, ertesi günü nöbetim var. Normal olarak nöbet çizelgesinde Handan hanımın nöbetçi olmaması gerek .ama içimde bir şeyler onu mutlaka göreceğimi söylüyor böyle bir şey olması mümkün değil ama bu duyguyu bir türlü bastıramıyorum. onu öyle özledimki. Kaç gündür uzaktanda olsa göremediğim kimbilir kaçıncı nöbet bu.Dargında olmuş olsak konuşmu yorda olsak.Bir arada bulunmaktan özellikle kaçınıyorda olsak.onunla aynı çatıyı bir geceliğinede olsa paylaşıyoruz ya,Onunla aynı binanın içinde olduğumu bilmek bile beni mutlu ediyor.Onu uzaktan görüyor olmak,aman Allahım neden beni bu kadar mutlu ediyor. Yoksa ben yavaş yavaş kafayımı sıyırıyorum.Ama yinede her şeye rağmen karşılaştığımızda onu umursamadığımı, hissetirmeliyim.Bu bana ne kadar zor gelirse gelsin göstermiş olduğu davranışın intikamını sürdürmeliyim Peki ama neden onu yarın görecekmişim gibi bir his var içimde. Yarın nöbetçi değilki.En iyisi yatıp uyumak........
Sabah erkenden kalkıp işe geldim.Odama çekildim.Biraz gazete okudum, akşam geç yatmış olduğum için uzanıp dinlenmeye çekildim uyumuşum. saat 12.30 kalkıp yemeğe indim. Daha sonrada kapı önünde bir personel arkadaşla sohbet ediyoruz (Adı,Şampiyon)Bana Handan Hanımın Bu gün burada olduğunu söylüyor.Ve onu çok mutlu görmüş, Birden şaşırdım şaka yaptığını zannettim.Ama akşama doğru onu gördüm şampiyon doğru söylemişti .Dün gece onun göreceğime dair hissettiklerim doğru çıkmıştı. yani bana malum olmuştu. insan gerçektende bir şeyi yürekten çok isteyince o şey her nasılsa tahakkuk ediyordu. bu da hayatın bilinmez gizemlerinden biriydi.Ve çok sevinçliyim. Bir ara merdivenlerde karşılaştık o yukarı çıkıyor bende aşağı inmeğe hazırlanıyordum. Onu görünce hemen geri döndüm onunla karşılaşmak istemedim.Gayet tabiiki onu görmeyi yürekten istiyorum ve şimdi karşımda idi. ama böyle davranmak zorundayım.Onunda beni görmemiş olması mümkün değil. Gün boyu onu bir şekilde sinir ettim.özellikle bana doğru baktığında hemen ya yerimden kalkıp gidiyorum. ya kafamı çeviriyorum yada arkamı dönüyorum . Bütün bu yaptıklarımı zerre kadar umursadı ğını zannetmiyorum ama ben triplerdeyim galiba.Bazende aynı şeyleri o yapıyor. O yapınca bu sefer ben daha çok üzüntü duyuyorum. Peki ama biz dargınız neden bana bakıyorki anlamış değilim.
10.HAZİRAN
Handan Hanım saat 9.30 da odasından çıktı alt kata iniyor bense dolabıma eşyalarımı yerleştiriyorum. Yüzüne baktım. biraz solgun ve asıktı.Bir an için acaba beni gördüğü içinmi yüzü asıldı diye bir düşünce içersin deyim.Yoksa beni kırdığı için üzgünde onun içinmi öyle gözüküyor bunu anlamış değilim.Veya hiç selam sabah etmeyip onu yok saydığım içinmi,hangisi doğru bilmiyo rum.Her şeye rağmen onu asık yüzlü, üzgün görmek beni üzüyor.Gururuma dokanmış olsada, ona kırgın ve kızgın olmadığımı bir şekilde belirtmeli ve ona verdiğim bu cezayı bitirmeliyim.Yinede Ona günaydın deyip dememek arasında kararsızım.Dün yine birlikte nöbetçiydik.Ve gün boyu bana hep baktığının farkındayım.Onu bir kaç kerede,bana kaçamak bir şekilde bakarken yakaladım. Akşam üstü arabada oturuyorum. Aracın yönü,binanın giriş kapısı ile paralel duruyor . özellikle ondan tarafa bakmıyorum ama onun bana baktığını aracın aynasından görüyorum fakat o bunun farkında değil. Saat 21.30 oldu. arabada müzik dinliyorum. Handan hanım kapı önüne çıktı ve bu sefer bir sandalye çekti oturdu, bir kaç kere bana baktığını fark ettim ve hemen aracı geri vitese takıp aracı binanın arkasına çektim. şimdi ne ben onu ne o beni görüyor.Bir ara eğilip baktım. ben aracı geriye çektikten az sonra oda yerinden kalkıp odasına yatmaya çekildi. İşte bu sabah onu gördüğümde, akşamki bakışlarının hatırına selam verip vermemek arasında kararsız kalmışken, birden ağzımdan “GünaydınDoktor” hanım kelimeleri döküldü. Anında selamıma mukabele etti ama şaşırmıştı.Sesi biraz soğuk gibiydi ama Ben yinede güne mutlu başlamasını istediğim için o selamı vermiştim. Arabasına binerken onu pencereden gizlice izledim yüzü gülüyor gibiydi. onu gülerken görünce benimde içimi bir neşe sevinç kapladı.Ve bende nedensiz bir şekilde güne mutlu başlamış oldum.
14 Haziran.99
Bu gün fazla bir işimiz çıkmadı gün boyu oturduk. öğlen yemeğe alt kata indim. Handan hanımda orada ben ara sıra çaktırmadan ona doğru bakıyorum. Baktığımın farkındamı bilmiyorum ama bir ara onunda bana baktığını görür gibi oldum hemen başını çevirdi. Yemekten sonra bir çay içip kapı önüne çıktım arabayı yıkamağa karar verdim.Aslında araba yıkamasını pek sevmem kolay kolayda yıkamam. Ama yapacak başka bir iş olmayınca can sıkıntısından yıkıyorum.Bir ara gözüm giriş kattaki hemşire odasının penceresine takıldı.Fark ettirmeden bakınca Handan hanımın bana baktığını beni seyrettiğin görür gibi oldum hemen içeri doğru çekildi onu görmemi istemez gibi bir hali var.Ben emin olmak için bu sefer ısrarla cama bakıyorum ama görünürde kimse yok birşeyler beni üst kata bakmağa zorluyor. İşte orada Evet handan hanım bu sefer üst kattan bakıyor . Zaten gün boyu karşılaştığımızda da,Pek öyle surat asar gibi bir hali yoktu. Nedense,ben onun keyifli olduğunu gözlerinin içine bakınca anlıyorum çünki pırıl pırıl parlıyorlar. Galiba bu dargınlığı bitirsek iyi olacak.Çünkü bütün gün bütün gece beraberiz ve burada bizden başka dargın olan kimse yok .Ama kimse bizim birbirimizle dargın olduğumuzun farkında değil.En yakın bir zamanda ondan özür dilemeliyim. gerçi özür dilemem için bir sebeb yok ama, beni yanlış anladığından eminim.Selamlaştık ama bu yetmez onunla mutlaka konuşmalıyım.Yaptığım hatayı tamir etmeliyim.
FIRTINADAN SONRAKİ , MELTEM
Kemal bu gün her ne olursa olsun Handan hanımın yanına gidip yaptıkları için özür dileyecek ve onun gönlünü almağa çalışacaktı. Gün boyu kafasında onunla ne konuşması gerektiğini düşündü durdu.Nerden başlayaca ğını bilmiyordu.Ama bir yerlerden başladığı anda arkası gelecekti.Saat 17.30 suları olmuştu. Sağlık ocağında gündüz çalışanlar gitmiş,koca binada Kendi ekip arkadaşı ve Handan hanımın Hemşiresinden başka kimse yoktu ve etraf sakindi.Korkunç bir heyecan içindeydi, neredeyse eli ayağı titriyordu.Kapıyı korkarak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder