halinde idi.İşte bu yüzden birlikte olmuş olsalardı,ikisi arasında bir sürtüşme bir tartışma kaçınıl mazdı .Hiç istemediği bir şeydi bu, ya onun her dediğine eyvallah etmek zorunda kalacak,Kendi kişiliğinden ödün verecekti.Sonrada bunun acısını çıkarmak için ilk fırsatta kaçınılmaz bir şekilde agresifleşecek.Yada bazı şeyleri kendi bildiği gibi halledecekti.Bu seferde Doktor hanımın lider kişiliği ile bir çatışma onun kendi iç aleminde başlayacaktı ve böylesi bir durumu Handan hanım ne zamana kadar kabul edecekti.Bu gün belki konuşmuyor lardı ama en azından hala birbirlerine karşı bir saygıları var olduğunu biliyordu. Ama bununda bitmesi birbirlerine düşman olmaları kaçınılmazdı.İşte bu yüzden birlikte çalışmıyor olmalarına seviniyordu. Zaman zaman düşünü yordu acaba seminerde karşılaştıklarında selam vermemiş olması hatta onun yüzüne bile bakmamış olması doğru bir haraketmiydi. Bu güne kadar kendisine gayet nazik davra nan bu hanıma böyle davranmış olması affedilir bir şeymiydi .Aslında ona minnet bile duyması gerekirdi. Haddini aşarak ona mektuplar yazmış telefonlar etmişti ve hiç birinden en ufak bir terslenme ile karşılaşmamıştı. belkide Doktor hanım kendisini kırmak istememişti. Ama istememiş bile olsa, en ufak nezaketine fazlası ile karşılık almış olması,işte esas Handan hanımın bu tavrı onu daha çok üzmüştü.Birlikte oldukları zaman ondan kendisine bir sıcaklık yayıldığını hissediyordu .Ve bununda nedenini çözmekte zorlanıyordu. Bu kafasının ürettiği bir vehim değildi. Bazı şeyler söylenmesede, Hissediliyordu.Eğer Gerçekte, Kemalin yaklaşımından bir rahatsızlık duyuyor olmuş olsaydı bunu mutlaka bir şekilde ifade eder ve En azından Kemali nazik bir şekilde uyarırdı . Handan hanım bir gün bir sohbet esnasında şöyle demişti.”Eğer bir kimse, birine karşı bir sevgi hissediyor ve sevgiyi hissediş,anlık değilde insanın içine dalga dalga yayılı yorsa,bunun sebebi.mutlaka karşısındaki muhattabından yayılan bir sevgi olmalıdır. hissettiğimiz sevgi karşımız dakine çarpıp ondaki sevgininde,kendi kalbimize yansıma sıdır.Eğer bu yansıyış olmamış olsa. Seven acaba’larda yani şüphe içinde kalmaz. kesin olarak bilirki aşkı tek taraflıdır”. Kemalin hala bir acabası varsa bu acaba karşısındaki insanın elektiriğinden kaynaklanmaktaydı.İşte Handan hanım,kendisine ne kadar soğuk davranmaya çalışırsa çalışsın yinede ondan kemale yansıyan bir şeyler olmalıydı Çünkü, aralarında geçen o seminerdeki soğuk havaya karşılık, Handan hanımın izinden dönüşünün ikinci haftası kemalle aralarında sanki hiç bir şey olmamış gibi sıcak dostluk yine kurulmuş devam ediyordu.Hemde olan bitenin nedenini hiç konuşma gereği bile duymadan böyle bir şey yaşanmamış gibiydi. Kemalde, artık handan hanıma karşı soğuk tavır takınmaktan vaz geçmişti.ama yinede zaman zaman ona kinayeli bir şekilde laf sokuşturmadan duramıyordu. Eskiden böyle bir şey yapmaya gönlü el vermezdi. Ama sanki ondan, red edilmiş olmasının intikamını almağa çalışıyor gibiydi.
KAHVALTIYA DAVET VE İLK SALDIRI
O sabah Hemşire odasına girdiğinde ortadaki sehpaya.Kahvaltı sofrası kurulmuş ve sofranın başındada İsmail vardı. odada İsmailden başka bir hemşire ve Handan hanımda vardı.Tepsinin bir kenarında, peynir zeytin diğer tarafındada bir tabağa Domate ve salatalık doğranmıştı. Kemal:.
- Afiyet olsun ......(diye seslendi.)
- Buyur Kemal , sende gel .
- Yoo sağol siz yiyin
- Gel işte naz yapma
- Afiyet olsun dedik ya. Hem ben sabah sabah domates hıyar yemeğe alışık değilim. Ben senin gibi köylümüyüm .
Aslında bu son söylediğini şaka olsun diye İsmaile takılmak için söylemişti.Tabiiki köylülük ayıp bir şey değildi ama bir an için onu kızdırmak istemişti.Kemal yaptığı gafı anlayıp odadan çıkıp gitti. Çünki odada İsmail yalnız değildi doktor handanda orada idi ve birlikte kahval tı ediyorlardı. Pek ala onun bu sözüne bir şekilde alınmış olabilirdi.Yarım saat sonra Koridorda İsmaille karşılaştık larında, İsmail :
-Biraz evvel ayıp ettin .
-Neden sana köylü dediğim içinmi
- Beni boşverde, Domatesle hıyarı handan hanım getirmişti
- Yapma yaa.
Gerçektende ayıp etmişti Kemal , boş boğazlık edip lüzumsuzca bir laf ettiğinin farkına vardığında ise artık çok geçti. Daha sonra düşündüğünde bunu laf olsun diye söylemediğini fark etti. çünki söylediği o laf , şuur altında ki gerçeğin dışa vurulmasıydı.Handan hanımın kendisine yüz vermediğine inanmağa başlamıştı. o halde oda bir şekilde eline geçen her fırsatta handan hanımı aşağıla malıydı.bunu bilerek ve isteyerek yapmıştı.Handan hanım ne kadar doktor olursa olsun neticede bir köylü kızıydı , kendisi ise şehirli. Halbuki ne kadarda boş bir avuntu idi ve kemalde bunun farkında değildi İnsanlara şehirli olmuş olmak fazladan bir değer vermiyordu.Eline geçen her fırsatta bu tür boş boğazlıkları hep yapıyordu. Öğlen paydosunda yemekhaneye indiğinde bütün masaların dolu olduğunu gördü bir tek handan hanımın karşısındaki sandalye boştu bir an tepsiye yemek alıp almamak arasında tereddüt etti sonunda yemekhanenin boşalması beklemek en iyisi deyip tam dışarı çıkarken handan hanımın seslen diğini duydu.
- Kemal bey buraya otursanıza burası boş
- Rica ederim Doktor hanım bizim oraya oturmak ne haddimize o masa protokol masası ve bizde haddimizi biliriz.
Handan hanım cevap vermedi ama kaşları çatılmış bir şekilde Kemale baktı ve yemeğini yemeğe devam etti. anlaşılan bu cevaba sinirlenmişti.Kemal handan hanımın sinirlenmiş olmasına aldırmadan Yemekhaneden çıkıp gitti.aslında böyle söylemesine gerek varmıydı diye bir an düşündü .Ama tabiiki vardı. Handan hanım bir doktor kendisi ise bir şofördü ve bu gerçeğin değişmesine imkan yoktu.Eğer sosyal şartları eşit olmuş olsaydı Handan hanım Kemale bu günki tavrını tabiiki sergileyeme yecekti.Zaman zaman onun Doktorluğu aklına geliyor ve arada aşılması imkansız mesafeler oluşuyordu. Öyleyse Kemalde Haddini bildiğini ona bir şekilde ifade etmişti. o kim oluyorduki koskoca bir doktorla aynı masada yemek yeme cüretini gösterecekti. İlk bakışta böylesi bir durumda kemalin komlekse kapıldığı düşünülebilir ama . aslında o bunları söylerken. bu lafının altında ince bir alay vardı.Ve olayları traji komik bir hale sokuyordu. Kemalde çok iyi biliyorduki. okumuş olmak kariyer sahibi olmak insana ,fazladan bir insani değer yüklemiyordu . Toplum içinde bir çok tahsilli ve kariyer sahibi insan vardı ama büyük bir çoğunluğu,Doğru dürüst cümle kurup konuşmaktan aciz,oturup kalkmasını bilmeyen , yemek adabından bihaber,Sosyal hayatları olmayan yoz ve görgüsüz insanlar topluluğu idi.Ve maalesef bugünün eğitim düzeyi,Böyle insanları diploma ve kariyer sahibi yaptıkça ülkenin her alanda kalkınması ve medinelişmek hayalden başka bir şey değildi.
RÜZGARLAR SERT ESİYOR
Günler öylece akıp gidiyordu.Tıpkı eskiden olduğu gibi Nöbet günleri genellikle, Handan hanımla çakışıyordu.Bu kasten hesaplanarak ,palanlanan bir şeymiydi. yoksa Bir tesadüfün neticesimiydi Kemal bunu daha sonraki günlerde bile anlamakta zorlanacaktı. Çünki Handan hanım sık sık nöbet değiştiriyordu.Ne tesadüftürki bu değişiklikler hepte Kemalin nöbetlerine denk geliyordu. Gelmemiş olsaydı ve onu seyrek görmüş olsaydı belki, daha iyi idi ama yinede onu görüyor olmak kendisini memnun ediyordu.Onunla geceyi aynı çatı altında geçirmiş olmaktan daha büyük mutluluk veren hiç bir şey yoktu hayatında.Yinede her şeye rağmen, fırsatını buldukça Handan hanıma bir şekilde laf sokuşturmadan duramıyordu Bu güne kadar karşı karşıya gelip bir tartışmaya meydan vermemişlerdi.Kemal bu konularda adeta bir uzmandı o hiç bir zaman karşısındaki kişiyi muhatap alıp bire bir laf söylemez dolaylı yollardan göndermeler yapardı . Böyle olduğu içinde Handan hanımın ona cevap vermesine yada tartışmaya girmesine imkan yoktu. çünki Kemal hedef seçtiği konuları ve Handan hanımın kızdığı şeyleri çok iyi biliyordu.Halbuki Kemalde böyle davranıyor olmaktan hoşnut değildi.Oysa ,onu çok seviyordu. İstediği tek şey sadece onunla konuşmak sohbet etmekti. Handan hanım ise devamlı meşgul idi. Her boş vaktinde harıl harıl ders çalışıyor ,ve uzmanlık sınavlarına hazırlanıyordu.o akşam Kemal kapı önünde oturuyordu, bir yandanda koridorda dolaşan Handan hanımı izliyordu. sağlık ocağına gidip gelen hasta trafiği azalmış ve yavaş yavaş el ayak çekilmeğe başlamıştı.Handan hanım müracaattaki telefonun başına geçti ve konuşmağa başladı. Kemal Büyük bir sabırla Handan hanımın telefon görüşmesinin bitmesini bekleyip duruyordu. Bu arada kemalde Sağlık memuru Mehmet efendi ile sohbet ediyordu. Handan hanımın yanına gelmesinden artık ümidini kesmişti. Telefon görüşmesi bir hayli uzun sürmüştü. Bittiğinde ise saat yirmi iki otuzu gösteriyordu. Birden, Handan hanım ansızın,kapının ağzında beliriverdi.Öylece ayakta duruyordu.Kemalle Mehmet bey sohbeti kestiler,ayakta duruyor olmasına Kemal bir hayli içerlemişti,gelip yanlarına bir iki dakika için bile olsun oturabilirdi . Anlaşılan, Handan hanım kapı önünde biraz oyalanıp sonra yukarı kata odasına çıkacaktı.Kemal bir an için böyle düşündü. oysa kaç saat büyük bir sabırla onun gelip oturmasını dört gözle beklemişti.Gelmişti ama galiba biraz sonrada gidecek gibiydi.Neden gelip hemen oturmamıştıki yoksa davetmi bekliyordu.Kemal onun oturmayıp yukarı odasına çıkacağına kanaat getirmişti.Madem çıkacaktı öyleyse buna bir sebeb yaratmak lazımdı.Kemal kafasını lakayt bir şekilde Handan hanımdan yana çevirdi
- Doktor Hanım kapı önünde durmayın,Yoksa rüzgar çarpar üşütürsünüz.
Bir an için büyük bir sessizlik oldu.Ortada ,görünmeyen ama hissedilen buz gibi bir atmosfer oluşmuştu.Aylardan mayıs ve Handan hanımın kapı önünde durmasıyle üşütebi lecek olması,hiçte inandırıcı bir şey değildi.Bu resmen başımda durma çek git demekten başka bir anlama gelmiyordu. Handan hanımında bunu başka şekilde yorumlamasına imkan yoktu.Bir an buz gibi bir hava esti . Handan hanım hiç bir şey söylemeden Kemalin yanından geçip dışarı çıktı arabasına doğru yöneldi . Önce arabanın ön kapılarını açtı kapattı, sonra arka kapısını açıp kapattı Tekrar ön kapıyı açtı kemal onun ne yaptığını görmüyordu ama kapı seslerini duyuyordu.Belliki Handan hanım Kemalin bu tavrına çok sinirlenmişti.Böyle bir şey bekle miyordu.Kemal ise onu umursamaz bir şekilde cep telefonunu çıkardı ve bir bayan arkadaşını aradı ve konuşmağa başladı birazda yüksek sesle handan hanımın duyacağı şekilde bağırarak konuşuyordu.
- Canım, seni özledim .Sesini duyayım dedim.Nasılsın.
Kemalin aslında kimseyi aramak gibi bir niyeti yoktu ama bu son hareketi Handan hanımı daha çok sinir etmek ve artık onun kendisi için bir önemi kalmadığını ona anlatmak içindi .Ve Handan hanımda mesajı almıştı. Daha sonra kemal yerinden kalkıp odasına çekildi.Artık rahattı. Handan hanımı kafasından sildiğini ona göstermişti.Güzel bir tiyatro sergilemişti. gerçektende Handan hanımı silebilmişmiydi . Asla, onu hala seviyordu. ama bu oyunu gururunu kurtarması için oynaması lazımdı. O bir cümle bir anda bütün dostluklarını ve saygıyı silip götürmüştü ve o anda bunun farkında değildi.Gururundan bunu göre miyordu. Aradığı bayan arkadaşı ile , üç ay evel bir gün yanlış mesajlaşma sonucu tanışmışlardı.Kızcağız henüz yirmi beş yaşında.ve neredeyse kemalin kızı yaşındaydı. Erzurumda oturuyordu.Adı Ayseldi. ikiside birbirlerini o güne kadar hiç görmemişlerdi.Ama yinede iki iyi dost olmuşlardı. birbirlerinin yalnızlıklarını paylaşıyorlardı. Ayselin ses tonu ne kadarda Handan hanıma benziyordu. onunla konuşurken karşısında sanki Handan hanım var gibi geliyordu . Daha sonraki günlerde Handan hanımı hep asık suratlı olarak gördü. Anlaşılan onu bir hayli kızdırmıştı.O böylesi bir durumu hiç hesap etmemişti. Daha doğrusu artık onun kendisine nefretle bakıyor olmasının kendisini bu kadar üzebileceğini hiç düşünmemişti.O tavır koyarsa onu kafasından atmak daha kolay olur diye hesap etmişti ama şimdi hiç bir şey hesapladığı gibi gitmiyordu. çünki Handan hanımla her yüz yüze,göz göze geldiklerinde Handan hanım ona sanki bir nefret ve hınçla bakıyordu.Ve bu durum artık onu çok rahatsız etmeğe başlamıştı sonraki günler ise bu bir, vicdan azabına ve bir pişmanlığa dönüşmekte geçikmedi. Gerçektende çok pişman olmuştu ve galiba bu durumu düzeltmeside pek o kadar kolay gözükmüyordu.Şimdi onun dostluğunuda ebediyyen kaybet miş gibiydi.Ve artık kafasında tek bir takıntısı vardı.Bu durumu düzeltmek için ne yapabilirdi. şimdi hep bunu, hep bunu düşünüyordu Onunla konuşmağa özür dilemeğe bile cesareti yoktu. Handan hanımın,Daha konuşmaya başla madan sözünü keseceğini çok iyi biliyordu.Bir şeyler yapmalıydı ama ne ?
KEMALE İLK TOKAT
Kemal,o geceden sonra, bir daha Handan hanımı, gülerken hiç görmedi.Bir kaç kere göz göze geldiklerin de ise öyle bir nefret ve kinle bakıyorduki damarlarındaki kanın çekildiğini sanıyordu.Yaptığına çok pişman olmuştu.Onu öyle, asık yüzle görünce bütün psikolojisi alt üst oluyordu Halbuki o gece, amacı onu yanından kovmak değildi, sadece sitem etmek istemişti.Ama işler hiçte hesapladığı gibi gitmemişti .Eğer bunu söyleyen Kemal değilde bir başkası olsaydı o anda ağzının payını alırdı. Çünki Handan hanım bir başkasının laubalilik sayılabilecek bu tür konuşmasına müsaade etmezdi.Fakat nedense Kemale bir şey söyleyememişti.Zaten bir başkası da böyle bir şeye cesaret bile edemezdi.Sonraki hafta Handan hanımla nöbeti olmasına rağmen Handan hanım Nöbetlerini değiş tirmiş artık karşılaşmak bile istemiyor gibiydi . Kemalde bunun farkında idi Ondan özür dileme şansıda kalmamıştı Kendi adına özür dilemesi için Araya aracıda koyamazdı Geriye bir tek Şey kalıyordu,bir iki satır yazıp ondan özür dilemeliydi Ama bu hiçte akılcı bir davranış değildi . Handan hanım o gece öylesine kızmıştıki, Olay birden bire geliştiği için o an şaşırmış bir şey söyleyememişti ama, intikam almak için en ufak bir fırsat kolluyordu ve Kemalde bunu biliyordu. Öyleyse bu fırsatı ona vermeliydi. Çünkü Handan hanımın kırılan gururunu bir şekilde onarmalıydı.Gece uzun uzadıya düşünüp bir mektup yazdı ertesi günü kendi nöbeti yoktu ama arkadaşı İsmaili pek ala ziyarete gidebilirdi.O gün handan hanımında nöbetçi olduğunu nöbet listesinden öğrenmişti Yazdığı mektubu Yeni aldığı bir romanın içine gizledi , güzelce paket yaptı.İş yerine geldiğinde Arkadaşları ile ayak üstü bir sohbet yaptı, sonrada kapı önündeki iskemlelerden birine oturup etrafı seyretmeye başladı. koridorda handan hanıma rastlamamıştı.Büyük bir ihtimalle odasında ders çalışıyor olmalıydı.Odaya giremez di , çünkü onunla karşılaşmaya cesareti yoktu. Bu arada içindende dua ediyordu bir hasta gelsin ve muayene etmek için Handan hanım odasından aşağı insin diye çünkü o aşağı indiğinde odasına girip İçinde mektup gizli olan Romanı masasının üstüne koyup ordan kaçmayı planlıyordu Okuduktan sonra, onun fırça atacağını çok iyi biliyordu. ama en azından o Günkü siniri geçmiş olacağı için kolay atlatırım diye düşünüyordu . İnadına hasta filan geldiğide yoktu.Planı suya düşmek üzere idi.Öylesine dalmıştıki yanına birinin geldiğini farketmemişti.Biri selam veriyordu , başını kaldırıp baktı.Bu karşıdaki eczanenin kalfası Serhatten başkası değildi.
-Kemal ağbi iyi akşamlar
-İyi akşamlar
-Ne o hayrola bugün nöbetçimisin
-Yok ,değilim. ziyarete geldim
-İyi, hoş geldin... Kemal ağbi Handan hanımı gördünmü
Serhatin elinde bir ilaç torbası vardı.Belliki onun sipa rişlerini getirmişti.Eczanede işe başlayalı çok kısa bir süre olmuştu. bu yüzden kimin, kimi tanıyıp tanımadığını bilmesine imkan yoktu.Kemal,birden Handan hanımı tanımazdan gelmeyi uygun gördü.Çünkü beklediği fırsat ayağına kendiliğinden gelmişti.
- Serhat... Handan hanım kim
- Doktor hanım canım ,tanımıyormusun
- Burda bir sürü doktor hanım var hangisi Handan ben nerden bileyim .
- Nasıl tanımazsın yahu
- Yoksa Şu genç hanımmı. Hani şu arabanın sahibi
Eliyle handan hanımın arabasını gösteriyordu
- Evet ta kendisi
- Hay allah, iyiki sordun(Elindeki paketi göstererek) Bende şu paketi ona nasıl vereceğim diye düşünüyordum. Biraz evvel,arkadaşlar göreve gitti. Bunu’da Muayeneye gelen hastanın biri.Handan hanıma verirmisiniz diye bıraktı , Mademki yukarı çıkıyorsun o zaman kendisine veriver.Benden aldığını söylemezsen iyi olur.Çünkü, kendisi ile tanışmıyoruz huyunu suyunu bilmem. bakarsın paketi, ben aldım diye kızar.
- Tabii veririm
Serhat hiç bir şeyden şüphelenmemişti. merdivenleri çıktı. Kemalde arkasından çıktı odaya girip paketi verip vermediğini kontrol etmek istedi . Serhat doktor hanımın odasına girdiğinde oda Şoför odasına girip beklemeğe başladı.Aslında,paketi serhate verip oradan ayrılmış olsaydı,belki daha iyi idi ama onun eline geçtiğinden emin olmak istiyordu. Belki Serhat veririm deyip vermeyerek romanı kendisine saklayabilirdi ve içindeki mektubuda ister istemez göreceği içinde başkalarına söyleyebilirdi Hem ondan onun tepkisinede öğenmiş olurdu. beklemeğe başladı ama, bu uzun sürmedi. Çünkü Serhatin odaya girmesi ile çıkması ve Kemal’e, seslenmesi bir oldu. İşte bunu beklemiyordu. Bu kadar çabuk olacağını ummamıştı . Ama belliki çağırtan Handan hanımdı.Serhatin seslenmesi ile Kemalin kapı arkasına saklanması bir oldu. Serhat bir yandan Kemal ağbi diye bağırıyor bir yandanda hem aşağı inip merdivenlere bakmış hemde bulunduğu odaya bir göz atmıştı. Onun kapı arkasına saklanmış olacağını düşünemediği içinde öylesine bakıp tekrar Handan hanımın odasına gitmişti. Şimdi Kemal bulunduğu yerden kımıldamağa korkuyordu. Çünkü bu korkusu yersiz değildi. Serhat gittikten bir iki dakika sonra, Handan hanımında gelip odaya baktığını kapı aralığından görmüştü ama Handan hanım onu görmemişti.Hala kapı arkasında idi ve görmemesi için bildiği bütün duaları okumuştu Allahtan alt kata Hasta gelmiştide Handan hanım muayene için aşağı inmek zorunda kalmıştı.Uzunca bir süre öylece kapı arkasında kala kaldı yakalanmaktan korkuyordu. Biraz sonra arkadaşları görevden dönmüştü.Şimdi en kısa bir zamanda o,hasta muayenesi ile meşgulken buradan ayrılmalıydı İsmaile usulcacık seslendi.
-İsmail inip bir baksana bakalım. Handan hanım aşağıdamı
İsmail bir koşu merdivenleri inip hemen yukarı çıktı.
-Evet Koridorda dolaşıyor.
-Yapma yaa... Desene burda mahzur kaldık.
-Ne oldu hayrola,
-O görmeden,Benim buradan çıkıp gitmem lazım.
-Neden ne olduki
-Boş ver sonra konuşuruz. Sen şimdi aşağı in o muayene odasına girer girmez bana işaret et sonra anlatırım tamammı
-Ulan gene bir haltlar karıştırıyorsun ama hadi hayırlısı.
İsmail aşağı indi.Kemal merdiven trabzanlarından aşağı bakıyor ve İsmailin işaretini bekliyordu.Aradan bir beş dakika geçmiştiki.
KAHVALTIYA DAVET VE İLK SALDIRI
O sabah Hemşire odasına girdiğinde ortadaki sehpaya.Kahvaltı sofrası kurulmuş ve sofranın başındada İsmail vardı. odada İsmailden başka bir hemşire ve Handan hanımda vardı.Tepsinin bir kenarında, peynir zeytin diğer tarafındada bir tabağa Domate ve salatalık doğranmıştı. Kemal:.
- Afiyet olsun ......(diye seslendi.)
- Buyur Kemal , sende gel .
- Yoo sağol siz yiyin
- Gel işte naz yapma
- Afiyet olsun dedik ya. Hem ben sabah sabah domates hıyar yemeğe alışık değilim. Ben senin gibi köylümüyüm .
Aslında bu son söylediğini şaka olsun diye İsmaile takılmak için söylemişti.Tabiiki köylülük ayıp bir şey değildi ama bir an için onu kızdırmak istemişti.Kemal yaptığı gafı anlayıp odadan çıkıp gitti. Çünki odada İsmail yalnız değildi doktor handanda orada idi ve birlikte kahval tı ediyorlardı. Pek ala onun bu sözüne bir şekilde alınmış olabilirdi.Yarım saat sonra Koridorda İsmaille karşılaştık larında, İsmail :
-Biraz evvel ayıp ettin .
-Neden sana köylü dediğim içinmi
- Beni boşverde, Domatesle hıyarı handan hanım getirmişti
- Yapma yaa.
Gerçektende ayıp etmişti Kemal , boş boğazlık edip lüzumsuzca bir laf ettiğinin farkına vardığında ise artık çok geçti. Daha sonra düşündüğünde bunu laf olsun diye söylemediğini fark etti. çünki söylediği o laf , şuur altında ki gerçeğin dışa vurulmasıydı.Handan hanımın kendisine yüz vermediğine inanmağa başlamıştı. o halde oda bir şekilde eline geçen her fırsatta handan hanımı aşağıla malıydı.bunu bilerek ve isteyerek yapmıştı.Handan hanım ne kadar doktor olursa olsun neticede bir köylü kızıydı , kendisi ise şehirli. Halbuki ne kadarda boş bir avuntu idi ve kemalde bunun farkında değildi İnsanlara şehirli olmuş olmak fazladan bir değer vermiyordu.Eline geçen her fırsatta bu tür boş boğazlıkları hep yapıyordu. Öğlen paydosunda yemekhaneye indiğinde bütün masaların dolu olduğunu gördü bir tek handan hanımın karşısındaki sandalye boştu bir an tepsiye yemek alıp almamak arasında tereddüt etti sonunda yemekhanenin boşalması beklemek en iyisi deyip tam dışarı çıkarken handan hanımın seslen diğini duydu.
- Kemal bey buraya otursanıza burası boş
- Rica ederim Doktor hanım bizim oraya oturmak ne haddimize o masa protokol masası ve bizde haddimizi biliriz.
Handan hanım cevap vermedi ama kaşları çatılmış bir şekilde Kemale baktı ve yemeğini yemeğe devam etti. anlaşılan bu cevaba sinirlenmişti.Kemal handan hanımın sinirlenmiş olmasına aldırmadan Yemekhaneden çıkıp gitti.aslında böyle söylemesine gerek varmıydı diye bir an düşündü .Ama tabiiki vardı. Handan hanım bir doktor kendisi ise bir şofördü ve bu gerçeğin değişmesine imkan yoktu.Eğer sosyal şartları eşit olmuş olsaydı Handan hanım Kemale bu günki tavrını tabiiki sergileyeme yecekti.Zaman zaman onun Doktorluğu aklına geliyor ve arada aşılması imkansız mesafeler oluşuyordu. Öyleyse Kemalde Haddini bildiğini ona bir şekilde ifade etmişti. o kim oluyorduki koskoca bir doktorla aynı masada yemek yeme cüretini gösterecekti. İlk bakışta böylesi bir durumda kemalin komlekse kapıldığı düşünülebilir ama . aslında o bunları söylerken. bu lafının altında ince bir alay vardı.Ve olayları traji komik bir hale sokuyordu. Kemalde çok iyi biliyorduki. okumuş olmak kariyer sahibi olmak insana ,fazladan bir insani değer yüklemiyordu . Toplum içinde bir çok tahsilli ve kariyer sahibi insan vardı ama büyük bir çoğunluğu,Doğru dürüst cümle kurup konuşmaktan aciz,oturup kalkmasını bilmeyen , yemek adabından bihaber,Sosyal hayatları olmayan yoz ve görgüsüz insanlar topluluğu idi.Ve maalesef bugünün eğitim düzeyi,Böyle insanları diploma ve kariyer sahibi yaptıkça ülkenin her alanda kalkınması ve medinelişmek hayalden başka bir şey değildi.
RÜZGARLAR SERT ESİYOR
Günler öylece akıp gidiyordu.Tıpkı eskiden olduğu gibi Nöbet günleri genellikle, Handan hanımla çakışıyordu.Bu kasten hesaplanarak ,palanlanan bir şeymiydi. yoksa Bir tesadüfün neticesimiydi Kemal bunu daha sonraki günlerde bile anlamakta zorlanacaktı. Çünki Handan hanım sık sık nöbet değiştiriyordu.Ne tesadüftürki bu değişiklikler hepte Kemalin nöbetlerine denk geliyordu. Gelmemiş olsaydı ve onu seyrek görmüş olsaydı belki, daha iyi idi ama yinede onu görüyor olmak kendisini memnun ediyordu.Onunla geceyi aynı çatı altında geçirmiş olmaktan daha büyük mutluluk veren hiç bir şey yoktu hayatında.Yinede her şeye rağmen, fırsatını buldukça Handan hanıma bir şekilde laf sokuşturmadan duramıyordu Bu güne kadar karşı karşıya gelip bir tartışmaya meydan vermemişlerdi.Kemal bu konularda adeta bir uzmandı o hiç bir zaman karşısındaki kişiyi muhatap alıp bire bir laf söylemez dolaylı yollardan göndermeler yapardı . Böyle olduğu içinde Handan hanımın ona cevap vermesine yada tartışmaya girmesine imkan yoktu. çünki Kemal hedef seçtiği konuları ve Handan hanımın kızdığı şeyleri çok iyi biliyordu.Halbuki Kemalde böyle davranıyor olmaktan hoşnut değildi.Oysa ,onu çok seviyordu. İstediği tek şey sadece onunla konuşmak sohbet etmekti. Handan hanım ise devamlı meşgul idi. Her boş vaktinde harıl harıl ders çalışıyor ,ve uzmanlık sınavlarına hazırlanıyordu.o akşam Kemal kapı önünde oturuyordu, bir yandanda koridorda dolaşan Handan hanımı izliyordu. sağlık ocağına gidip gelen hasta trafiği azalmış ve yavaş yavaş el ayak çekilmeğe başlamıştı.Handan hanım müracaattaki telefonun başına geçti ve konuşmağa başladı. Kemal Büyük bir sabırla Handan hanımın telefon görüşmesinin bitmesini bekleyip duruyordu. Bu arada kemalde Sağlık memuru Mehmet efendi ile sohbet ediyordu. Handan hanımın yanına gelmesinden artık ümidini kesmişti. Telefon görüşmesi bir hayli uzun sürmüştü. Bittiğinde ise saat yirmi iki otuzu gösteriyordu. Birden, Handan hanım ansızın,kapının ağzında beliriverdi.Öylece ayakta duruyordu.Kemalle Mehmet bey sohbeti kestiler,ayakta duruyor olmasına Kemal bir hayli içerlemişti,gelip yanlarına bir iki dakika için bile olsun oturabilirdi . Anlaşılan, Handan hanım kapı önünde biraz oyalanıp sonra yukarı kata odasına çıkacaktı.Kemal bir an için böyle düşündü. oysa kaç saat büyük bir sabırla onun gelip oturmasını dört gözle beklemişti.Gelmişti ama galiba biraz sonrada gidecek gibiydi.Neden gelip hemen oturmamıştıki yoksa davetmi bekliyordu.Kemal onun oturmayıp yukarı odasına çıkacağına kanaat getirmişti.Madem çıkacaktı öyleyse buna bir sebeb yaratmak lazımdı.Kemal kafasını lakayt bir şekilde Handan hanımdan yana çevirdi
- Doktor Hanım kapı önünde durmayın,Yoksa rüzgar çarpar üşütürsünüz.
Bir an için büyük bir sessizlik oldu.Ortada ,görünmeyen ama hissedilen buz gibi bir atmosfer oluşmuştu.Aylardan mayıs ve Handan hanımın kapı önünde durmasıyle üşütebi lecek olması,hiçte inandırıcı bir şey değildi.Bu resmen başımda durma çek git demekten başka bir anlama gelmiyordu. Handan hanımında bunu başka şekilde yorumlamasına imkan yoktu.Bir an buz gibi bir hava esti . Handan hanım hiç bir şey söylemeden Kemalin yanından geçip dışarı çıktı arabasına doğru yöneldi . Önce arabanın ön kapılarını açtı kapattı, sonra arka kapısını açıp kapattı Tekrar ön kapıyı açtı kemal onun ne yaptığını görmüyordu ama kapı seslerini duyuyordu.Belliki Handan hanım Kemalin bu tavrına çok sinirlenmişti.Böyle bir şey bekle miyordu.Kemal ise onu umursamaz bir şekilde cep telefonunu çıkardı ve bir bayan arkadaşını aradı ve konuşmağa başladı birazda yüksek sesle handan hanımın duyacağı şekilde bağırarak konuşuyordu.
- Canım, seni özledim .Sesini duyayım dedim.Nasılsın.
Kemalin aslında kimseyi aramak gibi bir niyeti yoktu ama bu son hareketi Handan hanımı daha çok sinir etmek ve artık onun kendisi için bir önemi kalmadığını ona anlatmak içindi .Ve Handan hanımda mesajı almıştı. Daha sonra kemal yerinden kalkıp odasına çekildi.Artık rahattı. Handan hanımı kafasından sildiğini ona göstermişti.Güzel bir tiyatro sergilemişti. gerçektende Handan hanımı silebilmişmiydi . Asla, onu hala seviyordu. ama bu oyunu gururunu kurtarması için oynaması lazımdı. O bir cümle bir anda bütün dostluklarını ve saygıyı silip götürmüştü ve o anda bunun farkında değildi.Gururundan bunu göre miyordu. Aradığı bayan arkadaşı ile , üç ay evel bir gün yanlış mesajlaşma sonucu tanışmışlardı.Kızcağız henüz yirmi beş yaşında.ve neredeyse kemalin kızı yaşındaydı. Erzurumda oturuyordu.Adı Ayseldi. ikiside birbirlerini o güne kadar hiç görmemişlerdi.Ama yinede iki iyi dost olmuşlardı. birbirlerinin yalnızlıklarını paylaşıyorlardı. Ayselin ses tonu ne kadarda Handan hanıma benziyordu. onunla konuşurken karşısında sanki Handan hanım var gibi geliyordu . Daha sonraki günlerde Handan hanımı hep asık suratlı olarak gördü. Anlaşılan onu bir hayli kızdırmıştı.O böylesi bir durumu hiç hesap etmemişti. Daha doğrusu artık onun kendisine nefretle bakıyor olmasının kendisini bu kadar üzebileceğini hiç düşünmemişti.O tavır koyarsa onu kafasından atmak daha kolay olur diye hesap etmişti ama şimdi hiç bir şey hesapladığı gibi gitmiyordu. çünki Handan hanımla her yüz yüze,göz göze geldiklerinde Handan hanım ona sanki bir nefret ve hınçla bakıyordu.Ve bu durum artık onu çok rahatsız etmeğe başlamıştı sonraki günler ise bu bir, vicdan azabına ve bir pişmanlığa dönüşmekte geçikmedi. Gerçektende çok pişman olmuştu ve galiba bu durumu düzeltmeside pek o kadar kolay gözükmüyordu.Şimdi onun dostluğunuda ebediyyen kaybet miş gibiydi.Ve artık kafasında tek bir takıntısı vardı.Bu durumu düzeltmek için ne yapabilirdi. şimdi hep bunu, hep bunu düşünüyordu Onunla konuşmağa özür dilemeğe bile cesareti yoktu. Handan hanımın,Daha konuşmaya başla madan sözünü keseceğini çok iyi biliyordu.Bir şeyler yapmalıydı ama ne ?
KEMALE İLK TOKAT
Kemal,o geceden sonra, bir daha Handan hanımı, gülerken hiç görmedi.Bir kaç kere göz göze geldiklerin de ise öyle bir nefret ve kinle bakıyorduki damarlarındaki kanın çekildiğini sanıyordu.Yaptığına çok pişman olmuştu.Onu öyle, asık yüzle görünce bütün psikolojisi alt üst oluyordu Halbuki o gece, amacı onu yanından kovmak değildi, sadece sitem etmek istemişti.Ama işler hiçte hesapladığı gibi gitmemişti .Eğer bunu söyleyen Kemal değilde bir başkası olsaydı o anda ağzının payını alırdı. Çünki Handan hanım bir başkasının laubalilik sayılabilecek bu tür konuşmasına müsaade etmezdi.Fakat nedense Kemale bir şey söyleyememişti.Zaten bir başkası da böyle bir şeye cesaret bile edemezdi.Sonraki hafta Handan hanımla nöbeti olmasına rağmen Handan hanım Nöbetlerini değiş tirmiş artık karşılaşmak bile istemiyor gibiydi . Kemalde bunun farkında idi Ondan özür dileme şansıda kalmamıştı Kendi adına özür dilemesi için Araya aracıda koyamazdı Geriye bir tek Şey kalıyordu,bir iki satır yazıp ondan özür dilemeliydi Ama bu hiçte akılcı bir davranış değildi . Handan hanım o gece öylesine kızmıştıki, Olay birden bire geliştiği için o an şaşırmış bir şey söyleyememişti ama, intikam almak için en ufak bir fırsat kolluyordu ve Kemalde bunu biliyordu. Öyleyse bu fırsatı ona vermeliydi. Çünkü Handan hanımın kırılan gururunu bir şekilde onarmalıydı.Gece uzun uzadıya düşünüp bir mektup yazdı ertesi günü kendi nöbeti yoktu ama arkadaşı İsmaili pek ala ziyarete gidebilirdi.O gün handan hanımında nöbetçi olduğunu nöbet listesinden öğrenmişti Yazdığı mektubu Yeni aldığı bir romanın içine gizledi , güzelce paket yaptı.İş yerine geldiğinde Arkadaşları ile ayak üstü bir sohbet yaptı, sonrada kapı önündeki iskemlelerden birine oturup etrafı seyretmeye başladı. koridorda handan hanıma rastlamamıştı.Büyük bir ihtimalle odasında ders çalışıyor olmalıydı.Odaya giremez di , çünkü onunla karşılaşmaya cesareti yoktu. Bu arada içindende dua ediyordu bir hasta gelsin ve muayene etmek için Handan hanım odasından aşağı insin diye çünkü o aşağı indiğinde odasına girip İçinde mektup gizli olan Romanı masasının üstüne koyup ordan kaçmayı planlıyordu Okuduktan sonra, onun fırça atacağını çok iyi biliyordu. ama en azından o Günkü siniri geçmiş olacağı için kolay atlatırım diye düşünüyordu . İnadına hasta filan geldiğide yoktu.Planı suya düşmek üzere idi.Öylesine dalmıştıki yanına birinin geldiğini farketmemişti.Biri selam veriyordu , başını kaldırıp baktı.Bu karşıdaki eczanenin kalfası Serhatten başkası değildi.
-Kemal ağbi iyi akşamlar
-İyi akşamlar
-Ne o hayrola bugün nöbetçimisin
-Yok ,değilim. ziyarete geldim
-İyi, hoş geldin... Kemal ağbi Handan hanımı gördünmü
Serhatin elinde bir ilaç torbası vardı.Belliki onun sipa rişlerini getirmişti.Eczanede işe başlayalı çok kısa bir süre olmuştu. bu yüzden kimin, kimi tanıyıp tanımadığını bilmesine imkan yoktu.Kemal,birden Handan hanımı tanımazdan gelmeyi uygun gördü.Çünkü beklediği fırsat ayağına kendiliğinden gelmişti.
- Serhat... Handan hanım kim
- Doktor hanım canım ,tanımıyormusun
- Burda bir sürü doktor hanım var hangisi Handan ben nerden bileyim .
- Nasıl tanımazsın yahu
- Yoksa Şu genç hanımmı. Hani şu arabanın sahibi
Eliyle handan hanımın arabasını gösteriyordu
- Evet ta kendisi
- Hay allah, iyiki sordun(Elindeki paketi göstererek) Bende şu paketi ona nasıl vereceğim diye düşünüyordum. Biraz evvel,arkadaşlar göreve gitti. Bunu’da Muayeneye gelen hastanın biri.Handan hanıma verirmisiniz diye bıraktı , Mademki yukarı çıkıyorsun o zaman kendisine veriver.Benden aldığını söylemezsen iyi olur.Çünkü, kendisi ile tanışmıyoruz huyunu suyunu bilmem. bakarsın paketi, ben aldım diye kızar.
- Tabii veririm
Serhat hiç bir şeyden şüphelenmemişti. merdivenleri çıktı. Kemalde arkasından çıktı odaya girip paketi verip vermediğini kontrol etmek istedi . Serhat doktor hanımın odasına girdiğinde oda Şoför odasına girip beklemeğe başladı.Aslında,paketi serhate verip oradan ayrılmış olsaydı,belki daha iyi idi ama onun eline geçtiğinden emin olmak istiyordu. Belki Serhat veririm deyip vermeyerek romanı kendisine saklayabilirdi ve içindeki mektubuda ister istemez göreceği içinde başkalarına söyleyebilirdi Hem ondan onun tepkisinede öğenmiş olurdu. beklemeğe başladı ama, bu uzun sürmedi. Çünkü Serhatin odaya girmesi ile çıkması ve Kemal’e, seslenmesi bir oldu. İşte bunu beklemiyordu. Bu kadar çabuk olacağını ummamıştı . Ama belliki çağırtan Handan hanımdı.Serhatin seslenmesi ile Kemalin kapı arkasına saklanması bir oldu. Serhat bir yandan Kemal ağbi diye bağırıyor bir yandanda hem aşağı inip merdivenlere bakmış hemde bulunduğu odaya bir göz atmıştı. Onun kapı arkasına saklanmış olacağını düşünemediği içinde öylesine bakıp tekrar Handan hanımın odasına gitmişti. Şimdi Kemal bulunduğu yerden kımıldamağa korkuyordu. Çünkü bu korkusu yersiz değildi. Serhat gittikten bir iki dakika sonra, Handan hanımında gelip odaya baktığını kapı aralığından görmüştü ama Handan hanım onu görmemişti.Hala kapı arkasında idi ve görmemesi için bildiği bütün duaları okumuştu Allahtan alt kata Hasta gelmiştide Handan hanım muayene için aşağı inmek zorunda kalmıştı.Uzunca bir süre öylece kapı arkasında kala kaldı yakalanmaktan korkuyordu. Biraz sonra arkadaşları görevden dönmüştü.Şimdi en kısa bir zamanda o,hasta muayenesi ile meşgulken buradan ayrılmalıydı İsmaile usulcacık seslendi.
-İsmail inip bir baksana bakalım. Handan hanım aşağıdamı
İsmail bir koşu merdivenleri inip hemen yukarı çıktı.
-Evet Koridorda dolaşıyor.
-Yapma yaa... Desene burda mahzur kaldık.
-Ne oldu hayrola,
-O görmeden,Benim buradan çıkıp gitmem lazım.
-Neden ne olduki
-Boş ver sonra konuşuruz. Sen şimdi aşağı in o muayene odasına girer girmez bana işaret et sonra anlatırım tamammı
-Ulan gene bir haltlar karıştırıyorsun ama hadi hayırlısı.
İsmail aşağı indi.Kemal merdiven trabzanlarından aşağı bakıyor ve İsmailin işaretini bekliyordu.Aradan bir beş dakika geçmiştiki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder