GEÇMİŞİN MUHASEBESİ
Sevgi hanım ona, Handan hanımında kendisine karşı boş olmadığını söylemişti ama böyle bir şeyi hala aklı almıyordu.Eğer söylediği doğru olmuş olsaydı bu gün böylemi olurduki ,bir barışıp bir darılıyorlardı.Onun gidişinden haberi olmamış, onu son bir kez bile göremeden gitmişti işte.Eğer o günlerde onun gidişinin kendisini bu kadar üzeceğini bilmiş olsaydı, ona yine uzman olması için telkin verirmiydi.Şimdi geçmişin muhabesini yapıyordu.ve düşünüyordu. bir bakıma kendi kendini hesaba çekiyordu. Mantığı ona şunları söylüyordu .Ortada ayrılıktan dolayı üzüntü çekmeğe değecek bir aşk yaşanmamıştıki. En karamsar günlerinde Handan hanımla karşılaşmıştı. onun nezaketen iş icabı bir arkadaşlık kurmuş olmasını yanlış değerlendirmişti.Ruhunda esen fırtınalar yüzünden ona sığınılacak bir liman gözüyle bakmış ve sonunda galiba aşık olmuştu. oysa Handan hanımın istediği ilişki bu değildi.Kibar zarif bir hanım olduğu içinde ona hep nazik davranmış. Hatta onun çocukça davranışlarını bile zaman zaman görmezden gelmişti.Hiç bir zaman için Kemali kırmamıştı.Ama Kemal ne zamanki olayları bu boyuta getirmişti. işte handan hanım Kemale göstermiş olduğu dostluğa bir nokta koyma gereği görmüştü.Bu yüzden üzülmesi boşuna idi. Kemal hislerini kontrol altında tutmayı becermeliydi.Evet Kemalin aşkı pazara dökülmüş olmasaydı. her ikisininde Platonik bir aşk yaşadığı söylenebilirdi.Tabiiki her kadın ilgilenilmekten hoşlanırdı Ama iş orta yere dökülünce Handan hanım bu platonik ilişkiyide kontrol altına almayı becermişti ama kemal buna muaffak olamamıştı.Şimdi üzüntü ve acı çekmesinin bir anlamı yoktu.Bu yüzden kendine kızıyordu.Handan hanımda,yalnız bekar bir insandı ve her kadın gibi onunda birileri tarfından beğenilmek hoşuna gitmişti.ve ses çıkarmıyordu.bir anlamda oda onunla oynamıştı. ve onun bu filmdeki rolü bitmişti.Kemal’in, kendi kendine yaptığı mantık muhasebesinde vardığı sonuç buydu.Ve bu sonuç karşısında bir an dondu kaldı, kaç yaşında adamdı.ve karşılıksız bir aşka düşmüş olmayı düşünmek onu incitti.Kendi kendini ayıplamağa karar verdi.Ama kalbinden kopan bir başka düşünce dalgasıda beyninin içlerine doğru yolculuğa çıkarak ,mantığına isyan etmeğe başladı.Yüreği ise kemali bütün gücü ile savunuyordu. Hayır her şey bu kadar kolay ve bu kadar basit olamazdı . Yerli yerine oturmayan bir şeyler vardı.Öncelikle Kemal Handan hanıma aşık değildi ama onu seviyordu. Eğer aşık olmuş olsaydı .Bütün olumsuzlukları göz ardı ederdi.Ve şartlar ne olursa olsun onunla kavuşmanın hayalini kurardı. Ama en başından beri onunla bir arada olmanın hayallerini kurmamıştı her şeyi olduğu gibi kabullenmişti. kendi konumununda onun konumununda farkında idi. Sosyal durumlarının farkılılığını tabiiki kendide biliyordu Onu bütün artılarınla eksilerinle birlikte sevmişti . yani sevdiği kadın gerçekti.Aşık olsaydı Handan hanım kendi oluşturduğu bir ütopya olarak kalacaktı. romantizmin (Hayallerinin) kadını olacaktı.Sevdiği kadın ise realizmin (Gerçeğin) kadını idi. Ve handan hanımda gerçekti . Hemde en sinirli haliyle,en sevecen haliyle,En agresif ve en sakin haliyle.Hem en kibirli ,hemde en alçak gönüllü haliyle.Kibirli idi,çünki öyle bir havası vardıki Kemal onun yanına bile yaklaşmağa çekiniyordu. Alçak gönüllü idi. çünkü, Doktor olmasına rağmen bunu hiç bir zaman bir değer olarak ortaya koymuş değildi ve İnsani vasıfları kariyerinden her zaman daha ağır basıyordu.Kemale bir çok defalar öylesine içten davranmıştıki,İşte o zaman aradaki farklar kapanıyor ve bütün görüntüler siliniyor sadece yüreklerinin sesi ile konuşuyorlarmış gibi geliyordu .Velhası Handan hanım onun kafsını öyleasine karıştırmıştıki. Neyi nasıl düşüneceğini şaşırıyor. her zaman yaptığı gibi o zamanda yüreğinden gelen sese kulak veriyordu.Kemal sağlam karakterli,ve kişiliği olan biri idi ve oysa bir çok bayan arkadaşı vardı. eğer mantığı doğru söylüyor olsaydıYani Handan hanım ona insanlık edip yakın davranıp,yüzüne güldüğü için ona aşık olmuş olsaydı. Başta ilk aşık olması gereken arkadaşı sevgi hanım olması lazımdı .Ama onu bir kardeş gibi bir abla gibi seviyordu. bu farklıydı işte. Böyle bir şey yoktu.Mantığı her ne kadar aksını söylemiş olsada,o kalbinin sesine kulak vermeye devam edecekti.Önemli olan hissettikleri idi. ve hislerinde bu güne kadarda hiç yanılmamıştı.Handan hanım Çocuk denmeyecek yaşta bir kadındı ve çok zeki çokta akıllıydı.İki değişik zamanda Kemali en yakın arkadaşından bile üstün ve değerli görmüş olduğunu söylemiş olması asla bir dil sürçmesi olamazdı ve insanlar ancak özel dostları için bu ifadeleri kullanırdı. Şileye gitmezden önce kemalin kendisine hangi gözle baktığını anlamayacak kadarda cahil olamazdı ve buna rağmen onu şileden telefonla aradığında, kendisiyle konuşmak ihtiyacı içinde olduğunu söylediğinde ,ona çekinmeden her şeyi,ama her şeyi söylemesi için açık çek vermemişmiydi.Oysa Kemal onu aradığınnda gecenin bir vakti idi ve en yakın arkadaşlar bile birbirlerini o saatte aramağa çekinecekken.Kemal bu cesareti nerden bulmuştu. üstelik her aklı başında kadının anlayacağı şekilde üstü kapalıda olsa ona iltifat ederken ilanı aşk etmişti. o an için Handan hanımın onu terslemesi belki doğru olmayabilirdi. ama o İstanbula onu ziyarete geldiğinde ,yada en yakın bir zamanda kemali nazik bir şekilde uyarması gerekmezmiydi.Üstelik kemali kırmış olmanın üzüntüsü ile Kapı önüne kadar inip onunla kırkbeş dakika kadar sohbet etmişti.Mektupları ve hediyeleri geri verirken.Bunları yazdığı ve aldığı için çok rahatsızlık duyduğunu söylemişti ama bunun için çok geç kalmıştı. Hemde tam sekiz ay kadar geç kalmıştı.Eğer gerçekten ilk başlarda, rahatsızlık duyuyor idiyse en yakın zamanda mektuplarını iade etmesi,ve rahatsızlığını beyan etmesi gerekmezmiydi. Neden sekiz ay beklemiştiki.Çünki kapı önü faciasından sonra Kemale kırılmış ve araya bir mesafe koymuştu. Kemalde yaptığı bu hatayı unutup, kendisinin artık istenmediğini düşünerek. en aptalca olan bir yanlışı daha yapmış.ona, hep bayan arkadaşları ile nisbetler vermişti, Handan hanımda pek ala Kendinle oynandığı fikrine kapılıp oda rolünden vaz geçmiş olabilirdi.Gittikten bir kaç gün sonra o günki nöbetçi Doktor Şamil beye “Doktor bey Handan hanımda gitti artık işiniz çıktığında nöbet değiştirebileceğiniz kimse kalmadı demişti” ve aldığı cevap şuydu “ Benim bu güne kadar hiç işim olmadı, Nöbetleride Handan hanım istiyor rica ediyor diye değiştiriyordum” Evet gerçektende handan hanım sık sık nöbet değiştiriyordu.Ve büyük tesadüf bu değişikliklerde Hep kemalin nöbetlerine denk düşüyordu.Handan hanım madem kemalden rahatsızlık duyuyordu.Ama gidişindeki son ayın tamamın da kemalle birlikte tutmuştu. neden bir başkası ile aylık nöbetini değiştirmemişti’de kemalle tutmuştu. Sadece en son nöbetini yine Şamil beyle değiştirmişti ama bu sefer Kemali görmemek içindi. o gün Kemal binbir sevinçle işe gitmişti ama , nöbet değiştirdiği için Handan hanım yerine Şamil beyle tutmak zorunda kalmış,sukutu hayale uğramıştı . Dargın gibi gözüktüklerinde bile birbirlerine ışıltılı gözlerle bakıyorlardı. her şey yalan söylerdi ama gözler asla.Bu yüzden söylenmemişte olsa. Handan hanım dan’da Kemale bir muhabbet bir sıcaklık yayılıyordu . Kemal bunları uzun uzun düşündü, ve bir kere daha seviliyor olmayı düşündü ve mutlu oldu. Mantığı kendine ne kadar hainlik etmiş olsada kalbi aksini söylemişti.Her şeye rağmen ayrıda olmuş olsalar, onu bir dönem sevmişti ya ,önemli olan buydu.Sevgiden daha kutsal hiç birşey yoktu yer yüzünde.Gerisi hikaye idi.Bir kaç zaman sonra Yavaş yavaş handan hanımında yokluğuna alışmıştı. Hiç bir şey eskisi gibi olmasada Hayat devam ediyordu.Ve kemal zaman zaman cebindeki resme bakıp özlem ve hasret gideriyordu.Bir müddet sonrada o resme bakmakta ona acı vermeğe başlamıştı. çünki baktıkça onu bir daha göremeyecek olmanın düşüncesi ile çıldıracak gibi oluyordu.Bu yüzden resmi cebinden çıkarıp dolabının Çekmecesine koydu. Handan hanımsız günlere alışmalıydı Hayalleri ona yeterdi.
DÖNÜŞ
Telefon acı acı çaldığında Kemal divana uzanmış dinleniyordu. Telefona uzandı arayan iş yerinden arkadaşı Şoför Cemal’di
-Ne ulan hayrola
-Hiiç Kemal ağbi öylesine aradım
-Hadi ordan, sen durup dururken aramazsın,ne vardı söyle bakalım
-Nasılda biliyorsun,sana sevineceğin bir haberim var
- İyi söyle Bakalım
- Yarın sabah erken gel
- Niye
-İşte sen erken gel,
- Neden ulan, ne vardıki
-Şimdi konuşamam , ama senin sevineceğini umduğum bir şey oldu sen erken gel, sana o kadar söylüyorum
-Söylesene ulan adamı fıtık etme,
- Yok yok ..Sen erken gel o zaman görürsün
Kemal ne kadar üstelediysede, Cemal bir türlü ne olduğunu söylemedi. eni konu meraklanmıştı.Acaba gerçekten onu sevindirebilecek ne olabilirdiki,Çalıştığı iş yerinden zaten hoşlanmıyordu, ve orada olabilecek hiç bir şey onu enterese etmiyorduki .Eğer erken gelirse Cemal de nöbeti erken bırakır ve kaçardı belkide onun için kemalin erken gelmesini istiyor olabilirdi . zaten daha önceden yaptığı bu tür numaraları vardı. Bir an için onu orada en çok sevindirebilecek tek havadisin Handan hanımla ilgili olduğunu düşündü ve Cemalde bunu pek ala biliyordu. acaba Handan hanımla ilgili bir haberimi vardıki. Ama neden olsunduki . o ayrılalı tam dört ay olmuştu ve artık onu çoktan unutmuştu bile, unutmasıda gerekiyordu.Bu yüzden Kemal boş verdi,acele etmesine gerek yoktu nasıl olsa gittiğinde her neyse görecekti. Her zamanki saatinde kalktı traş olup giyindi. İş yerine geldiğinde saat sekiz otuzu gösteriyordu.Bindiği minübüs iş yerinin önünde durduğunda.Bir an gözlerine inanamadı oradaydı. Evet Handan hanım orada arabasının başında duruyordu.Cemalle bir şeyler konuşuyordu.Hemde hiç hoşlanmadığı cemalle. Evet Handan hanım geri gelmişti, ama nasıl olurdu, o buradan temelli ayrılmamışmıydıki. Sonra bir an kendisininde Şileyi gittikten tam sekiz ay sonra aynı yere geri döndüğünü hatırladı. Neden olmasındıki. Hayatta olmaz olmaz değilmiydi.İşte oda geri gelmişti.Bir an ne yapacağını şaşırdı. Ona hoş geldin demelimiydi. ne yapmalıydı bir türlü karar veremiyordu . Sonunda o giderken onunla dargın olduklarını hatırladı . Zaten Handan hanım giderkende kendisine Allahısmarladık dememiştiki. Bu yüzden şimdi ona hoş geldin demenin bir manası yoktu.Yürüdü onunla göz göze gelmemek için Onun arabasının biraz önünde duran münübüsün arkasından dolaşıp binadan içeri girdi.Yukarı çıktığında hemen pencereye koştu.Handan hanımın kendisine çok bozulduğunu biliyordu.ama öyle davranması gerekiyordu Belki çok kaba bir davranıştı ama ne yapabilirdiki.onun burada olduğu dönemleri hatırladı ve Handan hanım, kendisinden rahatsızlık duyduğunu defalarca söyleyip kırmamışmıydı.Kemal İçeri girdikten az sonra Handan hanımda arabasına binip oradan uzaklaştı.Ve arkasından öylece baka kaldı bir an düşündü. Acaba sevinmesimi yoksa üzülmesimi lazımdı karar veremedi. iki duygu arasında bocalayıp durdu. Ama biraz sonra yürek sancısı başlamıştı bile.Ve iki duyguyuda aynı anda yaşıyordu.onun geri gelişi hiç bir şeyi değiştirmeyecektiki.Yine kaç göç yine kovalamaca başlayacaktı. Üstelik onun yokluğunu kabullenip kendini buna alıştırmıştı .Geri gelişine sevinmek içinden gelmiyordu.Çünki yeniden aynı üzüntülerle başbaşa bırakıp yine gidecek olduktan sonra geri gelmiş olmasının hiç gereği yoktu. ”Hay Allah keşke geri gelmemiş olsaydı” diye bir an düşündü..
Telsiz odasına Girdiğinde Sevgi hanımın gelmiş olduğunu gördü.
-Günaydın Sevgi hanım
-Günaydın kemal bey
-Gözün aydın
-Hayırdır niye’ki
Sevgi hanım bir şey söylemedi sadece kemalin yüzüne manalı bir şekilde baktı.Hafifçe tebessüm etti.
-Tamam tamam anladık ama ben bunda sevinecek bir şey görmüyorum. dargın ayrılmıştık ve yine dargınız
-Hoş geldin dedinmi
-Yoo hayır,üstelik birde görmezden geldim.
-İnanmıyorum
-Neden diyeyimki , benimle lütfen konuşan birine neden hoş geldin diyecekmişimki. benim hiç gururum yokmu ve beni ne kadar kırdığını çok iyi biliyorsun.
-Yahu sen hiç adam olmayacakmısın,hala dargınlıkmı sürdürmeğe çalışıyorsun.
-Öyle olması gerekiyor sevgi hanım öyle olması gerekiyor. Ben hayatım boyunca kimsenin dostluğunu zorla istemedim Yani o benimle lütfederse konuşacak,ben konuşmak istediğimde ise,o bunu red edecek. Ona bu imtiyazı Doktor olmuş, olmasımı veriyor.Ben hayatım boyunca kişilik savaşı vermiş bir insanım.Ve kişiliğimlede kimseyi oynatmam.
-İyi iyi tamam felsefe yapma, bende onu sevdiğini sanıyordum
-Evet seviyorum, hemde hayatımdan çok seviyorum. ama o iş başka bu iş başka.Neden geri dönmüşki
-Galiba,Branşını sevmemiş,Gitmekten vaz geçmiş yeniden imtihanlara girecekmiş
-İyi hayırlısı olsun.Gene kazanacağından eminim çünki okumaktan başka becerebildiği bir şey yok hayatında. kahvaltı yaptınmı
-Hayır seni bekledim
-İyi ben pohça alıp geleyim. sende çayları al aşağıdan
-Gerekmez ben pohça getirdim
-İyi sağol
-Çayları getirmek sana kaldı yine
-Tamam tamam alır geliriz ver bardağını
DÖNÜŞ ERTESİ VE KOVALAMACA BAŞLIYOR.
Handan hanımın ikinci dönüşünde onun yüzüne bakmayan Kemal o burada olduğu sürece aynı tutumunu sürdürmekte kararlıydı.Üç gün sonra, Handan Hanım nöbetten çıkıp evine gitmeğe hazırlandığında kemalde nöbet almak için işe gidiyordu. Onunla karşılaşmamak için işe geç gitmeğe karar verdi.Evden geç çıktı,ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı.Çünki geldiğinde kapı önünde arabasını gördü. Henüz gitmemişti.Üst katın merdivenlerini çıkarken,onun yukardan baktığını gördü.Göz göze gelmemek için kafasını çevirince,Handan hanımda ona arkasını dönüp camdan dışarı bakmağa başladı. Kemal hiç selam sabah etmeden odasına gitti az sonrada Handan hanım aşağı indi ve arabasına binip uzaklaştı.Kemal ise salona çıktı. Pencereye koştu,camdan onun gidişini seyrediyordu . Ama Bir yandan gizlenmeyi’de ihmal etmedi.Handan hanımın aniden başını çevirip Kendisini izlediğini fark etmesini istemiyordu.Bir sonraki nöbette ise, giriş kapısında Sağlık memuru izzet beyle karşılaştı. selamlaştılar.tam kapıyı itip girmeğe hazırlanıyorduki.Ondan evvel Handan hanım,hızla kapıdan dışarı çıktı. ”Günaydın” dedi,ve ikisinin arasından geçerek aracına doğru yürüdü . Kemal onun selamına karşılık vermedi selamı izzet bey almıştı . Dördüncü nöbet günü bu kovalamaca yaşanmadı, çünkü,O gün handan hanım eve gitmiyecekti.Doktor hanım kendi nöbetini Dr Ali beyle değiştirmişti.Ve gün boyu Kemalle birlikte oda nöbetçi idi.Dr hanımın, nöbetini ne için hangi maksatla değiştirdiğini bilmiyordu ama, Bir ihtimal Kemalle birlikte olmak istediği için böyle bir şey yapmış olabilirdi. Bu sadece ihtimallerden biriydi.ve En azından kemal, bunun hatırına Handan hanıma dargın olmadığını göstermeliydi.Ama bakalım böyle bir şey için hazırmıydı. Hiçte hoşa gitmeyecek bir tepki de verme ihtimali vardı.Bütün Gün ,ikiside yoğun işlerden dolayı karşılaşmadılar.Akşam üstü Handan hanım,Alt katta hemşirelere ait odada otururken Kemal sanki hiç bir şey olmamış gibi yanına gitti.
-Doktor Hanım çay demleyeceğim içermisiniz (diye sordu)
Geldiği gün ona hoş geldin bile demeyen biri şimdi kalkmış çay içip içmeyeceğini sormaktaydı.Ve bunada Handan hanımın şaşırması gerekirdi. Beş buçuk aydır dargın olan iki insanın soğukluğu yoktu aralarında. Handan hanımda hiç bir şey olmamış gibi cevap verdi
-Çok teşekkür ederim Kemal bey, içmeyeceğim miğdeme dokanıyor, siz için afiyet olsun
-Siz içersiniz diye demleyecektim. Bende zaten bu saatlerde pek çay içmem.
İkisinin bu davranışı normal insan davranışı değildi. normal insanlar ya dargındır yada barışık. Bunlar hem barışıktı hiç konuşmuyorlardı. hem dargındılar,arada birde olsa konuşu yorlardı. Anlaşılan ikisininde ruh sağlığında bir problem olmalıydı.O günki nöbetten sonra bir daha karşılaşmadılar Konuştukları sadece iki kelime idi. Sağlık ocağında bir müddet çalışan Handan hanım. Daha sonra bir aylığına Ambulans servisine geçti. Geçmişte , Kemal Şilede sürgün de iken,Yine kısa bir dönem için,Handan hanım,Kemallerin ambulans ekibine geçmişti. Şileden döndüğünde ise,Handan hanım yine eski servisi, Tedavi şubesine geri dönmüştü.İki sene boyunca bir gün bile onunla aynı serviste ve aynı ekipte çalışmak kısmet olmamıştı.Kader onlara sanki bir kovalamaca oynatıyordu.İlk defa,bir ay için bile olsa aynı işte beraber çalışacaklardı. Aslında Kemal, onunla aynı ekipte çalışmak istemiyordu . Kendi lider kişiliği ile handan hanımın lider kişiliğinin çatışması kaçınılmazdı.Dr Hanım, bürokrasiye ve kurallara ne kadar bağlı biri ise kemalde bir o kadar kural tanımayan asi ruhlu biri idi.Hayatı boyunca tüm işlerini, daima kendi bildiği gibi halletmeye alışmıştı. İşte bu yüzden onunla çalıştığında istemeden’de olsa bir çatışmanın içine girmek istemiyordu.Onu, bu güne kadar kırmamaya özen göstermişti .Ama, birlikte çalışınca ister istemez bir yerlerden bir çatışma çıkması kaçınılmaz dı.Her şeye rağmen onunla en az iki,üç, nöbeti çakışıyor du. O, Sevgi hanım, ve kendisi, bir ekip olacaklardı,Bir, İki nöbet dediğin nedirki göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi. Çaresiz katlanacaktı .Mantığı böyle yani onunla çalışmış olmaktan uzak durmak istiyordu. Kalbi ise onunla bütün bir ayı beraber geçirmek istiyor ve bundanda büyük bir mutluluk duyacağını hissediyordu.Kemalin iç çatışma ları yeniden başlamıştı.Mantığımı galip gelecekti Kalbimi, bunu şimdilik bilmiyordu.
Sevgi hanım ona, Handan hanımında kendisine karşı boş olmadığını söylemişti ama böyle bir şeyi hala aklı almıyordu.Eğer söylediği doğru olmuş olsaydı bu gün böylemi olurduki ,bir barışıp bir darılıyorlardı.Onun gidişinden haberi olmamış, onu son bir kez bile göremeden gitmişti işte.Eğer o günlerde onun gidişinin kendisini bu kadar üzeceğini bilmiş olsaydı, ona yine uzman olması için telkin verirmiydi.Şimdi geçmişin muhabesini yapıyordu.ve düşünüyordu. bir bakıma kendi kendini hesaba çekiyordu. Mantığı ona şunları söylüyordu .Ortada ayrılıktan dolayı üzüntü çekmeğe değecek bir aşk yaşanmamıştıki. En karamsar günlerinde Handan hanımla karşılaşmıştı. onun nezaketen iş icabı bir arkadaşlık kurmuş olmasını yanlış değerlendirmişti.Ruhunda esen fırtınalar yüzünden ona sığınılacak bir liman gözüyle bakmış ve sonunda galiba aşık olmuştu. oysa Handan hanımın istediği ilişki bu değildi.Kibar zarif bir hanım olduğu içinde ona hep nazik davranmış. Hatta onun çocukça davranışlarını bile zaman zaman görmezden gelmişti.Hiç bir zaman için Kemali kırmamıştı.Ama Kemal ne zamanki olayları bu boyuta getirmişti. işte handan hanım Kemale göstermiş olduğu dostluğa bir nokta koyma gereği görmüştü.Bu yüzden üzülmesi boşuna idi. Kemal hislerini kontrol altında tutmayı becermeliydi.Evet Kemalin aşkı pazara dökülmüş olmasaydı. her ikisininde Platonik bir aşk yaşadığı söylenebilirdi.Tabiiki her kadın ilgilenilmekten hoşlanırdı Ama iş orta yere dökülünce Handan hanım bu platonik ilişkiyide kontrol altına almayı becermişti ama kemal buna muaffak olamamıştı.Şimdi üzüntü ve acı çekmesinin bir anlamı yoktu.Bu yüzden kendine kızıyordu.Handan hanımda,yalnız bekar bir insandı ve her kadın gibi onunda birileri tarfından beğenilmek hoşuna gitmişti.ve ses çıkarmıyordu.bir anlamda oda onunla oynamıştı. ve onun bu filmdeki rolü bitmişti.Kemal’in, kendi kendine yaptığı mantık muhasebesinde vardığı sonuç buydu.Ve bu sonuç karşısında bir an dondu kaldı, kaç yaşında adamdı.ve karşılıksız bir aşka düşmüş olmayı düşünmek onu incitti.Kendi kendini ayıplamağa karar verdi.Ama kalbinden kopan bir başka düşünce dalgasıda beyninin içlerine doğru yolculuğa çıkarak ,mantığına isyan etmeğe başladı.Yüreği ise kemali bütün gücü ile savunuyordu. Hayır her şey bu kadar kolay ve bu kadar basit olamazdı . Yerli yerine oturmayan bir şeyler vardı.Öncelikle Kemal Handan hanıma aşık değildi ama onu seviyordu. Eğer aşık olmuş olsaydı .Bütün olumsuzlukları göz ardı ederdi.Ve şartlar ne olursa olsun onunla kavuşmanın hayalini kurardı. Ama en başından beri onunla bir arada olmanın hayallerini kurmamıştı her şeyi olduğu gibi kabullenmişti. kendi konumununda onun konumununda farkında idi. Sosyal durumlarının farkılılığını tabiiki kendide biliyordu Onu bütün artılarınla eksilerinle birlikte sevmişti . yani sevdiği kadın gerçekti.Aşık olsaydı Handan hanım kendi oluşturduğu bir ütopya olarak kalacaktı. romantizmin (Hayallerinin) kadını olacaktı.Sevdiği kadın ise realizmin (Gerçeğin) kadını idi. Ve handan hanımda gerçekti . Hemde en sinirli haliyle,en sevecen haliyle,En agresif ve en sakin haliyle.Hem en kibirli ,hemde en alçak gönüllü haliyle.Kibirli idi,çünki öyle bir havası vardıki Kemal onun yanına bile yaklaşmağa çekiniyordu. Alçak gönüllü idi. çünkü, Doktor olmasına rağmen bunu hiç bir zaman bir değer olarak ortaya koymuş değildi ve İnsani vasıfları kariyerinden her zaman daha ağır basıyordu.Kemale bir çok defalar öylesine içten davranmıştıki,İşte o zaman aradaki farklar kapanıyor ve bütün görüntüler siliniyor sadece yüreklerinin sesi ile konuşuyorlarmış gibi geliyordu .Velhası Handan hanım onun kafsını öyleasine karıştırmıştıki. Neyi nasıl düşüneceğini şaşırıyor. her zaman yaptığı gibi o zamanda yüreğinden gelen sese kulak veriyordu.Kemal sağlam karakterli,ve kişiliği olan biri idi ve oysa bir çok bayan arkadaşı vardı. eğer mantığı doğru söylüyor olsaydıYani Handan hanım ona insanlık edip yakın davranıp,yüzüne güldüğü için ona aşık olmuş olsaydı. Başta ilk aşık olması gereken arkadaşı sevgi hanım olması lazımdı .Ama onu bir kardeş gibi bir abla gibi seviyordu. bu farklıydı işte. Böyle bir şey yoktu.Mantığı her ne kadar aksını söylemiş olsada,o kalbinin sesine kulak vermeye devam edecekti.Önemli olan hissettikleri idi. ve hislerinde bu güne kadarda hiç yanılmamıştı.Handan hanım Çocuk denmeyecek yaşta bir kadındı ve çok zeki çokta akıllıydı.İki değişik zamanda Kemali en yakın arkadaşından bile üstün ve değerli görmüş olduğunu söylemiş olması asla bir dil sürçmesi olamazdı ve insanlar ancak özel dostları için bu ifadeleri kullanırdı. Şileye gitmezden önce kemalin kendisine hangi gözle baktığını anlamayacak kadarda cahil olamazdı ve buna rağmen onu şileden telefonla aradığında, kendisiyle konuşmak ihtiyacı içinde olduğunu söylediğinde ,ona çekinmeden her şeyi,ama her şeyi söylemesi için açık çek vermemişmiydi.Oysa Kemal onu aradığınnda gecenin bir vakti idi ve en yakın arkadaşlar bile birbirlerini o saatte aramağa çekinecekken.Kemal bu cesareti nerden bulmuştu. üstelik her aklı başında kadının anlayacağı şekilde üstü kapalıda olsa ona iltifat ederken ilanı aşk etmişti. o an için Handan hanımın onu terslemesi belki doğru olmayabilirdi. ama o İstanbula onu ziyarete geldiğinde ,yada en yakın bir zamanda kemali nazik bir şekilde uyarması gerekmezmiydi.Üstelik kemali kırmış olmanın üzüntüsü ile Kapı önüne kadar inip onunla kırkbeş dakika kadar sohbet etmişti.Mektupları ve hediyeleri geri verirken.Bunları yazdığı ve aldığı için çok rahatsızlık duyduğunu söylemişti ama bunun için çok geç kalmıştı. Hemde tam sekiz ay kadar geç kalmıştı.Eğer gerçekten ilk başlarda, rahatsızlık duyuyor idiyse en yakın zamanda mektuplarını iade etmesi,ve rahatsızlığını beyan etmesi gerekmezmiydi. Neden sekiz ay beklemiştiki.Çünki kapı önü faciasından sonra Kemale kırılmış ve araya bir mesafe koymuştu. Kemalde yaptığı bu hatayı unutup, kendisinin artık istenmediğini düşünerek. en aptalca olan bir yanlışı daha yapmış.ona, hep bayan arkadaşları ile nisbetler vermişti, Handan hanımda pek ala Kendinle oynandığı fikrine kapılıp oda rolünden vaz geçmiş olabilirdi.Gittikten bir kaç gün sonra o günki nöbetçi Doktor Şamil beye “Doktor bey Handan hanımda gitti artık işiniz çıktığında nöbet değiştirebileceğiniz kimse kalmadı demişti” ve aldığı cevap şuydu “ Benim bu güne kadar hiç işim olmadı, Nöbetleride Handan hanım istiyor rica ediyor diye değiştiriyordum” Evet gerçektende handan hanım sık sık nöbet değiştiriyordu.Ve büyük tesadüf bu değişikliklerde Hep kemalin nöbetlerine denk düşüyordu.Handan hanım madem kemalden rahatsızlık duyuyordu.Ama gidişindeki son ayın tamamın da kemalle birlikte tutmuştu. neden bir başkası ile aylık nöbetini değiştirmemişti’de kemalle tutmuştu. Sadece en son nöbetini yine Şamil beyle değiştirmişti ama bu sefer Kemali görmemek içindi. o gün Kemal binbir sevinçle işe gitmişti ama , nöbet değiştirdiği için Handan hanım yerine Şamil beyle tutmak zorunda kalmış,sukutu hayale uğramıştı . Dargın gibi gözüktüklerinde bile birbirlerine ışıltılı gözlerle bakıyorlardı. her şey yalan söylerdi ama gözler asla.Bu yüzden söylenmemişte olsa. Handan hanım dan’da Kemale bir muhabbet bir sıcaklık yayılıyordu . Kemal bunları uzun uzun düşündü, ve bir kere daha seviliyor olmayı düşündü ve mutlu oldu. Mantığı kendine ne kadar hainlik etmiş olsada kalbi aksini söylemişti.Her şeye rağmen ayrıda olmuş olsalar, onu bir dönem sevmişti ya ,önemli olan buydu.Sevgiden daha kutsal hiç birşey yoktu yer yüzünde.Gerisi hikaye idi.Bir kaç zaman sonra Yavaş yavaş handan hanımında yokluğuna alışmıştı. Hiç bir şey eskisi gibi olmasada Hayat devam ediyordu.Ve kemal zaman zaman cebindeki resme bakıp özlem ve hasret gideriyordu.Bir müddet sonrada o resme bakmakta ona acı vermeğe başlamıştı. çünki baktıkça onu bir daha göremeyecek olmanın düşüncesi ile çıldıracak gibi oluyordu.Bu yüzden resmi cebinden çıkarıp dolabının Çekmecesine koydu. Handan hanımsız günlere alışmalıydı Hayalleri ona yeterdi.
DÖNÜŞ
Telefon acı acı çaldığında Kemal divana uzanmış dinleniyordu. Telefona uzandı arayan iş yerinden arkadaşı Şoför Cemal’di
-Ne ulan hayrola
-Hiiç Kemal ağbi öylesine aradım
-Hadi ordan, sen durup dururken aramazsın,ne vardı söyle bakalım
-Nasılda biliyorsun,sana sevineceğin bir haberim var
- İyi söyle Bakalım
- Yarın sabah erken gel
- Niye
-İşte sen erken gel,
- Neden ulan, ne vardıki
-Şimdi konuşamam , ama senin sevineceğini umduğum bir şey oldu sen erken gel, sana o kadar söylüyorum
-Söylesene ulan adamı fıtık etme,
- Yok yok ..Sen erken gel o zaman görürsün
Kemal ne kadar üstelediysede, Cemal bir türlü ne olduğunu söylemedi. eni konu meraklanmıştı.Acaba gerçekten onu sevindirebilecek ne olabilirdiki,Çalıştığı iş yerinden zaten hoşlanmıyordu, ve orada olabilecek hiç bir şey onu enterese etmiyorduki .Eğer erken gelirse Cemal de nöbeti erken bırakır ve kaçardı belkide onun için kemalin erken gelmesini istiyor olabilirdi . zaten daha önceden yaptığı bu tür numaraları vardı. Bir an için onu orada en çok sevindirebilecek tek havadisin Handan hanımla ilgili olduğunu düşündü ve Cemalde bunu pek ala biliyordu. acaba Handan hanımla ilgili bir haberimi vardıki. Ama neden olsunduki . o ayrılalı tam dört ay olmuştu ve artık onu çoktan unutmuştu bile, unutmasıda gerekiyordu.Bu yüzden Kemal boş verdi,acele etmesine gerek yoktu nasıl olsa gittiğinde her neyse görecekti. Her zamanki saatinde kalktı traş olup giyindi. İş yerine geldiğinde saat sekiz otuzu gösteriyordu.Bindiği minübüs iş yerinin önünde durduğunda.Bir an gözlerine inanamadı oradaydı. Evet Handan hanım orada arabasının başında duruyordu.Cemalle bir şeyler konuşuyordu.Hemde hiç hoşlanmadığı cemalle. Evet Handan hanım geri gelmişti, ama nasıl olurdu, o buradan temelli ayrılmamışmıydıki. Sonra bir an kendisininde Şileyi gittikten tam sekiz ay sonra aynı yere geri döndüğünü hatırladı. Neden olmasındıki. Hayatta olmaz olmaz değilmiydi.İşte oda geri gelmişti.Bir an ne yapacağını şaşırdı. Ona hoş geldin demelimiydi. ne yapmalıydı bir türlü karar veremiyordu . Sonunda o giderken onunla dargın olduklarını hatırladı . Zaten Handan hanım giderkende kendisine Allahısmarladık dememiştiki. Bu yüzden şimdi ona hoş geldin demenin bir manası yoktu.Yürüdü onunla göz göze gelmemek için Onun arabasının biraz önünde duran münübüsün arkasından dolaşıp binadan içeri girdi.Yukarı çıktığında hemen pencereye koştu.Handan hanımın kendisine çok bozulduğunu biliyordu.ama öyle davranması gerekiyordu Belki çok kaba bir davranıştı ama ne yapabilirdiki.onun burada olduğu dönemleri hatırladı ve Handan hanım, kendisinden rahatsızlık duyduğunu defalarca söyleyip kırmamışmıydı.Kemal İçeri girdikten az sonra Handan hanımda arabasına binip oradan uzaklaştı.Ve arkasından öylece baka kaldı bir an düşündü. Acaba sevinmesimi yoksa üzülmesimi lazımdı karar veremedi. iki duygu arasında bocalayıp durdu. Ama biraz sonra yürek sancısı başlamıştı bile.Ve iki duyguyuda aynı anda yaşıyordu.onun geri gelişi hiç bir şeyi değiştirmeyecektiki.Yine kaç göç yine kovalamaca başlayacaktı. Üstelik onun yokluğunu kabullenip kendini buna alıştırmıştı .Geri gelişine sevinmek içinden gelmiyordu.Çünki yeniden aynı üzüntülerle başbaşa bırakıp yine gidecek olduktan sonra geri gelmiş olmasının hiç gereği yoktu. ”Hay Allah keşke geri gelmemiş olsaydı” diye bir an düşündü..
Telsiz odasına Girdiğinde Sevgi hanımın gelmiş olduğunu gördü.
-Günaydın Sevgi hanım
-Günaydın kemal bey
-Gözün aydın
-Hayırdır niye’ki
Sevgi hanım bir şey söylemedi sadece kemalin yüzüne manalı bir şekilde baktı.Hafifçe tebessüm etti.
-Tamam tamam anladık ama ben bunda sevinecek bir şey görmüyorum. dargın ayrılmıştık ve yine dargınız
-Hoş geldin dedinmi
-Yoo hayır,üstelik birde görmezden geldim.
-İnanmıyorum
-Neden diyeyimki , benimle lütfen konuşan birine neden hoş geldin diyecekmişimki. benim hiç gururum yokmu ve beni ne kadar kırdığını çok iyi biliyorsun.
-Yahu sen hiç adam olmayacakmısın,hala dargınlıkmı sürdürmeğe çalışıyorsun.
-Öyle olması gerekiyor sevgi hanım öyle olması gerekiyor. Ben hayatım boyunca kimsenin dostluğunu zorla istemedim Yani o benimle lütfederse konuşacak,ben konuşmak istediğimde ise,o bunu red edecek. Ona bu imtiyazı Doktor olmuş, olmasımı veriyor.Ben hayatım boyunca kişilik savaşı vermiş bir insanım.Ve kişiliğimlede kimseyi oynatmam.
-İyi iyi tamam felsefe yapma, bende onu sevdiğini sanıyordum
-Evet seviyorum, hemde hayatımdan çok seviyorum. ama o iş başka bu iş başka.Neden geri dönmüşki
-Galiba,Branşını sevmemiş,Gitmekten vaz geçmiş yeniden imtihanlara girecekmiş
-İyi hayırlısı olsun.Gene kazanacağından eminim çünki okumaktan başka becerebildiği bir şey yok hayatında. kahvaltı yaptınmı
-Hayır seni bekledim
-İyi ben pohça alıp geleyim. sende çayları al aşağıdan
-Gerekmez ben pohça getirdim
-İyi sağol
-Çayları getirmek sana kaldı yine
-Tamam tamam alır geliriz ver bardağını
DÖNÜŞ ERTESİ VE KOVALAMACA BAŞLIYOR.
Handan hanımın ikinci dönüşünde onun yüzüne bakmayan Kemal o burada olduğu sürece aynı tutumunu sürdürmekte kararlıydı.Üç gün sonra, Handan Hanım nöbetten çıkıp evine gitmeğe hazırlandığında kemalde nöbet almak için işe gidiyordu. Onunla karşılaşmamak için işe geç gitmeğe karar verdi.Evden geç çıktı,ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı.Çünki geldiğinde kapı önünde arabasını gördü. Henüz gitmemişti.Üst katın merdivenlerini çıkarken,onun yukardan baktığını gördü.Göz göze gelmemek için kafasını çevirince,Handan hanımda ona arkasını dönüp camdan dışarı bakmağa başladı. Kemal hiç selam sabah etmeden odasına gitti az sonrada Handan hanım aşağı indi ve arabasına binip uzaklaştı.Kemal ise salona çıktı. Pencereye koştu,camdan onun gidişini seyrediyordu . Ama Bir yandan gizlenmeyi’de ihmal etmedi.Handan hanımın aniden başını çevirip Kendisini izlediğini fark etmesini istemiyordu.Bir sonraki nöbette ise, giriş kapısında Sağlık memuru izzet beyle karşılaştı. selamlaştılar.tam kapıyı itip girmeğe hazırlanıyorduki.Ondan evvel Handan hanım,hızla kapıdan dışarı çıktı. ”Günaydın” dedi,ve ikisinin arasından geçerek aracına doğru yürüdü . Kemal onun selamına karşılık vermedi selamı izzet bey almıştı . Dördüncü nöbet günü bu kovalamaca yaşanmadı, çünkü,O gün handan hanım eve gitmiyecekti.Doktor hanım kendi nöbetini Dr Ali beyle değiştirmişti.Ve gün boyu Kemalle birlikte oda nöbetçi idi.Dr hanımın, nöbetini ne için hangi maksatla değiştirdiğini bilmiyordu ama, Bir ihtimal Kemalle birlikte olmak istediği için böyle bir şey yapmış olabilirdi. Bu sadece ihtimallerden biriydi.ve En azından kemal, bunun hatırına Handan hanıma dargın olmadığını göstermeliydi.Ama bakalım böyle bir şey için hazırmıydı. Hiçte hoşa gitmeyecek bir tepki de verme ihtimali vardı.Bütün Gün ,ikiside yoğun işlerden dolayı karşılaşmadılar.Akşam üstü Handan hanım,Alt katta hemşirelere ait odada otururken Kemal sanki hiç bir şey olmamış gibi yanına gitti.
-Doktor Hanım çay demleyeceğim içermisiniz (diye sordu)
Geldiği gün ona hoş geldin bile demeyen biri şimdi kalkmış çay içip içmeyeceğini sormaktaydı.Ve bunada Handan hanımın şaşırması gerekirdi. Beş buçuk aydır dargın olan iki insanın soğukluğu yoktu aralarında. Handan hanımda hiç bir şey olmamış gibi cevap verdi
-Çok teşekkür ederim Kemal bey, içmeyeceğim miğdeme dokanıyor, siz için afiyet olsun
-Siz içersiniz diye demleyecektim. Bende zaten bu saatlerde pek çay içmem.
İkisinin bu davranışı normal insan davranışı değildi. normal insanlar ya dargındır yada barışık. Bunlar hem barışıktı hiç konuşmuyorlardı. hem dargındılar,arada birde olsa konuşu yorlardı. Anlaşılan ikisininde ruh sağlığında bir problem olmalıydı.O günki nöbetten sonra bir daha karşılaşmadılar Konuştukları sadece iki kelime idi. Sağlık ocağında bir müddet çalışan Handan hanım. Daha sonra bir aylığına Ambulans servisine geçti. Geçmişte , Kemal Şilede sürgün de iken,Yine kısa bir dönem için,Handan hanım,Kemallerin ambulans ekibine geçmişti. Şileden döndüğünde ise,Handan hanım yine eski servisi, Tedavi şubesine geri dönmüştü.İki sene boyunca bir gün bile onunla aynı serviste ve aynı ekipte çalışmak kısmet olmamıştı.Kader onlara sanki bir kovalamaca oynatıyordu.İlk defa,bir ay için bile olsa aynı işte beraber çalışacaklardı. Aslında Kemal, onunla aynı ekipte çalışmak istemiyordu . Kendi lider kişiliği ile handan hanımın lider kişiliğinin çatışması kaçınılmazdı.Dr Hanım, bürokrasiye ve kurallara ne kadar bağlı biri ise kemalde bir o kadar kural tanımayan asi ruhlu biri idi.Hayatı boyunca tüm işlerini, daima kendi bildiği gibi halletmeye alışmıştı. İşte bu yüzden onunla çalıştığında istemeden’de olsa bir çatışmanın içine girmek istemiyordu.Onu, bu güne kadar kırmamaya özen göstermişti .Ama, birlikte çalışınca ister istemez bir yerlerden bir çatışma çıkması kaçınılmaz dı.Her şeye rağmen onunla en az iki,üç, nöbeti çakışıyor du. O, Sevgi hanım, ve kendisi, bir ekip olacaklardı,Bir, İki nöbet dediğin nedirki göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi. Çaresiz katlanacaktı .Mantığı böyle yani onunla çalışmış olmaktan uzak durmak istiyordu. Kalbi ise onunla bütün bir ayı beraber geçirmek istiyor ve bundanda büyük bir mutluluk duyacağını hissediyordu.Kemalin iç çatışma ları yeniden başlamıştı.Mantığımı galip gelecekti Kalbimi, bunu şimdilik bilmiyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder