Yılmaz Erdoğan bir şiirinin son satırında şöyle diyor
BEN SENİN.. BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVDİM.......
Bu ,O şiirindeki ,Satırlarca süren anlam yüklü kelimelerin yada mısralarının,tümünü hülasa eden bir cümledir. Ve bu satırlar, ona ait şiirin vurucu son cümlesi olmasının ötesinde Doğu toplumlarının , Umutsuz aşkların da bir tercümanıdır . İşte platonik aşıklara dayanma gücü veren bu ihtimaldir.Kendisininde ihtimalen seviliyor olma düşüncesi, umutsuz aşıklara dayanma gücü verir. “Bir gün; belki bir gün” .Kimbilir belki o belkilerle bir ömür bitecektir ama ne gam.Kişi bunun ihtimali ile de olsa ayakta kalma gücünü kendinde bulur.Bu ihtimal yaşam için direnç verir.Yukarda dediğim gibi az gelişmişliğin sembolu olması itibari ile doğu toplumlarında yaşanır böylesine abuk duygular. Batı toplumlarında ise , her şeyde olduğu gibi Aşk’larda daha realist yaşanır.İki kişi arasında Aşk ya Vardır ya yoktur.Bildiğim,yada gördüklerimiz, okuduklarımızdan ,edindiğimiz intiba kadarı ile Batılı kadın, bizim kadınlarımız gibi olayları ve duyguları karmaşık hale getirmeğe ugraşmaz.Bu yüzden onlarda sadece Romeo ve Jülyetten başka hit olmuş,akılda kalmış bir olay zuhur etmemiştir. oysa bizde, ise ihtimaller ve olumsuzluklar üzerine yüzlerce roman yazılmıştır ve bu ihmaller “kerem ile aslıyı, tahir ile zühreyi, leyla ile mecnunu” ve aklımıza gelmeyen binlercesini doğurmuştur.Siz bakmayın pembe sayfalı ,vıcık vıcık şehvet kokan kavuşum içeren , sallama romanlara ,kavuşma varsa Aşk yoktur,Aşk varsa kavuşma söz konusu değildir. Olanlar ise kurgu ve zorlamadır. Yalandır. Dedik ya bizde her şey ihtimaller üzerine olduğu için bu yüzden ütopik romanlar bizde daha revaçtadır.Tılsımı asırlar boyu sürer. İşte aşağıdaki roman da bu ütopik düşüncelerin, birinin ürünüdür. Yazan bile hala o ihtimali çözebilmiş değildir. Ama her şeye rağmen”Ben senin, beni sevebilme ihtimalinİ çok sevdim” derken Yılmaz Erdoğan sesiz göz yaşı akıtan milyonlarca aşığın sözcüsü olmuştur.Ağzına , eline , kalemine sağlık.Y.ERDOĞAN.............................30.12.2007.Pzr-AKEDO
******************
Bir Fıkracık
Avrupanın herhangi bir şehrinin, metro istasyonlarının birinde, bir kadın ve bir erkek bekleşmektedirler .Biraz ilersinde duran bu hoş kadın, erkeğin ilgisini çeker ve onu uzun uzun süzer beğenmiştir.Onun bu bakışlarına kadın da bigane değildir.Erkek , kadının bakışlarından cesaret alarak hafifçe gülümser. Az sonra hayretle ve büyük bir sevinçle genç kadının bu gülümsemeye tatlı bir tebessümle cevap verdiğini görünce ,birazda ürkerek yanına sokulur.
-Merhaba ,nasılsınız..Eğer vaktiniz varsa şurdaki kafelerden birinde oturup sizinle sohbet edip sizi daha yakından tanımak isterim çünkü sizden çok hoşlandım (der)
Erkeğin bu teklifini duyan kadın büyük bir hiddetle ona bağırıp çağırmaya başlar
-Siz beni ne zannediyorsunuz ,ne cesaretle yanıma yaklaşıp bana böyle bir teklifte bulunuyorsunuz .Ahlaksız adam .
-Ama sizde bana bakıyordunuz, ayrıca bana gülümsediniz,
-Ne münasebet, ben başka yere bakıyordum ve aklıma bişey geldi ona güldüm , haddinizi bilin
Adam hayretle genç kadına bakar ağzından sadece iki cümle dökülür
-Anlaşılan Siz Türk’sünüz galiba
-Nerden anladınız
*********************
Bir arkadaşımın anlattığı bu olay fıkramıdır, yaşanmışmıdır, pek bilinmez ama bu bizim kadınlarımızın toplumsal ilişkilerine ayna tutması açısından ne kadarda gerçekçi öyle değilmi
KARMAŞIK DUYGULAR..(Son Sayfa)
*************************************************************************************
Bir çok kişi ( genelde kadınlar) bir romanı meraklarına yenilip sondan okuma başlarlar Bende bunu bildiğim için kitabımın son sahifesini en başa koydum ki zahmet çekmesinler istedim
************************************************************************************
15.02.2008
Sevgi hanımın ayrılmasının ardından çok kısa bir süre sonra Kemalde çalışmış olduğu yerden tayinini bir başka yere yaptırmakta hiç zorlanmadı.Ama artık yeni tayin olduğu yerde görevi şoförlük değil idari bir görevdi,En nihayet bir kadro imtihanı açılmış ve oda bu imtihana girmiş ve kazanarak, aktif şoförlük görevini bitirmişti.Artık ,hizmetini masa başında bir memur olarak sürdürüyordu.
Her ne kadar Sevgi hanımla farklı birimlerde çalışıyor olsalarda arkadaşlıkları hiç bitmemişti.Zaman zaman bir araya gelip yemeğe,yada gezmeğe çıkıyorlar geçmişi tekrar tekrar yad ediyorlardı. Ve tabiî ki bir müddet sonra bu mevzuda kanıksanmıştı .Artık aralarında geçmişe dair bir şeyler konuşmuyorlardı.Çünkü konuşulacak bir şey kalmamıştı.Boşuna dememişlerdi gözden ırak olan gönüldende ırak olur diye.İçindeki handan hanım özleminin ve sevgisinin sıcaklığı ve ateşi sönmeğe yüz tutmuştu.Hatta Közlenmesine imkan verecek en ufak kıvılcım bile kalmamıştı. Çünkü her kezin kendi başına yaşadığı bir dünyası vardı ve hayat devam ediyordu.
Handan hanımın ayrılışının üzerinden geçen iki ay sonra, bir sayım günü onu evinden aramıştı.Sadece”Nasılsın” diye bilmişti.Aslında o an tek kelime bile etmeye niyeti yoktu ama İnsanların telefonunu çaldırıp hiç cevap vermeden kapatmayı etik bulmuyordu bu yüzden,bir kelimecikte olsa konuşması gerektiğini biliyordu .Ve yine ondan olumlu bir cevap alamayacağını da çok iyi biliyordu. Hatta telefonuna cevap vermeden yüzüne kapanıyor olabilme ihtimalini bile düşünmüştü. Handan hanım ise Sadece “Kemal bey bir daha aramayın lütfen” diyerek cevap vermiş ve telefonu yüzüne karşı kapatmayarak kemalin kapatmasını beklemişti.Bu tavrı bile onun ne kadar asil bir insan olduğunu gösteriyordu. Ona hiç kızmamıştı, haklıydı, çünkü geçmişteki olayları kendince yorumlamış, olan bitenden kemali sorumlu tutmuştu.Bu onunla konuştuğu son cümlelerdi.Ve hayat hızla akıp gitmekteydi. Geçen zaman içinde , Sevgi hanımı ailesi ilede tanıştırmıştı.Annesi ve kızkardeşi bu tanışıklığı başka türlü yorumlamışlar ve çok yakın bir zaman içinde daha mutlu bir haber bekler olmuşlardı. Oysa ikisinin arasındaki ilişki, gerçektende bir dost arkadaş hatta kardeş ilişkisinden öteye bir şey değildi.Ve ailesi ikisi ile ilgili asla böyle mutlu bir haber alamayacaklardı.Günler böylece olağan bir şekilde akıp gitmekteydi.İkisinin dosktlukları seviyeli saygın bir şekilde devam edip gidiyordu.
Sevgi hanım bir gün öncede kemali telefonla arayarak, nöbetinin bitiminde buluşmalarını istemiş kendisine vereceği çok önemli bir haberi olduğunu söylemişti. Oturduğu kafede saatini kontrol eden kemal,Sevgi hanımın geciktiğini fark ederek Meraklandı ve cebinden onu aramaya karar verdiği bir sırada .Sokağın başından onun çıktığını görünce, telefonunu tekrar yerine koydu.Sevgi hanım kemalin telefonu cebine koyduğunu fark edince gülmeğe başladı , onun kendisini arayacağını anlamıştı, hızlı adımlarla kemalin yanına kadar geldi
- Hayırdır .! Telefon etmene manimi oldum ..? kimi arayacaktın, söyle bakalım.
- Merhaba hoş geldin,Tabiiki seni arayacaktım,Nerde kaldın kaç saattir.Ağaç olduk burada beklemekten.
- Bekle işin ne ,
- Merak ettim yaa
-Fatihe uğradım biraz alış veriş yaptım.Bak sana da bir şeyler aldım
Elinde şeffaf bir jelatin kağıdına sarılmış, bir paket tutuyordu. İçinde ise, yıldız, kalp, hilal , şeklinde bir takım plastik parçaları Vardı onu kemale doğru uzatmıştı.
-Ne ki bunlar ne işe yarar,
-Sende hiçbir şeyden anlamıyorsun, Bak bunları tavana yapıştıracaksın gece karanlıkta bunlar ışıl ışıl parlayacak.
-Teşekkür ederim , zahmet etmişsin , Ben senin gibi romantik biri olmadığım için tabiî ki fazla anlamam.Yinede düşündüğün için sağol
-Senmi romantik değilsin.
-Eh işte idare ederiz,Neyse tekrar teşekkürler .Ha bu arada karnın açmı bişeyler söyleyelimmi .
-Olur ama parasını ben verirsem.
-Saçmalama sen misafirimsin, bide sana paramı verdircez
-O zaman yemem , Seni ben çağırdığımda da bana gene misafir muamelesi yapıyorsun ve o zamanda para vedirmiyorsun, Bak !valla yemem ona göre, aç açına buradan doğru eve giderim
-İyi iyi hadi bu seferlik sen ver bakalım. Ama buradaki çocuklar senden para almazlarsa karışmam ona göre .Ne yiyelim,peki
-Sen bilirsin,
-İyi o zaman Döner üstü pilav söyleyelim,yanınada ayran......EE neymiş, şu bana vereceğin haberin
-Oo Acele etme önce bir karnımızı doyuralım.Böyle ,aç açına senle muhabbet edemem.
Kemal , kafedeki garson çocuğa siparişleri vererek üst katta ki terasa getirmelerini tembih edip, sevgi ile oraya doğru yöneldiler.Yemeklerin gelmesi ve yenmesi yarım saatlerini almıştı , kahveleri de gelmişti , şimdi onu yudumluyorlardı
-E hadi söyle bakalım bana diyecektin.
-Handan seni sordu.
-Kim.? Kim sordu dedin
-Handan hanım
- Dalga geçme yaa. Çok filimsin biliyormusun.
Elinde olmadan güldü.
-Gerçekten bana söyleyeceğin şey ne idi yaa, merak ettim
-Söyledim ya!
-Ya bırak şimdi dalga geçmeyi , Handan hanım beni sormuşmuş.Aradan iki sene geçmiş, böyle bir şeyi rüyamda görsem inanmam .
-Valla sordu, inan doğru söylüyorum.
-Bırak dalga geçmeyi,Peki sen Handanı nerde gördünki , beni sorsun sana.
-Görmedim, gecen günü telefonlaştık, ozaman sordu
-Ne dedi peki ,
-Kemal beyi görüyormusun , O, ne yapıyor iyimi dedi.
-Bu kadarcıkmı,
-E daha ne olacaktıki.
-Sen ne dedin peki .
-Hiç görmüyorumki ,ne yaptığını bileyim dedim.
-Böylemi söyledin , gerçektende.
-Ne diyecektimki.
-Aşk olsun gene yapacağını yaptın değimli
-Ne yapmışımki.
-Beni hiç görmüyormusun ne yaptığımı bilmiyormusun,
-Ya ne diyebilirdimki başka .
-Doğru bir şey demene gerek yoktu , aslında bunu şimdi bana söylemenede gerek yoktu.
-Sevinirsin zannetmiştim.
-Nesine sevinecektimki, kız merak etmiş beni sana sormuş, görmüyorum deyip kestirip atmışsın. Valla bravo sana.
- Yok canım seni niye merak ediyor olsunki , öylesine sordu.
-Olsun hangi sebepten sormuş olursa olsun bu benim için çok önemli.
Kemalin bir anda keyfi kaçmış yüzü asılmıştı .ilk defa o an Sevgiye elinde olmadan bir kızgınlık, bir kırgınlık duymuştu.Ama onun ağzından Handan lafı çıktığı anda içi öyle bir çoşku ile dolmuştuki , bir anda unuttum sandığı bütün duyguları ayaklanmıştı.Üstelik onca sene sonra Handan hanım onu hangi sebeble soruyor olursa olsun. Demek ki onun da aklına zaman zaman kemal geliyor olmalı idi. Bu bile onun için çok büyük bir şeydi.Hatırlanmış olmak ne güzel bir duygu idi.Üstelik geçmişte çok sevdiği biri tarafından hatırlanmış olmak .
-Onu bir de ,şimdi benim yanımda ararmısın,
-Hayır canım,saçmalama , Ne gereği varki durup dururken arayayım.Hiç gerek yok
-Noolur be ablam lütfen ölümü gör, ara...Bende telefonun bir kenarından onun sesini duyayım , senden başka bir şey istemiyorum.Lütfen
-Olmaz
- Ya noolur lütfen, yemin ederim bak sen konuşurken tek kelime etmeyeceğim , gıkım çıkmayacak, sadece bir kere onun sesini duyayım, uzaktanda olsa bu bana yeter.
Kemal o kadar çok dil dökmüştü ki sonunda sevgi hanım dayanamayıp aramıştı.Bu arada kemal ” Benden bahset , benden bahset”diye işaret ediyordu. İki eski dost çok kısa bir konuşma yapmışlardı.Arada sevgi hanım “ çok doğru haklısın diye cevaplar veriyordu. Telefon konuşmasını bitiren sevgi hanım
-Tamammı , istediğin oldumu.......Ne geçti eline şimdi.
-Dinletmedin ki ..Onun sesini Duyamadımki .Ben bunu, sen konuşup hemen kapatasın diye istemedimki. Ben sadece sesini duymak istemiştim.Gene yaptın yapacağını.
-Sanada yaranılmıyor.Hem senin ismini duyunca biraz evvel ne dedi biliyormusun.
-Ne dedi .. nerde bileyim
-Amaan.... bizden uzak olsun da...Noolursa olsun
-İnanmam, bunu sen uyduruyorsun şimdi .
-İster inan ister inanma .Nooldu şimdi , demin ne güzel sevinmiştin,bunu duymak hoşuna gittimi.
-.Bunu şimdi sen uyduruyorsun.Neyse boş ver ne söylemiş olursa olsun, onun kalbimdeki yeri hep aynı kalacak bunu hiç bir şey değiştiremez.Hem sanırım durup dururken sen benden bahsedince sanırım iç güdüsel bir tepki verdi beklide , benim yanımda olduğunu anlamış olmalı , o yüzden konuşmuştur, şımarmayayım diye . olsun onun canı sağ olsun.
Ne söylemiş olursa olsun. Önemli olan , beni iki sene aradan sonra hatırlamış olması , gerisi hikaye.
-Her ne ise , boş ver aldırma dediğin gibi önemli olan iki sene sonra seni hatırlamış olması gerisini boş ver. Sahi nooldu senin roman işi bitirdinmi.
-Evet, Biliyormusun romanımın içinde sende varsın.
-Bendemi varım.
-Evet birlikte çalışmış olduğumuz dönemde geçiyor.ama hayali değil hepsi birebir gerçek.
-Okumak isterim.
-Ya zaten bir tanede senin için ayırdım. Şu anda bilgisayar çıktılarım evde istersen , burada beş dakika oyalan bi koşu eve gidip getireyim.
- Beni buralarda tek başıma bırakıp bir yerlere kaybolma , başka zaman verirsin , şimdi kalsın.
-Saçmalama uzağa gidecek değilim. Bak karşıda görmüş olduğun gri renkli ev benimki,az bekle şimdi getiriyorum , oku ve eleştirilerini bekliyorum.
-Hadi çabuk koşarak git ve hemen gel , bakalım ne yazmışsın.Merak ettim şimdi
Kemalin eve gidip gelmesi gerçektende beş dakikayı geçmemişti.elinde paket yapılmış iki kitap duruyordu
-Al biri senin,birinide Handan hanıma ulaştır , nasıl olsa arada görüşüyormuşsunuz.Görüşmesinizde ,en azından onu bu romandan haberdar edersin , bir yerlerde buluşur verirsin, bilirim kadınlar meraklıdır ,muhakkak onu senden almaya gelecektir.
- A !.. Lütfen Handan hanımı karıştırma vereceksen kendin ver , beni bu işlere bulaştırma.
-İyi iyi verme bakalım, Ya Allah rızası için bir günde benim için bir şeyler yapsan ölürmüsün.Ne olur versen , elinemi yapışır ki.
- Ya bu sizin özeliniz, ben araya girersem, Belki handan hanım bana kırılır, küser
-Tamam vaz geçtim ısar etmiyorum.Ben nasıl olsa ,bunu ona ulaştırırım.Ayrıca handan hanımın sana kırılacak olmasından korkuyorsun da benim kırılacak olmamı umursamıyorsun.Unutmaki , biz senle daha çok görüşüyoruz. Bu iki sene zarfında Handanı kaç kere gördünki.Ne olurduki , en fazla sana küserdi,zaten görüşmüyordunuz, görüşmezdiniz olur biterdi , Senin için değişen bir şey olmazdı.
Az sonra oturdukları yerden kalktılar, Sevgi hanım müsaade isteyip ayrıldı. Birkaç gün sonra romanı okuduğunu ve çok begendigini telefonda iletmişti kemale .Bu onların son buluşması olmuştu .Bir daha hiç bir araya gelmediler birkaç telefon görüşmesi ardından.Kemal bu dostluğa son noktayı koymuştu.
Çünkü tanıdığı günden beri sevgi hanım hep kemalden bir şeyler almıştı. Onu her seferinde her işi için kullanmayı uygun görüyordu ama . kemal için bir gün bile , parmağını dahi kımıldatmış biri değildi.Kemal Sevgi hanımın, sadece kendisini kullanmak istediği için elinin altında tuttuğunu geçte olsa anlamıştı. Ve böyle tek taraflı fedakarlıklarla yürütülen bir dostluk anlamsızdı.
Kemal ,aradan on sene geçmiş olmasına rağmen romanını handan hanıma hala ulaştıramamıştı.Ama onu bir gün bile unutmuş ve aklından çıkarmamıştı. çünkü yazdıklarını yüzlerce kere tekrar tekrar okumuş ve her anı gün be gün yaşamıştı.İlk zamanlar yazdığı roman Handan hanımın eline geçsin diye çok arzu etmişti ama zaman geçtikçe bu arzusu yavaş yavaş körelmişti. Artık daha serin kanlı düşünüyor, Aradan geçen onca zaman sonra romanını ulaştırmayı sanki bir iş güzarlık olur zannı ile hep ertelemişti.Oysa yazdıkları ile,yaşadıkları o zaman dilimini satırlar arasına hapsetmişti ve kahramanı HANDAN hanımdı ve onunda bu nostaljiyi buruk bir tebessümlede olsa hatırlamak ve yaşamak hakkı idi.Eğer 2002 senesinde ,Handan hanım kendisini, sevgi hanıma sormamış olsa idi asla yazdıklarını ulaştırmak gibi bir düşünce içinde olmayacaktı.Oysa,Handan hanımın, kemale gelinceye kadar sorabileceği ,daha bir sürü mesai arkadaşı vardı ama o. Kemali sormuştu.İşte önemli olan buydu. Tabi bu konuda da Sevgi hanım yalan konuşmamış idi ise.Çünkü bunun Sevgi hanımın yalanı olma ihtimali, gerçek olma ihtimalinden çok daha fazla idi.Ve bazende aklına başka bir düşünce takılıyordu.Acaba, çok değer verdiği arkadaşı Sevgi hanım ,Kemalin Handana olan bağlılığını kıskanmış olabilirmiydi ,Acaba bu yüzdenmi aralarında ne zaman Handan mevzu geçse ,o yüzdenmi sevgi hanım olumsuz bir tavır takınıyordu.İşte buda kemalin kafasına takılan bir başka soru işareti idi.Her ne olursa olsun Handan hanım ister Kemali gerçekten sormuş olsun isterse bu Sevgi hanımın ürettiği bir yalan olsun,Sonuç ne olursa olsun,Kemalin bu yalana çok ihtiyacı vardı hemde çook.İşte belki bu yalan onun hayata daha çok sarılmasına vesile olmuştu.
Ne demişti şair.BEN SENİN , BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVİYORUM.İşte bir çok umutsuz aşık,bu ihtimal yüzünden , Geçmişi düşündükçe mutlu olmanın kolay yolunu bulmuştu.Çünkü ihtimaller bile bir umut değimliydi.Ve umutlarda yaşama tutunmak için sebebten başka bir şey değildi.
.
BEN SENİN.. BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVDİM.......
Bu ,O şiirindeki ,Satırlarca süren anlam yüklü kelimelerin yada mısralarının,tümünü hülasa eden bir cümledir. Ve bu satırlar, ona ait şiirin vurucu son cümlesi olmasının ötesinde Doğu toplumlarının , Umutsuz aşkların da bir tercümanıdır . İşte platonik aşıklara dayanma gücü veren bu ihtimaldir.Kendisininde ihtimalen seviliyor olma düşüncesi, umutsuz aşıklara dayanma gücü verir. “Bir gün; belki bir gün” .Kimbilir belki o belkilerle bir ömür bitecektir ama ne gam.Kişi bunun ihtimali ile de olsa ayakta kalma gücünü kendinde bulur.Bu ihtimal yaşam için direnç verir.Yukarda dediğim gibi az gelişmişliğin sembolu olması itibari ile doğu toplumlarında yaşanır böylesine abuk duygular. Batı toplumlarında ise , her şeyde olduğu gibi Aşk’larda daha realist yaşanır.İki kişi arasında Aşk ya Vardır ya yoktur.Bildiğim,yada gördüklerimiz, okuduklarımızdan ,edindiğimiz intiba kadarı ile Batılı kadın, bizim kadınlarımız gibi olayları ve duyguları karmaşık hale getirmeğe ugraşmaz.Bu yüzden onlarda sadece Romeo ve Jülyetten başka hit olmuş,akılda kalmış bir olay zuhur etmemiştir. oysa bizde, ise ihtimaller ve olumsuzluklar üzerine yüzlerce roman yazılmıştır ve bu ihmaller “kerem ile aslıyı, tahir ile zühreyi, leyla ile mecnunu” ve aklımıza gelmeyen binlercesini doğurmuştur.Siz bakmayın pembe sayfalı ,vıcık vıcık şehvet kokan kavuşum içeren , sallama romanlara ,kavuşma varsa Aşk yoktur,Aşk varsa kavuşma söz konusu değildir. Olanlar ise kurgu ve zorlamadır. Yalandır. Dedik ya bizde her şey ihtimaller üzerine olduğu için bu yüzden ütopik romanlar bizde daha revaçtadır.Tılsımı asırlar boyu sürer. İşte aşağıdaki roman da bu ütopik düşüncelerin, birinin ürünüdür. Yazan bile hala o ihtimali çözebilmiş değildir. Ama her şeye rağmen”Ben senin, beni sevebilme ihtimalinİ çok sevdim” derken Yılmaz Erdoğan sesiz göz yaşı akıtan milyonlarca aşığın sözcüsü olmuştur.Ağzına , eline , kalemine sağlık.Y.ERDOĞAN.............................30.12.2007.Pzr-AKEDO
******************
Bir Fıkracık
Avrupanın herhangi bir şehrinin, metro istasyonlarının birinde, bir kadın ve bir erkek bekleşmektedirler .Biraz ilersinde duran bu hoş kadın, erkeğin ilgisini çeker ve onu uzun uzun süzer beğenmiştir.Onun bu bakışlarına kadın da bigane değildir.Erkek , kadının bakışlarından cesaret alarak hafifçe gülümser. Az sonra hayretle ve büyük bir sevinçle genç kadının bu gülümsemeye tatlı bir tebessümle cevap verdiğini görünce ,birazda ürkerek yanına sokulur.
-Merhaba ,nasılsınız..Eğer vaktiniz varsa şurdaki kafelerden birinde oturup sizinle sohbet edip sizi daha yakından tanımak isterim çünkü sizden çok hoşlandım (der)
Erkeğin bu teklifini duyan kadın büyük bir hiddetle ona bağırıp çağırmaya başlar
-Siz beni ne zannediyorsunuz ,ne cesaretle yanıma yaklaşıp bana böyle bir teklifte bulunuyorsunuz .Ahlaksız adam .
-Ama sizde bana bakıyordunuz, ayrıca bana gülümsediniz,
-Ne münasebet, ben başka yere bakıyordum ve aklıma bişey geldi ona güldüm , haddinizi bilin
Adam hayretle genç kadına bakar ağzından sadece iki cümle dökülür
-Anlaşılan Siz Türk’sünüz galiba
-Nerden anladınız
*********************
Bir arkadaşımın anlattığı bu olay fıkramıdır, yaşanmışmıdır, pek bilinmez ama bu bizim kadınlarımızın toplumsal ilişkilerine ayna tutması açısından ne kadarda gerçekçi öyle değilmi
KARMAŞIK DUYGULAR..(Son Sayfa)
*************************************************************************************
Bir çok kişi ( genelde kadınlar) bir romanı meraklarına yenilip sondan okuma başlarlar Bende bunu bildiğim için kitabımın son sahifesini en başa koydum ki zahmet çekmesinler istedim
************************************************************************************
15.02.2008
Sevgi hanımın ayrılmasının ardından çok kısa bir süre sonra Kemalde çalışmış olduğu yerden tayinini bir başka yere yaptırmakta hiç zorlanmadı.Ama artık yeni tayin olduğu yerde görevi şoförlük değil idari bir görevdi,En nihayet bir kadro imtihanı açılmış ve oda bu imtihana girmiş ve kazanarak, aktif şoförlük görevini bitirmişti.Artık ,hizmetini masa başında bir memur olarak sürdürüyordu.
Her ne kadar Sevgi hanımla farklı birimlerde çalışıyor olsalarda arkadaşlıkları hiç bitmemişti.Zaman zaman bir araya gelip yemeğe,yada gezmeğe çıkıyorlar geçmişi tekrar tekrar yad ediyorlardı. Ve tabiî ki bir müddet sonra bu mevzuda kanıksanmıştı .Artık aralarında geçmişe dair bir şeyler konuşmuyorlardı.Çünkü konuşulacak bir şey kalmamıştı.Boşuna dememişlerdi gözden ırak olan gönüldende ırak olur diye.İçindeki handan hanım özleminin ve sevgisinin sıcaklığı ve ateşi sönmeğe yüz tutmuştu.Hatta Közlenmesine imkan verecek en ufak kıvılcım bile kalmamıştı. Çünkü her kezin kendi başına yaşadığı bir dünyası vardı ve hayat devam ediyordu.
Handan hanımın ayrılışının üzerinden geçen iki ay sonra, bir sayım günü onu evinden aramıştı.Sadece”Nasılsın” diye bilmişti.Aslında o an tek kelime bile etmeye niyeti yoktu ama İnsanların telefonunu çaldırıp hiç cevap vermeden kapatmayı etik bulmuyordu bu yüzden,bir kelimecikte olsa konuşması gerektiğini biliyordu .Ve yine ondan olumlu bir cevap alamayacağını da çok iyi biliyordu. Hatta telefonuna cevap vermeden yüzüne kapanıyor olabilme ihtimalini bile düşünmüştü. Handan hanım ise Sadece “Kemal bey bir daha aramayın lütfen” diyerek cevap vermiş ve telefonu yüzüne karşı kapatmayarak kemalin kapatmasını beklemişti.Bu tavrı bile onun ne kadar asil bir insan olduğunu gösteriyordu. Ona hiç kızmamıştı, haklıydı, çünkü geçmişteki olayları kendince yorumlamış, olan bitenden kemali sorumlu tutmuştu.Bu onunla konuştuğu son cümlelerdi.Ve hayat hızla akıp gitmekteydi. Geçen zaman içinde , Sevgi hanımı ailesi ilede tanıştırmıştı.Annesi ve kızkardeşi bu tanışıklığı başka türlü yorumlamışlar ve çok yakın bir zaman içinde daha mutlu bir haber bekler olmuşlardı. Oysa ikisinin arasındaki ilişki, gerçektende bir dost arkadaş hatta kardeş ilişkisinden öteye bir şey değildi.Ve ailesi ikisi ile ilgili asla böyle mutlu bir haber alamayacaklardı.Günler böylece olağan bir şekilde akıp gitmekteydi.İkisinin dosktlukları seviyeli saygın bir şekilde devam edip gidiyordu.
Sevgi hanım bir gün öncede kemali telefonla arayarak, nöbetinin bitiminde buluşmalarını istemiş kendisine vereceği çok önemli bir haberi olduğunu söylemişti. Oturduğu kafede saatini kontrol eden kemal,Sevgi hanımın geciktiğini fark ederek Meraklandı ve cebinden onu aramaya karar verdiği bir sırada .Sokağın başından onun çıktığını görünce, telefonunu tekrar yerine koydu.Sevgi hanım kemalin telefonu cebine koyduğunu fark edince gülmeğe başladı , onun kendisini arayacağını anlamıştı, hızlı adımlarla kemalin yanına kadar geldi
- Hayırdır .! Telefon etmene manimi oldum ..? kimi arayacaktın, söyle bakalım.
- Merhaba hoş geldin,Tabiiki seni arayacaktım,Nerde kaldın kaç saattir.Ağaç olduk burada beklemekten.
- Bekle işin ne ,
- Merak ettim yaa
-Fatihe uğradım biraz alış veriş yaptım.Bak sana da bir şeyler aldım
Elinde şeffaf bir jelatin kağıdına sarılmış, bir paket tutuyordu. İçinde ise, yıldız, kalp, hilal , şeklinde bir takım plastik parçaları Vardı onu kemale doğru uzatmıştı.
-Ne ki bunlar ne işe yarar,
-Sende hiçbir şeyden anlamıyorsun, Bak bunları tavana yapıştıracaksın gece karanlıkta bunlar ışıl ışıl parlayacak.
-Teşekkür ederim , zahmet etmişsin , Ben senin gibi romantik biri olmadığım için tabiî ki fazla anlamam.Yinede düşündüğün için sağol
-Senmi romantik değilsin.
-Eh işte idare ederiz,Neyse tekrar teşekkürler .Ha bu arada karnın açmı bişeyler söyleyelimmi .
-Olur ama parasını ben verirsem.
-Saçmalama sen misafirimsin, bide sana paramı verdircez
-O zaman yemem , Seni ben çağırdığımda da bana gene misafir muamelesi yapıyorsun ve o zamanda para vedirmiyorsun, Bak !valla yemem ona göre, aç açına buradan doğru eve giderim
-İyi iyi hadi bu seferlik sen ver bakalım. Ama buradaki çocuklar senden para almazlarsa karışmam ona göre .Ne yiyelim,peki
-Sen bilirsin,
-İyi o zaman Döner üstü pilav söyleyelim,yanınada ayran......EE neymiş, şu bana vereceğin haberin
-Oo Acele etme önce bir karnımızı doyuralım.Böyle ,aç açına senle muhabbet edemem.
Kemal , kafedeki garson çocuğa siparişleri vererek üst katta ki terasa getirmelerini tembih edip, sevgi ile oraya doğru yöneldiler.Yemeklerin gelmesi ve yenmesi yarım saatlerini almıştı , kahveleri de gelmişti , şimdi onu yudumluyorlardı
-E hadi söyle bakalım bana diyecektin.
-Handan seni sordu.
-Kim.? Kim sordu dedin
-Handan hanım
- Dalga geçme yaa. Çok filimsin biliyormusun.
Elinde olmadan güldü.
-Gerçekten bana söyleyeceğin şey ne idi yaa, merak ettim
-Söyledim ya!
-Ya bırak şimdi dalga geçmeyi , Handan hanım beni sormuşmuş.Aradan iki sene geçmiş, böyle bir şeyi rüyamda görsem inanmam .
-Valla sordu, inan doğru söylüyorum.
-Bırak dalga geçmeyi,Peki sen Handanı nerde gördünki , beni sorsun sana.
-Görmedim, gecen günü telefonlaştık, ozaman sordu
-Ne dedi peki ,
-Kemal beyi görüyormusun , O, ne yapıyor iyimi dedi.
-Bu kadarcıkmı,
-E daha ne olacaktıki.
-Sen ne dedin peki .
-Hiç görmüyorumki ,ne yaptığını bileyim dedim.
-Böylemi söyledin , gerçektende.
-Ne diyecektimki.
-Aşk olsun gene yapacağını yaptın değimli
-Ne yapmışımki.
-Beni hiç görmüyormusun ne yaptığımı bilmiyormusun,
-Ya ne diyebilirdimki başka .
-Doğru bir şey demene gerek yoktu , aslında bunu şimdi bana söylemenede gerek yoktu.
-Sevinirsin zannetmiştim.
-Nesine sevinecektimki, kız merak etmiş beni sana sormuş, görmüyorum deyip kestirip atmışsın. Valla bravo sana.
- Yok canım seni niye merak ediyor olsunki , öylesine sordu.
-Olsun hangi sebepten sormuş olursa olsun bu benim için çok önemli.
Kemalin bir anda keyfi kaçmış yüzü asılmıştı .ilk defa o an Sevgiye elinde olmadan bir kızgınlık, bir kırgınlık duymuştu.Ama onun ağzından Handan lafı çıktığı anda içi öyle bir çoşku ile dolmuştuki , bir anda unuttum sandığı bütün duyguları ayaklanmıştı.Üstelik onca sene sonra Handan hanım onu hangi sebeble soruyor olursa olsun. Demek ki onun da aklına zaman zaman kemal geliyor olmalı idi. Bu bile onun için çok büyük bir şeydi.Hatırlanmış olmak ne güzel bir duygu idi.Üstelik geçmişte çok sevdiği biri tarafından hatırlanmış olmak .
-Onu bir de ,şimdi benim yanımda ararmısın,
-Hayır canım,saçmalama , Ne gereği varki durup dururken arayayım.Hiç gerek yok
-Noolur be ablam lütfen ölümü gör, ara...Bende telefonun bir kenarından onun sesini duyayım , senden başka bir şey istemiyorum.Lütfen
-Olmaz
- Ya noolur lütfen, yemin ederim bak sen konuşurken tek kelime etmeyeceğim , gıkım çıkmayacak, sadece bir kere onun sesini duyayım, uzaktanda olsa bu bana yeter.
Kemal o kadar çok dil dökmüştü ki sonunda sevgi hanım dayanamayıp aramıştı.Bu arada kemal ” Benden bahset , benden bahset”diye işaret ediyordu. İki eski dost çok kısa bir konuşma yapmışlardı.Arada sevgi hanım “ çok doğru haklısın diye cevaplar veriyordu. Telefon konuşmasını bitiren sevgi hanım
-Tamammı , istediğin oldumu.......Ne geçti eline şimdi.
-Dinletmedin ki ..Onun sesini Duyamadımki .Ben bunu, sen konuşup hemen kapatasın diye istemedimki. Ben sadece sesini duymak istemiştim.Gene yaptın yapacağını.
-Sanada yaranılmıyor.Hem senin ismini duyunca biraz evvel ne dedi biliyormusun.
-Ne dedi .. nerde bileyim
-Amaan.... bizden uzak olsun da...Noolursa olsun
-İnanmam, bunu sen uyduruyorsun şimdi .
-İster inan ister inanma .Nooldu şimdi , demin ne güzel sevinmiştin,bunu duymak hoşuna gittimi.
-.Bunu şimdi sen uyduruyorsun.Neyse boş ver ne söylemiş olursa olsun, onun kalbimdeki yeri hep aynı kalacak bunu hiç bir şey değiştiremez.Hem sanırım durup dururken sen benden bahsedince sanırım iç güdüsel bir tepki verdi beklide , benim yanımda olduğunu anlamış olmalı , o yüzden konuşmuştur, şımarmayayım diye . olsun onun canı sağ olsun.
Ne söylemiş olursa olsun. Önemli olan , beni iki sene aradan sonra hatırlamış olması , gerisi hikaye.
-Her ne ise , boş ver aldırma dediğin gibi önemli olan iki sene sonra seni hatırlamış olması gerisini boş ver. Sahi nooldu senin roman işi bitirdinmi.
-Evet, Biliyormusun romanımın içinde sende varsın.
-Bendemi varım.
-Evet birlikte çalışmış olduğumuz dönemde geçiyor.ama hayali değil hepsi birebir gerçek.
-Okumak isterim.
-Ya zaten bir tanede senin için ayırdım. Şu anda bilgisayar çıktılarım evde istersen , burada beş dakika oyalan bi koşu eve gidip getireyim.
- Beni buralarda tek başıma bırakıp bir yerlere kaybolma , başka zaman verirsin , şimdi kalsın.
-Saçmalama uzağa gidecek değilim. Bak karşıda görmüş olduğun gri renkli ev benimki,az bekle şimdi getiriyorum , oku ve eleştirilerini bekliyorum.
-Hadi çabuk koşarak git ve hemen gel , bakalım ne yazmışsın.Merak ettim şimdi
Kemalin eve gidip gelmesi gerçektende beş dakikayı geçmemişti.elinde paket yapılmış iki kitap duruyordu
-Al biri senin,birinide Handan hanıma ulaştır , nasıl olsa arada görüşüyormuşsunuz.Görüşmesinizde ,en azından onu bu romandan haberdar edersin , bir yerlerde buluşur verirsin, bilirim kadınlar meraklıdır ,muhakkak onu senden almaya gelecektir.
- A !.. Lütfen Handan hanımı karıştırma vereceksen kendin ver , beni bu işlere bulaştırma.
-İyi iyi verme bakalım, Ya Allah rızası için bir günde benim için bir şeyler yapsan ölürmüsün.Ne olur versen , elinemi yapışır ki.
- Ya bu sizin özeliniz, ben araya girersem, Belki handan hanım bana kırılır, küser
-Tamam vaz geçtim ısar etmiyorum.Ben nasıl olsa ,bunu ona ulaştırırım.Ayrıca handan hanımın sana kırılacak olmasından korkuyorsun da benim kırılacak olmamı umursamıyorsun.Unutmaki , biz senle daha çok görüşüyoruz. Bu iki sene zarfında Handanı kaç kere gördünki.Ne olurduki , en fazla sana küserdi,zaten görüşmüyordunuz, görüşmezdiniz olur biterdi , Senin için değişen bir şey olmazdı.
Az sonra oturdukları yerden kalktılar, Sevgi hanım müsaade isteyip ayrıldı. Birkaç gün sonra romanı okuduğunu ve çok begendigini telefonda iletmişti kemale .Bu onların son buluşması olmuştu .Bir daha hiç bir araya gelmediler birkaç telefon görüşmesi ardından.Kemal bu dostluğa son noktayı koymuştu.
Çünkü tanıdığı günden beri sevgi hanım hep kemalden bir şeyler almıştı. Onu her seferinde her işi için kullanmayı uygun görüyordu ama . kemal için bir gün bile , parmağını dahi kımıldatmış biri değildi.Kemal Sevgi hanımın, sadece kendisini kullanmak istediği için elinin altında tuttuğunu geçte olsa anlamıştı. Ve böyle tek taraflı fedakarlıklarla yürütülen bir dostluk anlamsızdı.
Kemal ,aradan on sene geçmiş olmasına rağmen romanını handan hanıma hala ulaştıramamıştı.Ama onu bir gün bile unutmuş ve aklından çıkarmamıştı. çünkü yazdıklarını yüzlerce kere tekrar tekrar okumuş ve her anı gün be gün yaşamıştı.İlk zamanlar yazdığı roman Handan hanımın eline geçsin diye çok arzu etmişti ama zaman geçtikçe bu arzusu yavaş yavaş körelmişti. Artık daha serin kanlı düşünüyor, Aradan geçen onca zaman sonra romanını ulaştırmayı sanki bir iş güzarlık olur zannı ile hep ertelemişti.Oysa yazdıkları ile,yaşadıkları o zaman dilimini satırlar arasına hapsetmişti ve kahramanı HANDAN hanımdı ve onunda bu nostaljiyi buruk bir tebessümlede olsa hatırlamak ve yaşamak hakkı idi.Eğer 2002 senesinde ,Handan hanım kendisini, sevgi hanıma sormamış olsa idi asla yazdıklarını ulaştırmak gibi bir düşünce içinde olmayacaktı.Oysa,Handan hanımın, kemale gelinceye kadar sorabileceği ,daha bir sürü mesai arkadaşı vardı ama o. Kemali sormuştu.İşte önemli olan buydu. Tabi bu konuda da Sevgi hanım yalan konuşmamış idi ise.Çünkü bunun Sevgi hanımın yalanı olma ihtimali, gerçek olma ihtimalinden çok daha fazla idi.Ve bazende aklına başka bir düşünce takılıyordu.Acaba, çok değer verdiği arkadaşı Sevgi hanım ,Kemalin Handana olan bağlılığını kıskanmış olabilirmiydi ,Acaba bu yüzdenmi aralarında ne zaman Handan mevzu geçse ,o yüzdenmi sevgi hanım olumsuz bir tavır takınıyordu.İşte buda kemalin kafasına takılan bir başka soru işareti idi.Her ne olursa olsun Handan hanım ister Kemali gerçekten sormuş olsun isterse bu Sevgi hanımın ürettiği bir yalan olsun,Sonuç ne olursa olsun,Kemalin bu yalana çok ihtiyacı vardı hemde çook.İşte belki bu yalan onun hayata daha çok sarılmasına vesile olmuştu.
Ne demişti şair.BEN SENİN , BENİ SEVEBİLME İHTİMALİNİ ÇOK SEVİYORUM.İşte bir çok umutsuz aşık,bu ihtimal yüzünden , Geçmişi düşündükçe mutlu olmanın kolay yolunu bulmuştu.Çünkü ihtimaller bile bir umut değimliydi.Ve umutlarda yaşama tutunmak için sebebten başka bir şey değildi.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder